function goClicked() { $('#yunero').empty().append(' loading ...'); youTubeURL=$('#youTubeUrl').val(); loadYunero(); }

28 Şubat 2018 Çarşamba

GİZEMLİ BENEDİCT DERNEĞİ KİTAP YORUMU : 

ARKA KAPAK YAZISI : "Özel olanaklardan yararlanmak isteyen yetenekli bir çocuk musun?"

Bu tuhaf ilan gazetede yayımlandığında, onlarca çocuk bir dizi gizemli, şaşırtıcı teste girer. (Sen de sevgili okur, bu testleri çözerek zekânı onlarla yarıştırabilirsin.) Ama en sona yalnızca çok özel dört çocuk kalır. Ancak en becerikli ve akıllı olanların altından kalkabileceği gizli bir görev onları beklemektedir. 

Başarmak için, tek kuralı hiç kural olmaması olan, Aydınlanmışlar İçin Öğretim Enstitüsü'ne kılık değiştirerek girmeleri gerekmektedir.

 Akla hayale gelmeyecek fiziksel ve zihinsel sınavlardan geçen kahramanlarımızın birbirlerine güvenmekten başka çaresi kalmamıştır. Bakalım yeni kurdukları arkadaşlığı kaybetmek pahasına da olsa, önlerindeki en zorlu sınavı geçebilecekler mi?

GİZEMLİ BENEDICT DERNEĞİ'NE HOŞ GELDİNİZ!

YAZAR: TRENTON LEE STEWART

ÇEVİREN: ELİF KOLCUOĞLU

YAYINEVİ: PEGASUS YAYINLARI

SAYFA SAYISI: 550

YORUM : Herkese merhabalar bu gün size güzel bir  genç yetişkin kitabı anlatmaya çalışacağım. Gizemli Benedict Derneği ülkemizde bence hak ettiği değeri görmemiş. Çocuk kitabı olmasına karşın içinde çok zekice  olaylar var. Ayriyeten çok güzel göndermeler barındırıyor alt metininde. 
Ben genelde çok fazla böyle kitap okuyan, okumayı seven birisi değilim ama bu kitabı sevdim. Fakat bence biraz gerekenden uzun bir kitap . Hadi biraz konusundan bahsedelim. 

Bir gün yetimhanede kalan Reynie ve öğretmeni gazetede bir haber görür.  Haberde özel ve zeki çocukları sınava davet ederler. Bu sınava öğretmeninin yardımıyla Reynie'de girer. Reynie çok özel ve gerçekten zeka dolu sınavlardan geçer ve oldukça kalabalık gruptan sadece dört arkadaş son sınava kadar gelir ve Bay Benedıct'le tanışma sansını yakalar. Bu özel dört çocuğa bir görev verilir. Ülkede özel bir okul açan Curtain çocukları kullanarak televizyon ve çeşitli iletişim araçlarıyla halka bilinçaltı mesajlar yollar. Bu mesajlar bir çok tehlikeli algı yaratmakta ve insanların olan bazı olayları sorgulamamasını sağlamaktadır. Bu olayların  farkına varan, kendisine karşı savaşan insanların beynini yıkar ve ortadan kaybolmalarını sağlar. Bu insanların yakınları bu insanları aramasın diye bir çok bilinçaltı mesajlar yollar. İnsanların büyük bir tehlikede olduğunu anlayan Bay Benedict bu özel dört çocuğu Curtain'in okuluna gizlice sokmak istemesiyle olaylar başlar. Bu özel dört çocuk oraya Curtain'i kandırmaya ve bu oyunu bozmaya giderler Bakalım başarılı olacaklar mı 

Ben kitabı genellikle on  ve on yedi yaşları arasındaki genç arkadaşlarıma öneriyorum. Ben yirmi üç yaşında bir yetişkin olarak  oldukça keyif aldım fakat önerdiğim yaş aralığındaki okurlar çok daha hevesle okuyacaklardır. 



