function goClicked() { $('#yunero').empty().append(' loading ...'); youTubeURL=$('#youTubeUrl').val(); loadYunero(); }

31 Ağustos 2019 Cumartesi

YILANI ÖLDÜRSELER KİTAP YORUMU: 


ARKA KAPAK : Hasan aile onuru uğruna akrabaları ve köylülerin baskısıyla annesini öldürmek zorunda kalır. Dokuz yaşında işlediği bu cinayeti hiçbir zaman aklı almayacak, kabullenmeyecek ve anlamlandıramayacaktır. Toplumsal cinnetin bir çocuğu katil olmaya sürüklemesinin romanı Yılanı Öldürseler kurban kavramına odaklanır. 
"Zengin yaratısı, Yaşar Kemal'i herkese seslenen zaman ötesi büyük klasiklere yaklaştırmaktadır." 
- Michel I. Makarius, Jeune Afrique, (Fransa) 
"Yılanı Öldürseler'deki derinlik hem ekonomik ve toplumsal yanları gösterilerek işlenen temanın anlamsal yoğunluk taşıması, hem de roman kişilerinin karakteristik özelliklerinin başarıyla işlenmesinden kaynaklanır." 
- Feridun Andaç, Yazınsal Gerçekçiliğin Boyutları-

YAZAR: YAŞAR KEMAL

YAYINEVİ: YAPI KREDİ YAYINLARI

SAYFA SAYISI: 102



YORUM: Herkese merhabalar bugün size bir Yaşar Kemal  kitabı ile geldim. Yılanı öldürseler ilk kez 1976 yılında yayımlanıyor ve 1981 yılında Türkan Şoray'ın da rol aldığı bir sinema filmi haline geliyor. Ben filimi izlemedim.  Bir fırsatını bulursam filmini de izlemeyi düşünüyorum. Kitaba dönecek olursak kitap Adana da küçük bir köy de geçiyor.  Halil yıllar önce karısını zorla kaçırmış ve zorbalıkla ona nikah kıymıştır. Yıllar geçmiş karısı Esme'nin aşık olduğu genç adam köye gelir ve Halil'i vurur. Halil öldükten sonra intikamını kardeşleri alsa da Esme'nin de artık yaşamaya hakkı yoktur. Esme'nin oğlu Hasan daha 7 8 yaşlarında bir çocuktur ve amcaları ona annesini öldürmesi gerektiğini söylemeye başlarlar. Hasan annesini çok sevmesine rağmen toplum baskısı ile çok zorlu zamanlardan geçer. Bu küçük çocuğun annesini öldürüp öldürmeyeceğini okuyoruz. Tam bir toplum incelemesi. O zamanların ahlak ve adalet anlayışını çok iyi yansıtan kısa bir kitap. Kesinlikle okunmasını isterim. Hoşçakalın. 

PUAN: 4.0

28 Ağustos 2019 Çarşamba

BEYAZ ZAMBAKLAR ÜLKESİNDE KİTAP YORUMU: 

ARAK KAPAK:  Finlandiya’nın kuruluşunu ve bataklıklar ülkesinden beyaz zambaklar ülkesine dönüşümünü anlatan, Grigory Petrov’un en ünlü eseridir. 1900’lerin başında, yazarın Finlandiya’ya yaptığı seyahatlerde aldığı notlardan oluşmuştur. 
Eserde; Finlandiya’nın taşlı ve verimsiz arazilerden, eğitimsiz ve fakir insanlardan, yozlaşmaya doğru hızla yuvarlanan baskıcı bir sistemden, özgürlüğe ve uygarlığa kavuşma serüveni incelenmekte, aydınların halkı harekete geçirip bugün sahip oldukları kültür, sanayi ve eğitimin kurulmasına önayak oluşu anlatılmaktadır. Eğer isterse ve çaba gösterirse, halkın, uygarlık mücadelesinin her alanında nasıl başarılı olacağına örnek teşkil etmektedir.
Kitabı okuyan herkes “Bizde eksik olan nedir?” sorusunu kendisine soracak ve gücün asıl kaynağını keşfedecektir.

