function goClicked() { $('#yunero').empty().append(' loading ...'); youTubeURL=$('#youTubeUrl').val(); loadYunero(); }

28 Mart 2019 Perşembe

PRENSES BARİ KİTAP YORUMU :

ARKA KAPAK YAZISI : Kuzey Kore’nin kasvetli bir kentinde, yıllardır erkek çocuk hayaliyle yanıp tutuşan bir çiftin yedinci kızları dünyaya gelir. Deliye dönen baba, bebeği ormanda ölüme terk eder. Büyükanne yardımına koşup bebeğe Bari adını verir. Efsaneye göre bu, abıhayatı aramak için yollara düşen bir prensesin adıdır. İnsanların geçmişlerini okuyabilme yeteneğini büyükannesinden alan Bari, efsanedeki gibi kendi kaderini çizecek bir yolculuğa çıkacaktır.

Göçmenlerin, kentlerin bu yeni paryalarının yaşadıklarını tüm gerçekliğiyle yüzümüze çarpan roman, bir Kore efsanesini günümüze taşıyor. Prenses Bari, Kore edebiyatının büyük ismi Hwang Sok-yong’dan çağımıza ışık tutan bir masal.

YAZAR : Hwang Sok-Yong

ÇEVİREN : S. Göksel Türközü

YAYINEVİ : Doğan Kitap

SAYFA SAYISI : 224

YORUM : Herkese merhaba. Hwang Sok-Yong 'dan okuduğum ikinci kitaptan bahsedeceğim bugün size. Kitapta Kuzey Kore'de doğan Bari'nin doğumundan başlayıp yetişkin biri olana kadar olan süreci anlatılıyor. Yürek burkan bir hayatı olan Bari'nin yaşanabilecek en kötü şeyleri yaşayıp yine de hayata tutunma çabasını okuyoruz. Bu mücadeleyi bir Kore efsanesinin fantastik öğeleriyle birlikte harmanlayan yazar güzel sürükleyici bir roman çıkarmış ortaya.

O dönemin şartlarını, yaşanılan olayların ne kadar dehşet verici olduğunu Bari'nin yaşadıklarıını okurken yaşamış görmüş gibi oldum. Yazarın da mücadeleli bir hayatı olduğundan olsa gerek yazdığı her olay, her betimleme insanın içine işliyor. Fantastik kısımlarda biraz kopmalar yaşasam da genel olarak akıcı bir kitaptı. Olayların geçtiği dönemden kaynaklı biraz kasvetli bir kitaptı ama bir an olsun sıkılmadım. Daha önce Zeze okurken bu kadar etkilenmiştim sanırım. Bir Zeze'm vardı, şimdi  birde Bari'm oldu. İkisinin de hayat hikayesi oldukça etkiliydi. Kore edebiyatı seven, bu dönemlere ilgili olan her okura bu kitabı öneririm. Şimdiden iyi okumalar dilerim .

PUANIM : 4.0



HİNT MASALLARI KİTAP YORUMU :

ARKA KAPAK YAZISI : Büyülü ve kadim ülke Hindistan’dan rengârenk masallar… Bazı araştırmacıların masalların doğduğu yer kabul ettiği Hindistan’da yüzyıllardır anlatılagelen bu masallar, Batı’daki pek çok masala kaynaklık etmiştir. Cesareti ve fedakârlığı, aşkı ve macerayı, sihri ve ölümü anlatan bu masallar, aynı zamanda yaşamın temel sorularına da cevap aramaktadır.

Hindistan’da doğup günümüze ulaşan bu 29 masal arasında
bilinen en eski masallar da var.

Gotama Buda’nın ahlaki devriminden ilham alan Hint masalları zamanla tüm dünyaya yayılmış, değiştirilmiş ve ulaştığı ülkelerin de kültürünün bir parçası halinegelmiştir.

DERLEYEN : Joseph Jacobs

ÇEVİREN: Macidegül Batmaz

YAYINEVİ : Maya Kitap

SAYFA SAYISI : 231

YORUM : Herkese merhaba. Bu sefer size Hint Masalları kitabından bahsedeceğim. Kapağını çok beğendiğim Hint Masalları 29 masaldan oluşuyor. Masalların doğduğu yer Hindistan olduğundan bizim bazı masallarımızın asıl versiyonları mevcut kitaptaki bazı masallarda. Kaynakları Hindistan olsa da her ülke her bölge, masalları kendi kültür ve geleneklerine göre uyarlamış.