PUAN: 4.0 

23 Şubat 2018 Cuma

TOZLU RÜYALAR KİTAPÇISI KİTAP YORUMU:
ARKA KAPAK YAZISI:  Beni rüyalar âleminde bırakma. Keşkelerin yanılsamasından beni çekip al. Buna hemen bir son ver. Beni hemen gerçeğe kavuştur ki sevmeyi tekrar öğrenebileyim…

Otuz sekiz yaşındaki Kitty Miller küçük bir dairede kedisiyle yaşamaktadır. Liseden beri en yakın arkadaşı olan Frieda'yla birlikte küçük bir kitabevi işleten Kitty'nin ailesi, arkadaşı ve kitabevi arasında geçen sıradan yaşamı bir gün başka bir yerde uyandığını fark etmesiyle allak bullak olur.
Daha önce hiç görmediği bu ev, onun evidir yine de. Başka bir dünyada, başka bir aileyle ve arkadaşlarla farklı bir yaşam… Hangi dünyanın gerçek, hangisinin rüya olduğunu bir türlü anlayamaz. Genç kadının gerçek hayatıyla hayali yaşamını sorgulaması arasında geçen bir süreç başlar. Bu iki dünya arasında bocalarken de travmalarıyla, acılarıyla ve geçmişiyle yüzleşmesi gerekir. Peki ya gerçeklerle yüzleşecek cesareti yoksa?

YAZAR: Cynthia  SWANSON

ÇEVİREN: Esra YÜKSEL

YAYINEVİ: Martı

SAYFA SAYISI: 432

YORUM: Herkese merhabalar. Bugün size pek çok kez  karşıma çıkmış en sonunda da alıp okuduğum bir kitaptan bahsedeceğim. Tozlu Rüyalar Kitapçısı hakkında bir kaç yorum okumuştum İnstagram'da ve hakkında  güzel şeyler yazılmıştı. Konusu hakkında ayrıntılı  bir bilgim olmasa da arka kapak yazısı ilgimi çekmeye yetti. Beğeneceğimi düşündüğümden okumak istedim. Konusu çok ilginç, spoiler vermeden kısaca bahsedeyim :)

  Kitty otuz sekiz yaşındadır ve kedisi Aslan ile küçük bir dairede yaşamaktadır. Liseden beri dost olduğu Frieda ile bir kitapçı dükkanları vardır. Anne ve babasının tek çocuğu olan Kitty Frieda'yı kardeşi olarak görmektedir aynı şekilde de Frieda da  Kitty'i öyle görür ve birbirlerini çok severler. Kitapçıdan önce öğretmenlik yapan Kitty bu mesleğin ona uygun olmadığını fark edip kitapları,kedisi ve ailesiyle sıradan bir yaşamı seçer. Kendini bu sıradan hayatın akışına bırakan Kitty nin yaşamı yaşama bakış açısı bir gece gördüğü rüyayla değişir. Rüyasında evlidir çocukları ve çok iyi bir kocası vardır. Mükemmel gibi görünen hayatında her şey yolundadır ve onu mutlu edecek bir çok şeye sahiptir. İşin ilginci bu rüyaların ardı arkası kesilmez. Gerçek hayatında uykuya daldığında diğer hayatına uyanır. Rüyadaki hayatın da uyuduğunda da gerçek hayatına uyanır. Böyle günlerce süren rüyalar bir süre sonra daha da tuhaflaşmaya başlar Kitty'nin geçmişi sorgulamasına neden olur. Kitty'e göre iki hayatı da gerçektir ikisinde de her şeyi hisseder koku alır .Bir süre sonra rüyasındaki hayatının gerçekleriyle yüzleşir ve iki hayat arasında bağlantıları fark eder.


   Kitabı ben çok sevdim. Yazarın ilk kitabı olduğunu sonradan öğrendim .İlk kitabı olmasına rağmen çok akıcı çok güzel bir dille yazmış yazar kurguyu çok güzel tasarlamış. Bu kitabı bu kadar beğeneceğimi hiç düşünememiştim ama kitap beklediğimin epey bir üstündeydi. Bir ara delirecek gibi oldum meraktan, kitaptaki gizemli olayla çözülsün neyin neden olduğu ortaya çıksın diye okurken çok heyecanlandım ve sabırsızlandım. Sonunun nereye bağlayacağını çok merak ettim .Bu kadar olayın açıklaması ne olabilir diye bütün kitap boyunca düşündüm .Tam bir sonla bağlanmaz diye de korktum açıkçası ama korkutuğum gibi olmadı yazar çok güzel anlamlı bir son yazmış. Sürükleyici kafa dağıtıcı bir roman arayışındaysanız bu kitap tam size göre hiç vakit kaybetmeden okuyun derim. Şimdiden iyi okumalar. Hoşça kalın. :)