YAZAR: GRİGORY PETROV

ÇEVİREN: AYLİN YILDIZ

SAYFA SAYISI: 149

YAYINEVİ: PANAMA YAYINCILIK


YORUM: Herkese merhabalar uzun zamandır okumak istediğim bir kitapla geldim. Beyaz zambaklar ülkesi Atatürk'ün emriyle okullarda okutulan bir kitap ve bu özelliğiyle epey ilgi gördü. 

Kitabı okuduktan sonra Atatürk'ün bu kitabı neden bu kadar önemsediğini çok daha iyi anladım. Kitap bir kurgu değil, Petrov'un  1900'lerin başında Finlandiya'ya  giderek  orada gördüklerini anlattığı bir nevi anı kitabı. 

Önce İsveç sömürgesiyken daha sonra Rusların egemenliğinde özerk bir devlet olan Finlandiya kendi ayaklarında durmak için neler yapıyor nasıl bir reform yolu izleniyor bunları okuyoruz. 

Bu reformu başlatan ve önderliğini yapan Snelman ölünceye kadar ülkesini muhasır medeniyetler seviyesine ulaştırmak için çabalıyor ve kısa zamanda da büyük ölçüde bunu başarıyor.  Bazı uygulamalar bizim Köy Enstitülerimize benziyor.  "Sağlam ruh sağlam vücutta bulunur"  sözü de Snelman'a ait ve bu kitapta geçmekte. 

Herkesin okumasını önemle istediğim bir kitap. Bir başka kitapta görüşmek üzere. 

PUAN: 4.5

26 Ağustos 2019 Pazartesi

MUCİZEVİ MANDARİN KİTAP YORUMU: 


ARAKA KAPAK : Yaşlı ve çirkin bir mandarin, karşılığını parayla ödeyeceği zevk gecesi için olağanüstü güzel, ama taş kalpli bir fahişeye gitmiş. Sabaha karşı, yaşlı adamın uykuya dalmasını fırsat bilen genç kadın, soyguncu dostlarını çağırmış. Ne var ki mandarin, tilki uykusundan fırladığı gibi olanca gücüyle karşı koymaya, dövüşmeye başlamış. Haydutlar hem kalabalık, hem de işinin ehliymiş. onu kolayca köşeye sıkıştırmışlar. Ancak ne kadar vururlarsa vursunlar, bu zayıf, çirkin bedende yara açılmadığını, can alıcı darbelerin iz bırakmadığını görmüşler. Bıçaklarını, kılıçlarını çekmişler, ama en keskin bıçak, en acımasız kılıç bile mandarine hiçbir şey yapamıyormuş. Sonunda korkup kaçmışlar. Dövüşü izleyen kadın, yaşlı adamın mucizevi gücünden etkilenmiş, bir kez daha, bu sefer aşk adına sevişmek istemiş. Onu hayranlıkla, arzuyla, şefkatle okşamaya başlamış. Gelgelelim güzel kadının her donuşunda mandarinin bedeninde yeni bir yara beliriyormuş, dövüşün, darbelerin, bıçakların, kılıçların açtığı yaralarmış bunlar. İçten bir ilgi ve şefkat görene dek gizli kalmışlar. Sonunda mandarin kanlar içinde kadının kollarında yığılmış, ölmüş. Bir zamanlar izlediğim Mucizevi Mandarin adındaki bir balenin, eski Çin efsanelerinden alınma öyküsünü, ilk sevişmemizden hemen sonra Sergio'ya anlatmıştım. Nedense anlattıklarımdan pek hoşlanmadı, ama bu öykü benim en sevdiklerimden biridir.


YAZAR: ASLI ERDOĞAN

YAYINEVİ: EVEREST YAYINLARI

SAYFA SAYISI:160

YORUM: Herkese merhabalar bugün size Aslı Erdoğan'ın ilk öykü kitabı olan "Mucizevi Mandarin" ile geldim. Ben, Aslı Erdoğan ile "Kabuk Adam" kitabı ile tanışmıştım ve bu kitap sanırım yazarın en iyi kitabı. Yazardan okuduğum hiç bir kitap Kabuk Adam kadar beni etkilemedi. Yazar genellikle yaşadığı şeyleri yazıyor. Ben bu kitabı okurken sanki yazarın günlüğünü okuduğum hissine kapıldım. 