Derleyen kişinin emeğine tabi ki saygısızlık etmek istemem fakat masallar pek güzel gelmedi bana.  Hortlağın 25 Öyküsü adlı kitapta Hindistan'a ait çok güzel masallar öyküler okudum daha önce. Bu kitabında ona benzer birkitap olduğunu düşünmüştüm ama pek beklediğim gibi olmadı. Hindistan masalları ya da öykülerini merak eden okurlara ilk dediğim kitabı gönül rahatlığıyla önerebilirim. Bu kitapta Hint kültürüne dair geleneksel ve kültürel şeylere değinilse de, anlatım olarak eksik kalınmış bana göre. Yine de okumak isteyenlere şimdiden iyi okumalar dilerim. Hoşça kalın ...

PUANIM : 2.0


KONUŞMANIN İMKANSIZLIĞI ÜZERİNE BİR DİYALOG


ARAKA KAPAK YAZISI:  "Pek anlamadım. Hele konuşmanın böylesine büyük bir sorun yumağı olabileceğini hiç anlayamıyorum. Ayrıca gereksiz de buluyorum. Abartılı da-" "Evet, ilk bakışta, konuşmak gibi basit bir eylemin böylesine karmaşık bir şeymiş gibi ele alınması saçma. Ama ilk bakış yanıltıcı olabilir, değil mi? Sanırım sen konuşmayı tek yönlü bir aktarım olarak anlıyorsun da ondan. Hâlbuki konuşma, merkezdeki bir noktadan dışarıya akıtılan bir ifade değildir. Aksine en az iki merkez noktanın karşılıklı birbirine akmasıdır. Yani 'ego'ların kendi kabuklarını çatlatması, o zırhta yarıklar açmasıdır. Konuşmak, bu anlamda insanın kendini yenmesini de gerektirir. Tehlikeli bir girişimdir bu; yani konuşmak tehlikeli bir girişimdir. İnsanın kendi varlığını tehlikeye atmasıdır." "Allah Allah, şimdi de konuşmanın tehlikeli bir şey olduğunu söylüyorsun-" 

YAZAR: OSMAN ÇAKMAKÇI

YAYINEVİ:  İŞ BANKASI KÜLTÜR YAYINLARI

SAYFA SAYISI: 71

YORUM: Hepinize merhabalar. Bu kitap bir kaç saat içinde okuyacağınız ve sizi rahatlatacak bir kitap. Kitapta bilinmeyen iki kişinin Diyalog ve konuşma üzerine içlerini dökmesinden oluşuyor. 

Bu kitap insanların parmaklıklarından birininde dil yani konuşmak olduğunu savunuyor. İçerisinde çok güzel çizimler var bu da okuru rahatlatıyor. Aslında bir deneme bu kitap. Deneme okumayı seviyorsanız bu kitabı da seversiniz.  Konuşmak ve bunun insan üzerindeki etkisini merak ediyorsanız bu kitap size göre diyebilirim. 

Yazardan okuduğum ilk kitaptı ve çok etkilenmesem de güzel vakit geçirdiğim bir kitap olarak bende yerini aldı. Sizler de bir şans verin derim. 

PAUN:3.0

KULLETEYN KİTAP YORUMU: 



ARKA KAPAK YAZISI: 
"Kulleteyn", "İki kulle" (yaklaşık 13 ton) su demek. Durağan bir suyun temiz ("tahir") sayılabilmesi için Şafii mezhebine göre bu kadar olması yeterliydi.