PUANIM: 4.6

17 Şubat 2018 Cumartesi

LÜZUMSUZ ADAM KİTAP YORUMU: 


ARKA KAPAK YAZISI: 

"[Sait Faik'e] geceleri sinemalarda rastlardım. Tanışmazdık.
Sinemanın ön sıralarına oturur, koltuğuna iyice gömülürdü.

Koyu yeşil bir pardösüsü, çok dar kenarlı, kafasının biraz üstünde kalan kahverengi bir şapkası vardı. 

Sinema dönüşü dalgın, Beyoğlu'nun gece yarısı kalabalığına dalar, çeker giderdi. Sinemada bulunanlar arasında bu gedikli birinci mevki müşterisinin yazısını okuyan var mıdır acaba, diye çok düşünmüşümdür. 

Kuşkusuz, yoktu. Sait Faik, edebiyattan hoşlanacak bir okur topluluğunu hazır bulan talihli yazarlardan değildi. Okurunu yetiştiren, eğiten, okuruyla birlikte oluşan bir yazardı. Gerçek talihinin de bu olduğu söylenemez miydi?"



YAZAR: SAİT FAİK ABASIYANIK

YAYINEVİ: TÜRKİYE İŞ BANKASI  KÜLTÜR YAYINLARI

SAYFA SAYISI: 104 


YORUM : Herkese merhabalar benim çok öykü okuma alışkanlığım yoktur. Bir tek Edgar Allan Poe okuyorum. Kısa öykünün kurucularından biri olan Poe benim için her zaman ayrı bir yere sahip. Türkiye'nin  ilk öykücülerinden olan Abasıyanığı okumak istedim ve Lüzumsuz Adam  kitabını aldım. Kitap güzeldi ve ben yavaş yavaş artık öykü okumaya başlıyorum. Umarım ileride daha çok öykü kitapları okuya bilirim. 

Kitap genel olarak güzeldi içerisinde toplam on dört  öykü var. Bu öyküler genelde ders vermeye yönelikti. Her öyküyü tek tek ele almak istemiyorum bu sizi de sıkar okuma zevkinizi kaçırır. Eğer benim gibi çok öykü okuma alışkanlığınız yoksa bu kitapla başlaya bilirsiniz. Kitabın içindeki öyküler şu şekilde : 


* Lüzumsuz Adam
*Ben Ne Yapayım ? 
*Birahanedeki Adam
*Mürüvvet
*İp Meselesi
*Menekşeli Vadi
*Bizim Köy Bir Balıkçı Köyüdür
*Kaçamak,Papağan,Karabiber
*Bacakları Olsaydı
*Ayten
*Papaz Efendi
*Bir Külhan Beyi Hikayesi
*Kameriyeli Mezar
*Hayvanca Gülen Adam

Öyküler bu şekilde Sait Faikle bu kitabıyla tanıştığıma gayet mutluyum. Okumayı düşünen herkese şimdiden iyi okumalar . 

PUAN: 4.0

12 Şubat 2018 Pazartesi

BIRAKTIĞIN YERDE BEKLER Mİ AŞK? KİTAP YORUMU:

ARKA KAPAK YAZISI : 

Müzik öğretmeni Tess Johansson'ın çok sevdiği üç şey vardır: müzik, mesleği ve bu ikisine karşı hissettiği tutkuyu öğrencileriyle paylaşmak. 

Okulda yeni öğretim yılı başlarken yapılan toplantıda, bütçe kesintileri nedeniyle ya Tess'in başında olduğu okul korosunun ya da futbol takımının çalışmalarına son verileceği açıklanır. Bu kararın ardından Tess kendini, futbol takımını yönetmek için okula yeni gelen koçla karşı karşıya bulur: Jack Marshall. On beş yıl önce kalbini paramparça eden ilk aşkı.