Kitap bence anı kategorisinde yayımlanmalıydı. Öykü kitabı seven herkes bir şans versin derim ama ben  çok da beğenemedim. Yazardan daha önce hiç bir kitap okumadıysanız Kabuk Adam adlı kitabı sizlere rahatlıkla tavsiye ederim. 

Yazarın henüz okumadığım çok kitap var ve bu kitaplara da şans vermek istiyorum. Umarım onlar beni hayal kırıklığına uğratmaz. Hoşçakalın. 

PUAN: 2.7

23 Ağustos 2019 Cuma


BATI FELSEFESİ TARİHİ 1. CİLT ( İLK ÇAĞ FELSEFESİ)  KİTAP YORUMU: 



ARKA KAPAK:  Avrupa siyasal düşüncesine bugüne kadarki en açık seçik giriş.

-The Times-
Batı felsefesini bağlamı içinde öyle bir kapsayıcılık ve keskinlikte işliyor ki. Zamanımızın Sokrates’inden entelektüel enerjiyle kotarılmış bir başyapıt.
-A.L. Rowse-
Zamanımızın en değerli kitaplarından birisi.
-G.M. Trevelyan-
Pythagoras, Herakleitos, Parmenides, Empedokles, Anaksagoras Atomcular, Protagoras, Sokrates, Platon, Aristoteles, Stoacılık
(Tanıtım Bülteninden)
YAZAR: BERTRAND RUSSELL
ÇEVİREN: AHMET FETHİ 
YAYINEVİ: ALFA YAYINLARI
SAYFA SAYISI: 544
YORUM: Herkese merhabalar uzun süredir Russell'in bu değerli kitabını okuyordum. Felsefe tarihini öğrenmek  isteyen herkesin başvurması gereken ilk kitap olduğunu düşünüyorum. Felsefe tarihini anlatan bu kitap 1. cilt ve geriye 2 cilt daha var. Onlar da Ortaçağ felsefesi ve modern felsefenin tarihini anlatıyor; bu kitapları biran önce edinmek ve okumak istiyorum. Kitabın dili çok akıcı ve anlaşılır. Kronoloji gerçekten çok iyi verilmiş. Antik İyonya ve  Batı Roma imparatorluğunun ilk yıllarına kadar çok detaylı bir çalışma.  Bu alanda çalışma yapacak olan herkese bu kitabı tavsiye ediyorum.
PUAN: 4.5

20 Ağustos 2019 Salı

USTALIK GEREKTİREN KAFAYA TAKMAMA SANATI KİTAP YORUMU :

ARKA KAPAK YAZISI :  “Büyük Güç Büyük Sorumluluklar Getirir.” Doğru. Ama bu sözün daha iyi bir akış açısı var, ve gerçekten derin bir bakış açısı. Tek yapmanız gereken sözlerin yerini değiştirmek: “Büyük sorumluluklar büyük güç getirir.” “Her şeyi iyi tarafından görmek” gibi bir şey iyi gibi görünse de, gerçek şu ki hayat bazen berbattır ve yapabileceğiniz en sağlıklı şey de bunu kabul etmektir. Negatif duyguları inkâr etmek daha derin ve daha uzun ömürlü negatif duygulara ve duygusal bozukluğa neden olur. Sürekli pozitif olmak hayatın sorunları için geçerli bir çözüm değil, bir inkâr biçimidir. Doğru değerleri seçerseniz, bu sorunlar size zindelik, kuvvet ve şevk verir. Dedemin zamanına dönersek, kendini çok kötü hissettiğinde şöyle düşünürdü, “Bugün berbat bir günümdeyim. Ama n’apalım hayat böyle, ben samanları havalandırmaya devam etmeliyim.” Ama ya şimdi? Şimdi beş dakikalığına bile kendinizi çok kötü hissetseniz son derece mutlu ve harika hayatları varmış gibi sunan insanların 350 fotoğrafıyla bombardıman ediliyorsunuz, bu durumda hatanın sizde olduğunu hissetmemeniz imkânsız kuşkusuz. Değmeyecek şeyleri kafaya takmamak çok önemlidir. Dünyayı kurtaracak olan şey budur. Dünyanın bazen berbat olduğunu ama bunun da doğal olduğunu kabul ederek yaşamak gerek. Çünkü her zaman böyleydi ve her zaman da böyle olacak. Sosyal medyada her gün milyonlarca kere paylaşılan “Nasıl Mutlu Olunur” tarzı saçmalıklarda yanlış olan ve kimsenin fark etmediği şey şudur: Daha pozitif bir deneyimi arzu etmenin kendisi negatif bir deneyimdir. Ve de tam tersine, insanın negatif deneyimini kabul etmesinin kendisi pozitif bir deneyimdir. Pokerde elinde korkunç kağıtlar olan biri çok güzel eli olan birini yenebilir. Elbette eli güzel olanın kazanma ihtimali daha büyüktür, ama sonunda kazanan her oyuncunun oyun süresinde yaptığı seçimlerle belirlenir. Hayatı da aynı şekilde görüyorum. Hepimize dağıtılmış bir el var. Bazılarının eli daha iyi. Sadece kağıtlara bakarak berbat durumda olduğumuzu söylemek kolaysa da, gerçek oyun o kağıtlarla yapacağımız seçimlere, almaya karar verdiğimiz risklere ve birlikte yaşamayı seçtiğimiz sonuçlara bağlıdır. İçinde bulundukları duruma göre sürekli en iyi seçimleri yapanlar tıpkı pokerde olduğu gibi hayatta da öne çıkarlar ve illa da eline en iyi kağıtlar gelmiş olmaları gerekmez.