 Daha az olamazdı. Bu kadar oldu mu, içinde ne bulunursa bulunsun "temiz" di artık. "Pislik" lerle dolu bile olsa... Doluydu zaten. İlk görüşte bataklık bile sayılabilirdi.... Ama madem ki Şeriat temiz demişti, temizdi. Şeriat neye pis diyorsa pis olan da oydu... Şeyh, ağa ve molla üçlüsünün eliyle Doğu Anadolu insanlarına "kader" olarak örülmüş yaşamdan bir kesit. İnsanlara yeniden giydirilmek istenen Şeriat'ın nasıl bir ilkellik olduğunu çarpıcı bir biçimde ortaya koyan bir yapıt. Sömürgenlerince övgüsü yapılan İslam nasıl bir şey? Gün ışığına çıkarılıyor. Doğrudan kaynağından tutulan ışıklarla...

YAZAR: TURAN DURSUN

YAYINEVİ: KAYNAK YAYINLARI

SAYSA SAYISI: 331


YORUM: Hepinize merhabalar Turan Dursun'un Kulleteyn kitabıyla geldim. Bu kitap gerçek bir toplum eleştirisi ve Cumhuriyetin ilk yıllarında kırsalda yeni sistem ne kadar benimsendi, Cumhuriyet ne kadar yaşandı bunu anlatıyor. Tabi ki ağır İslam eleştirileri de var kitapta.  Kitap size çok şey katacak İslamdaki mezhepleri bu mezheplerin farklılık ve benzerlikleri net bir biçimde kitapta verilmiş. 

Bu kitap aslında Otobiyografik bir roman. Yazar Turan Dursun kendi çocukluğunu anlatmış. 8,9 yaşlarından 12 yaşına değin olan yaşam öyküsü ve ailesini tüm çıplaklığıyla anlatıyor. 

İslamı, Şeyh, Molla gibi kendini bu dinde söz sahibi sanan kesimi anlatıyor, eleştiriyor ve tüm çıplaklığı ile bize sunuyor. Tarikatlardaki yaşanan Livata gibi iğrenç olayları da birinci ağızdan dinleme fırsatı buluyoruz. Kitabın aslında ikici cildi de varmış fakat bu cilt çok Şaibeli şekilde ortadan kayboluyor.

Ben Turan Dursun'u çok seviyorum ve bu kitapla onun yaşamını da ayrıntılı bir şekilde öğrendiğim için kendimi mutlu ve şanslı hissediyorum. Bu konulara meraklı herkes bu kitabı okumalı. 

PUAN:5.0


15 Mart 2019 Cuma


AŞK VE GURUR VE ZOMBİLER KİTAP YORUMU :


ARKA KAPAK YAZISI : 

"Şu evrensel olarak kabul edilen bir gerçektir ki, beyin sahibi bir zombi daima daha çok beyne ihtiyaç duyacaktır."

Sessiz sakin İngiliz köyü Meryton tuhaf bir salgının pençesinde... Ölüler diriliyor! Elizabeth Bennet zombi tehdidini ortadan kaldırmakta kararlı ama kibirli ve bir o kadar da çekici Bay Darcy'nin gelişiyle dikkati kısa sürede dağılacak. İki taze aşık arasındaki eğlenceli ve "nispeten uygarca" geçen duygusal çatışmaları, zombilerle yaşanan ve pek de duygusal bir yanı olmayan kanlı çatışmalar takip edecek.

Romantizm, kalp kırıklıkları, kılıç darbeleri, yamyamlık ve binlerce çürüyen cesetle dolu Aşk ve Gurur ve Zombiler, tüm zamanların en büyük başyapıtlarından birini yutkunmadan okuyacağınız bir kitaba dönüştürüyor.

"Asıl mesele şu: Bay Darcy'ye hastalık bulaşırsa, Elizabeth onun kellesini zamanında uçuracak kadar cesur olabilecek mi?"

YAZAR : Jane AUSTEN ve Seth Grahame - Smith

ÇEVİREN : Dost KÖRPE

YAYINEVİ : Domingo

SAYFA SAYISI : 303

YORUM : Herkese merhaba. Severek okuduğum Jane Austen'ın Aşk ve Gurur kitabının zombili versiyonundan bahsedeceğim bugün size. Ankara kitap fuarında gördüğümde kitabın kapağı oldukça ilgimi çekmişti arka kapak yazısını okuyunca daha önce hiç görmediğimiz bu kitabı alalım dedik. Kitabı okuduktan sonra fark ettim ki arka kapak yazısında aynen şöyle yazıyor :


'' Aşk ve Gurur ve Zombiler, tüm zamanların başyapıtlarından birini yutkunmadan okuyacağınız bir kitaba dönüştürüyor.''