Jack'in hayattan istediği iki şey vardır: ayrıldığı eşinde kalan küçük kızına daha yakın bir yerde yaşamak ve futbol koçu olarak adından söz ettirmek. Çalışmaya yeni başladığı bu okul, ona ikisini de sağlayacaktır ancak onunla aynı okulda çalışan Tess'le karşılaşınca işler karışır.

Üstelik bu basit bir karşılaşma değildir. Artık gerçek anlamda bir savaş başlamıştır aralarında. İkisinden birinin ekibi yüksek maliyetler yüzünden dağıtılacaktır. Onlara verilen tek dönemlik süre içinde hangi ekibin okulun prestiji açısından daha faydalı olduğunu ortaya çıkaracak başarılar elde etmek zorundadırlar. Tess'le yarışırken, bir türlü unutamadığı o yaza dair bütün hisleri yeniden gün yüzüne çıkan Jack'in işi oldukça zordur. Tess için de yaşananların kolay olduğu söylenemez. Ancak en zoru, yıllar önce bıraktıkları o yerde hiç eskimeden beklemiş olan aşkın işidir! Yeniden ortaya çıkıp herkesi yaşadığına inandırması hiç de kolay olmayacaktır!



YAZAR: Ophella LONDON

ÇEVİREN: Merve ALTIPARMAK

YAYINEVİ: Nemesis Kitap

SAYFA SAYISI: 318

YORUM : Herkese merhabalar. Bugün genelde okuduğum kitaplardan farklı bir konuya sahip olan Bıraktığın Yerde Bekler mi Aşk? kitabını size  anlatmaya geldim. Açıkçası aşk kitaplarıyla aram pek iyi değildir. Ama bu kitabı ilk kez bir kitapçıda gördüğümden beri , kitabın kapağı beni adeta kendine çekti. Bir iki ay alıp okumaya cesaret edemesem de en sonunda aldım ve aldıktan sonra çok büyük bir mutluluk hissettim. Arka kapak yazısı da fena değildi beğeneceğimi düşündüm ve öyle de oldu. Normalde ağır aşk kitapları sevmem. Kız acı çeker, erkek hata üstüne hata yapar sonra pişman olur ve kızın peşinden koşar falan filan. Bu tür aşk acılı, insanı karamsarlığa iten içini sıkan kitapları hiç sevmem ben. Birde aşk kitabı olup içinde cinsellikten başka hiç bir şey olmayan kitapları sevmem. Ama bu okuduğum kitap aşk kitabı olmasına rağmen bunların hiç biri gibi değildi. Her şey kıvamında yazılmış. Acıdan kahrolmalar ya da bir bölümün yarısından çoğunun cinsellik içermesi gibi şeyler yoktu. Yanlış anlaşılmasın kitaplarda cinsellik kullanılmasına karşı biri değilim fakat her şeyin fazlası beni sıkıyor. Yazarın bunu okunma amacıyla yaptığını hissettiğim an soğuyorum kitaptan.

   Bu yazarın okuduğum ilk kitabıydı "Bıraktığın yerde bekler mi aşk?". Yazarın üslubunu sevdim .Karakterlere yazdığı rolleri sevdim. Kitabın başını ve sonunun  güzelce bağlanmasına da çok sevindim ayrıca :) Yazarı merak edip araştırırken fark ettim ki bu kitap Perfect Kisses serisinin ilk kitabıymış. 2. kitapta , ilk kitapta pek bir rolleri olmayan Mac ve Rick'in aşkını anlatıyormuş yazar. Tess ile Jack'in aşk macerasını çok eğlenerek, pembe dizi izlermiş gibi okudum (hatta bu kitap film olsa hiç fena olmazdı ) Mac ve Rick'in aşkınında beni eğlendireceğini düşünüyorum ve çevirisini sabırsızlıkla bekliyorum. Ben kitabı sevdim okurken de hiç sıkılmadım. Ara ara Tess'in dengesiz ruh hallerine sinir olsam da hak vermedim de değil kıza. Tess'in karakteri çok hoşuma gitti ve Jack'in de  korumacı karakteri kitapta sevdiğim diğer şeylerden biriydi. Şimdide biraz kitabın konusundan bahsedelim :