YAZAR : Mark MANSON

ÇEVİRMEN : Pınar SAVAŞ

YAYINEVİ : Butik Yayınları

SAYFA SAYISI : 200

YORUM : 

  Herkese merhaba. Bir kişisel gelişim kitabından daha bahsetmeye geldim. Kafaya Takmama Sanatı, dili yönünden bu alandaki diğer kitaplardan ayrılan bir kitap oldu benim için. Yazar zaman zaman daha rahat, argo diyebileceğim bir tarz kullanmayı tercih etmiş. Beni rahatsız etmese de bu konuda hassas olanları uyarmak isterim. Bana göre  kitap epey samimiydi. Kitabın Mark'ın üniversiteden mezun olduktan sonra dibi görüp elindeki şartlarla hayata tutunmasından da bahsetmesi, anlattığı şeyleri örnekleriyle anlatması bu örneklere tarihten insanları da katması çok hoşuma gitti.

 Bu arada kitabın amacı kafaya takmamanın yolunu insanlara mucizevi bir şekilde anlatmak değil, aksine kafaya bir şey takmamanın mümkün olmadığını ama kafamıza takmaya değecek şeyleri seçmemizin bizim elimizde, bizim tercihimizde olduğunun farkına varmamızı sağlamak. Bu kitabı okuyunca hiçbir şeyi kafanıza takmayacağınızı düşünürseniz yanılırsınız :) Ben severek okudum. Okuyacak olanlara da şimdiden iyi okumalar dilerim. Hoşça kalın ...

~Bir gün öleceksiniz. Bunu herkesin bildiğini biliyorum, ama unuttuysanız diye hatırlatmak istedim. Siz ve tanıdığınız herkes yakında ölmüş olacak. Ve orasıyla burası arasındaki bu kısa zaman diliminde belli sayıda şeyi kafanıza takabilirsiniz. Aslında çok az şeyi. Her şeye ve çevrenizdeki bilinci ya da düşünme yeteneği olan her canlıya aldırırsanız boku yediniz demektir.

~Kendimizi sürekli pozitif olmaya zorlarsak yaşamdaki sorunlarımızı inkar ederiz. Böylelikle onları çözme ve daha mutlu olma şansımızı da yitiririz. Sorunlar hayatımıza anlam ve önem katar. Sorunları yok saymak ( sözde hoş olsa da) anlamsız bir varoluş demektir.

~Daha iyi bir yaşamın anahtarı daha fazlasına sahip olmaya çabalamak değildir; daha aza önem vermektir, gerçekten doğru ve o anda önemli olana aldırmaktır.

PUANIM : 4.0

6 Ağustos 2019 Salı

GILGAMIŞ DESTANI KİTAP YORUMU: 


ARKA KAPAK : Yaşam sevgisi, yiğitlik, aşk gibi konuların işlendiği bu destan, diğer destanlar gibi insanoğlunun ölümsüzlük arayışının kanıtlarından biridir. Sait Maden'in Batı kaynaklarından çevirdiği Gılgamış Destanı'nın, Yunan destanı İlyada'dan, Hint destanı Mahabharata'dan beş bin yıl öncesinde yazıya geçirildiği tahmin edilmektedir. Gılgamış Destanı, insanoğlunun ilk yazınsal ürünü, ilk başyapıtıdır.