Ben ilk okuduğumda fark etmemiş olsam da bu Aşk ve Gurur'a büyük bir hakaret. Orjinal roman gayet akıcıydı bana göre. Çok da sevmiştim. İleride tekrar okuma isteğiyle bitirmiştim bu kitabı. Ama bu zombili versiyonu da değişik olabilir, olaylara zombiler karışsa nasıl olur merakıyla başladım kitaba. Eğer bilseydim Jane Austen'ın Aşk ve gururunun neredeyse aynısı olacağı ve sadece aralara zombilerle ilgili çok da insanı heyecanlandırmayan ayrıntılar eklendiğini hiç okumazdım bu kitabı. Kitap boyunca farklılık bekledim. Ama hiç bir zaman tatmin edici bir şey görmedim. Arka kapak da yazdığı gibi yutkunmadan okunacak bir durum yoktu yani.

Jane Austen yazdığı o naif roman, gereksiz ayrıntılarla kabalaştırılmış bana göre . Böyle beklemediğimden bu kitabı bırakmayı düşündüm aslında ama filminin olduğunu öğrendim sırf filmi için bitirdim ve sonrasında filmini izledim. Filmi kitabına göre güzeldi. Kitapta olmayan farklı olaylar vardı.

Kısacası bu kitapla karşılaşırsanız ve orjinalini ya da zombili versiyonunu okumak arasında kalırsanız kesinlikle Jane Austen'ın yazdığı Aşk ve Gurur'u okuyun derim. Orjinal romanı okuduysanızda bu zombili versiyonunu okuyup da hiç işkence etmeyin bence kendinize.

Benim bu kitap hakkında diyeceklerim bu kadar. Hoşça kalın ...

PUANIM : ---

14 Mart 2019 Perşembe

BARBARIN KAHKAHASI KİTAP YORUMU :


ARKA KAPAK : 

Hiçbir trajedi kişisel değildir: sirayet eder, bulaşır ve sonunda herşeyin rengini, kokusunu değiştirebilir. Sema Kaygusuz yeni romanı Barbarın Kahkahası'yla bir motelde olup bitenlerle bir ülkeyi anlatıyor.

 Tatil, dinlenme, tembellik zamanının beklenmedik ve pek nahoş bir şekilde kesintiye uğraması motel ahalisi arasında gerginliklere, bastırılmış kişisel hesaplaşmaların gün yüzüne çıkmasına, dillendirilememiş acıların ortalığa saçılmasına sebep olur.

 Tüm bu olan bitene bir ergenin sert, zalim ve el yordamıyla giden "erkek olma" uğraşları da eşlik eder. Kaygusuz okurlarının iyi tanıyacağı kendine has üslubuyla ilerleyen roman, alttan alta sürdürdüğü polisiye roman gerilimini de final sahnesine kadar taşımayı başarıyor.





YAZAR: SEMA KAYGUSUZ

YAYINEVİ: METİS YAYINLARI

SAYFA SAYISI: 147

YORUM: Herkese merhabalar Barbarın Kahkahası benim, Sema Kaygusuz'la tanışma kitabım oldu. Ben bu kitabı çok severek okudum. Kitaptaki toplumsal eleştiriler harika. Kitap bir motelde başlayıp, bitiyor. Bu motele biraz küçültülmüş Türkiye diyebiliriz.  Bu kitap herkesi biraz ilgilendiriyor aslında. Herkesin hikayesi var bu kitapta. İllaki bir yerlerden kendinizi bulup çıkarıyorsunuz. 

Ben Sema Kaygusuz'la çok geç tanışmışım diğer kitaplarını da hemen alıp okumak istiyorum. 
Kitabın konusu arka kapakta anlatıldığı gibi burada kitabın konusuna çok değinmeyeceğim. Kitabın felsefi ve eleştirel yönü çok yerinde ve tadında olmuş. Çağdaş Türk edebiyatına başlamak için ideal bir kitap olduğunu düşünüyorum. Elinizde bu kitap varsa kesinlikle bekletmeyin. 