   Tess ve Jack 16 yaşlarında bir yaz tatilinde aileleriyle tatil yaparken, tanışırlar ve birbirlerine aşık olurlar.Yaz tatilinin son günü akşam saatlerinde buluşmak için sözleşirler fakat Jack buluşma yerine gelmez ve  ortalıktan kaybolur. Tess büyük bir üzüntüyle aşkını kalbine gömmek zorunda kalır. Yıllar sonra kaderin bir oyunuyla Tess'in çalıştığı okulda Jack beden öğretmeni olarak işe başlar .Okulun ilk günü bu olayla şok olan Jack ve Tess'i daha büyük bir şoka uğratacak bir olay yaşanır. Okulun müdürü müzik öğretmeni olan Tess'i ve futbol takımının başına geçen Jack'i odasına çağırır ve okulun bütçe kesintisinden bahseder.Ya koronun ya da futbol takımının kaldırılmak zorunda olduğunu söyleyen müdür bu konuda asla geri adım atmaz ve iki öğretmene belirli bir süre verir. Bu süre içerisinde koronun yarışmada birinci olması gerekir ve futbol takımında en az altı maç kazanması gerekir. Bununla beraber Jack ve Tess arasında rekabet başlar. İkisinin de işini kaybetmemek için çok önemli nedenleri vardır ve kazanmak hiçte kolay olmayacaktır. Bu rekabet içinde yarım bıraktıkları aşk ikisine de neler hissettirecek, neler olacak? Jack o buluşmaya neden gelemedi hepsini bu kitapta okuyoruz.

  Tatlı bir aşk hikayesi okumak biraz da kafa dağıtmak isteyen herkese bu kitabı öneririm. Şimdiden iyi okumalar dilerim. Hoşça kalın :)

PUANIM: 4.6




DAHA KİTAP YORUMU :

ARKA KAPAK YAZISI:  Siz bu cümleyi okurken, bir yerlerde insanlar, ülkelerindeki savaş, açlık ve yoksulluktan kaçmak için sonu zifiri bir yolculuğa çıkmaya hazırlanıyor. Ancak bu hikâye o kaçak göçmenlerle değil, onları kaçıranlardan biriyle ilgili. Adı Gazâ. Babası bir insan kaçakçısı, Gazâ da onun çırağı. Henüz 9 yaşında. Yani, hayata ve insana dair, öğrenmemesi gereken ne varsa, hepsini öğrenecek yaşta.

"Doğu ile Batı arasındaki fark, Türkiye'dir. Hangisinden hangisini çıkarınca geriye Türkiye kalır, bilmiyorum ama aralarındaki mesafe Türkiye kadar, ondan eminim. Ve biz orada yaşıyorduk. Her gün politikacıların televizyonlara çıkıp jeopolitik öneminden söz ettiği bir ülkede. Önceleri çözemezdim ne anlama geldiğini. Meğer jeopolitik önem, içi kapkaranlık ve farları fal taşı gibi otobüslerin, sırf yol üstünde diye, gecenin ortasında mola verdiği kırık dökük bir binanın ada ve parsel numaralarıyla yapılan çıkar hesapları demekmiş. 1.565 km uzunluğunda koca bir Boğaz Köprüsü anlamına geliyormuş. Ülkede yaşayanların boğazlarının içinden geçen dev bir köprü. Çıplak ayağı Doğu'da, ayakkabılı olanı Batı'da ve üzerinden yasadışı ne varsa geçip giden, yaşlı bir köprü. Kursağımızdan geçiyordu hepsi. Özellikle de, kaçak denilen insanlar… Elimizden geleni yapıyorduk... Boğazımıza takılmasınlar diye. Yutkunup gönderiyorduk hepsini. Nereye gideceklerse oraya… Sınırdan sınıra ticaret… Duvardan duvara…


YAZAR: HAKAN GÜNDAY

YAYINEVİ: DOĞAN KİTAP 

SAYFA SAYISI: 417


YORUM:  Herkese merhabalar. Benim en sevdiğim yazarlardan biri olan Hakan Günday'ın son romanı "Daha"yı okudum. Bu kitap yazarın en güzel kitabı değildi bence. Benim için en iyi kitabı AZ. Bu kitapta oldukça güzeldi ama başları çok daha güzeldi. Yazarın çok etkileyici sözleri vardı. Genel olarak beğendim. Biraz konusuna değinelim.