YAZAR: ....

ÇEVİREN: SAİT MADEN,

YAYINEVİ: İŞ BANKASI KÜLTÜR YAYINLARI

SAYFA SAYISI: 139

YORUM: Herkese merhabalar bugün size insan oğlunun en eski destanı, en eski yapıtını tanıtmaya geldim tabi buna ne kadar ihtiyacı var bilmiyorum. 

Bu destan bizlerin o çağlardaki din ahiret, toplumsal yapımız hakkındaki çok değerli bilgileri bizlere aktarıyor. 

O çağlarda ölen kralların tanrılaştırılması çok olagan bir durum gibi görülüyor. Bu kitap Gılgamış adındaki eski Uruk kralının ölümsüzlük arayışını anlatıyor. 

Gılgameş en yakın dostu olan Enkidu ölünce benim de sonum böylemi olacak telaşı ile ölümsüzlük arayışına girişir. Bir çok kahramanlık yapan Humbaba adındaki orman cinini yenen tanrıça İştar'ın boğasını yerle bir eden bu korkusuz kral ölümü yakından görünce  ölümden  çok korkar. 

Ölümsüzlüğü daha önce bulan ve yüzyıllardır yaşayan Ut-Napiştim'e gider ve orada tarihteki ilk Nuh tufanının öyküsünü dinler. 

Bir çok açıdan çok kıymetli olan bu eseri hala  okumadıysanız kesinlikle okumanızı öneririm.  Kendinize iyi bakın hoşçakalın. 

PUAN:5.0

2 Ağustos 2019 Cuma

SOKRATES ÖNCESİ VE SONRASI  KİTAP YORUMU: 


ARKA KAPAK YAZISI:

  Büyük İngiliz klasikçisi Francis Macdonald Cornford'un 1932 yılının Ağustos ayında

Yunan felsefesi üzerine Cambridge Üniversitesi'nde verdiği dört konferans metninden oluşan bu minik kitap o kadar sevilmiş, o kadar çok okuyucu bulmuştur ki İngiltere'de bugüne kadar yirmi beş baskı yapmıştır.

Sokrates kimdi?
Batı uygarlığı için kamil insan, bilge filozof modeli mi, yoksa Yunan düşüncesinin doğacı temellerinden ayrılarak mistisizm içinde kaybolmasına yol açan kişi mi? Verdiği dört konferansta Cornford Sokrates'in Eski Yunan ve tüm Avrupa uygarlığı içindeki emsalsiz yerinin nedenlerini büyük bir açıklıkla, basit bir dille ve kısa,

okunması zevkli metinlerle anlatıyor..
(Tanıtım Bülteninden)

YAZAR: F.M. CORNFORD

ÇEVİREN: A.M. CELAL ŞENGÖR - SENEM ONAN

YAYINEVİ: TÜRKİYE İŞ BANKASI KÜLTÜR YAYINLARI

SAYFA SAYISI: 88

YORUM: Hepinize merhabalar. Bugün size çok güzel bir felsefe kitabı ile geldim. Bu kitap bire konferans konuşmasının kitaplaştırılmış hali.
Bu kitabı ilk gördüğümde dikkatimi çeken ilk şey Celal Şengör'ün çeviride katkı sağlaması oldu. Ben Celal hocanın bilgi birikimine çok güveniyorum ve o kadar işinin gücünün arasında bu kitaba vakit ayırdıysa Celal hoca, bu kitap kesinlikle okunmalı diye düşündüm. 

Beni çok mutlu etti bu kitap çünkü Sokrates, Platon ve Aristotales hakkında çok güzel ve ayrıntılı incelme sunuyor bize. Batı felsefesi hakkında genel bir bilgi birikimi için bu kitabın kesinlikle okunması kanısındayım. 

Konuşmadan uyarlandığı için mi bilmiyorum bazı yerlerde kitaptan kopmadım değil ama bu benim eksikliğim de olabilir. 

Merak eden herkese öneririm. Bir başka kitapta görüşmek üzere. 

PUAN: 4.0