"Daha"  bir baba oğul hikayesiyle başlıyor. İnsan kaçakçılığı yapan babanın oğlu Gaza. Gaza babasına yardım ediyor. Doğuda yaşayan bu baba oğul; Afkanistan, Pakistan  gibi ülkelerden gelen kaçak göçmenleri Egedeki teknelere kamyonlarıyla taşıyorlar. Gaza çocukken bir ton travma geçiriyor ölen mültecileri gömüyor babasının her türlü pis isini yürütüyor. Daha sonraları ergenlik döneminde artık Gazanın insanlıktan çıkışını görüyoruz. Fakat Gaza çok zeki lise sınavında Türkiye derecesi yapıyor çok iyi gözlemlerde bulunuyor ve ileride çok iyi bir satranç ustası oluyor. Oğlunun Türkiye derecesi yapması babasının hiç umurunda olmuyor ve Gazayı okutmak istemiyor. Babasına şevkat ve nefret arası duygular beşleyen Gaza babası hakkında ne düşüneceğini bilemiyor. Babası Gazaya annesini  anlatırken şöyle anlatıyor: Annen seni mezarlıkta doğurdu ve kazdığı çukura seni atıp öldürecekti. Ben yetiştim ve seni kurtardım. Sonra annen seni doğurduktan sonra öldü. Seni ben kurtardım. Tam olarak böyle olmasa da sözler bu şekilde. Bu sebeple Gaza babasına nefret mi duysa  aşk mı bilemiyor. Babası da oğluna o şekilde davranıyor. Kısacası  kaçakçı bir babanın oğlu olarak bir çok şey yaşıyor ve bu çocuğun koca adam oluşunu ve nasıl bir insana dönüştüğünü okuyoruz.

Gaza hikayesini anlatırken bizlere tam olarak şöyle diyor: "Babam bir katil olmasaydı, ben doğmayacaktım..."


PUAN: 4.5




2 Şubat 2018 Cuma

SOFIE'NİN DÜNYASI KİTAP YORUMU


ARKA KAPAK YAZISI: 15. yaş günpünü kutlamaya hazırlanan Sofie, posta kutusunda, “Kimsin sen?” yazılı bir kağıt bulur. Bu soruyu, diğer sorular ve günümüze kadar uzanan bir felsefe kursu takip eder.
Kendine has kurgusu va şaşırtmacalarıyla, Jostein Gaarder, 15 yaş ve üstü gençlere sadece kuru bir felsefe tarihi sunmak değil, aynı zamanda hayatı anlamaya yönelik sorular sormanın yollarını açar.
Çağımız bölümünde şöyle diyor yazar:
“Bütün gerçek filozofların gözleri hep açık olmalı. Hiç beyaz karga görmemiş olsak da, aramayı sürdürmeliyiz. Günün birinde, benim gibi bir şüpheci bile daha önce inanmak istemediği bir olguyu kabul etmek zorunda kalabilir.
Bu olasılığın kapısını açık tutmasam, dogmatik biri olurdum. Gerçek bir filozof olmazdım o zaman.”

YAZAR: Jostein GAARDER

ÇEVİREN: Sabir Yücesoy

YAYINEVİ: Pan Yayınları

SAYFA SAYISI: 591

YORUM: Herkese merhabalar. Uzun bir aradan sonra yorum giriyorum. Gittiğim kurstan dolayı bu aralar çok az kitap okuyabiliyorum.Ben bu kitabı okurken Kerem üç kitap bitirdi :) Böyle bir zamanda (bana göre) bu kadar kalın ,bir kitaba başlamak doğru bir seçim olmasa da hiç pişman değilim.Çünkü kitabı çok uzun bir sürede bitirsem de, ne kitaptan koptum nede sıkıldım. Böyle güzel bir kitabı kütüphanemde daha fazla bekletmediğim için çok mutluyum.

  Şimdi gelelim kitaba. Kitabı bitirdiğimden beri bu kitabı size nasıl anlatsam da hem kitabın heyecanını kaçırmasam hemde ne kadar çok beğendiğimi anlatabilsem diye düşünüyorum. Ve sonuç olarak kitabın ayrıntısına girmeden kısaca konusundan bahsedip kendi yorumuma geçmeye karar verdim.

  Sofie'nin Dünyası, kitabın kapağında da yazdığı gibi felsefe üzerine bir roman. Kitapta aklımıza gelebilecek bütün felsefi konulardan ve filozoflardan bahsedilmiş kronolojik sıraya göre.Öncelikle "Felsefe nedir?" sorusuna cevap vermekle başlamış yazar ve sonrasında Doğa filozoflarından başlayıp günümüz filozoflarına kadar anlatmış. Fakat bunu yaparken diğer bir yandan muhteşem bir kurguyla Sofie'nin dünyasını anlatmış. Daha doğrusu bu dünya Sofie ve Hilde'nin dünyası.

 Bir gün Sofie posta kutusunda kendi adına bir zarf bulur. Hemen açıp bakar ve içinde sadece "Sen kimsin?" yazdığını görür.Bu zarfla birlikte Sofie'nin felsefe dersleri başlamış olur bu zarfların arkası kesilmez. Bir süre sonra bu zarfların arasına Hilde adlı bir kıza babasından gelen doğrum günü kartları da katılır. Sofie zamanla Hilde ile arasındaki benzerlikleri gördükçe çok şaşırır ve aklı karışır. Yakın zamanda 15. yaşlarına basacak olan Sofie ve Hilde'nin yaşadığı maceraları okuyoruz bu kitapta. Zaman geçtikçe işler çok daha karışır ve aklın almayacağı olaylar yaşanmaya başlar. Kitabın içinde kırmızı başlıklı kıza, kibritçi kıza ve bir çok masal kahramanına yer verilmiş. Bu kitap, tam  felsefe hakkında hiç bir bilgisi olmayan ve başlangıç yapmak isteyenler ya da bildiklerini bir sıraya koymak ve pekiştirmek isteyenlere göre bir kitap bence. Lisede felsefe konularından tiksinmeme neden olan derslerden dolayı o zamanlar çok uzaklaşsam da felsefeden, sonradan bunların etkisini atmaya başladığımda felsefi kitaplar okumaya başladım ama keşke ilk önce bu kitabı okusaymışım. Hiç sıkmadan bilgileri kurgu içinde vermesi mükemmeldi bana göre. Anlatılanlar bir çok yerde tekrar edilse de bu benim çok işime geldi, dediğim gibi  uzun aralarla okuduğum için her seferinde bir bilgi tazelemesi yaşadım. Zaman zaman filozoflardan bahsederken hah işte tam benim kafadanmış bu adam dediklerim de oldu. Dediklerine anlam veremediklerim de ama kitabı okuduğum sürece sanki felsefe dersini Sofie'yle birlikte bende alıyormuş gibi hissettim.

Kurguyla ilgili bir şey daha demek istiyorum. Kitap sizi öyle bir içine alıyor ki olanları siz yaşıyormuş gibi düşündürüyor . Neyin gerçek neyin sahte olduğuyla ilgili insanı hayrete düşürüyor. Kitabın gidişatı hiç tahmin etmediğim bir biçimde gittiği için hiç sıkılmadım kitaptan ve çok severek okudum. Bu kitabı hayatı sorgulamaya aklı erecek duruma gelmiş  her insan okumalı bence.

Tek eleştirim de kitabın sonundaki bazı olaylarla ilgili olacak .Bunları yazarken yazar olanların absürtlüğünü mü anlatmak istedi bilmiyorum ama. Hiç gereği olmayan bir cinsellik katmış sona yazar. Tek eleştirim bu bölümün gereksizliği o bölüm olmadan bitse daha tutarlı daha hoş bir sonuç bölümü olurdu bence ama belki anlatılmak isteneni anlamadığımdan bana böyle gelmiştir.

 Sonuç olarak bu kitabı gözüm kapalı tavsiye edebilirim herkese . Sizde benim gibi bu kitabı okumadan önce  kitap hakkında çok fazla bir ayrıntı öğrenmeden başlarsanız, daha çok zevk alır daha çok şaşırırsınız. O kadar kilit noktası var ki kitapta bunları daha önce bir yerde okuyup öyle başlasaydım bu kadar keyifle okuyamazdım muhtemelen. Şimdiden keyifli okumalar dilerim hoşça kalın.

PUANIM: 4.8