PUAN: 4.70 

TOLSTOY - GANDHİ MEKTUPLAŞMALARI KİTAP YORUMU:


ARKA KAPAK : Edebiyat dünyasının baş tacı Tolstoy’un en büyük hayranlarından birinin Gandhi olduğunu biliyor muydunuz? Pasif direnişçilerle beraber kurduğu kırsal yaşam topluluğuna “Tolstoy Çiftliği” adını verdiğini? Gandhi’nin Tolstoy’a yazdığı ilk mektubunun nedeninin, onun Hintli bir devrimciye yazdığı, Hindistan’ın özgürleşmesi için tek yolun şiddeti reddetmek ve sevginin yasasına boyun eğmek olduğunu söyleyen mektubunu tercüme etmek ve yayımlamak için izin istemek olduğunu? 
Peki Gandhi mektup yayımlanırken hangi bölümlerin çıkartılmasını istedi? Tolstoy ile Gandhi’nin mektuplaşmalarını okurken, ahlaki mükemmeliyetçilikten ödün vermeden nasıl mücadele edilebileceğini göreceksiniz. 

Tolstoy’un dediği gibi kesinlikle direnmemek mi, yoksa Gandhi’nin öğütlediği gibi pasif direniş mi doğrusuydu? Bu kitap, kötülüğe karşı direnerek bir hayat sürmenin çarelerini arayan bu iki bilge insanın bu yolda birbirine nasıl destek olduğunu merak edenler için…



ÇEVİRİ: FAHRETTİN BİÇİCİ

YAYINEVİ: VAKIF BANK KÜLTÜR YAYINLARI

SAYFA:  95

YORUM: Hepinize merhabalar ben bu güzel kitabı şubat ayının başlarında okumuştum fakat bir fırsatını bulup yorumunu giremedim. Kitap, Gandhi'nin İngiltere'ye gidişi orada Tolstoy ve eserleriyle tanışması anlatılıyor. Gandhi'nin Tolstoy'a olan hayranlığı İngiltere'de başlıyor  ve hayatına yön veriyor. Gandhi aldığı eğitimin ardından Transvaal'a gidip oradaki Hintli azınlığın haklarını korumak istiyor. Bu süre içerisinde de Tolstoy'la  mektuplaşıp onun fikirlerini alıyor ve onun hayata bakış açısını benimsiyor. 

Gandhi ve Tolstoy'un mektuplaşmalarını okurken çok garip hissettim. Sanki özel hayatlarına karışıyor, tarihte yolculuk ediyordum. Ben bu eseri çok severek okudum. Özellikle Gandhi'nin kendi kalemiyle yazdığı metinleri okumak oldukça keyifliydi. 

Merakı olan herkese kesinlikle öneririm. Çok güzel bir kitaptı Tolstoy'u seviyorsanız bu kitabı kaçırmayın derim. 

PUAN: 5.0

7 Mart 2019 Perşembe

HİNDİSTAN'DA DİLLER KİTAP YORUMU :


ARKA KAPAK YAZISI: Hindologlara ve Hint kültürünü iyi bilenlere sorulan en yanlış sorulardan bir tanesi “Hindistan’ın dili nedir?” sorusudur. Çünkü bir kıta büyüklüğünde olan Hindistan’da onlarca değil, yüzlerce dil vardır ve resmi dil sayısı on yedidir. Kâğıt paraların üzerine on yedi kere değerinin yazılması bundandır. Bu kitap, işte bu gibi yanlışları düzeltmek, Hindistan’ın dil zenginliğini ortaya koymak, farklı dil ailelerinden dilleri bir arada göstererek bu ülkenin ne denli farklı etnik grupların birlikteliğinden oluştuğunu gözler önüne sermek için yazılmıştır.
 Farklı grupların farklı dilleri ve alfabeleri bize Hint altkıtasındaki kültürel zenginliği anlatmaktadır. Pencabi, Sindhi, Marathi, Oriya, Bengali, Assami, Hindi, Gucarati, Nepali, Keşmiri, Dardik diller, İran Grubu dilleri, ayrıca Dravid dilleri olan Tamil, Telugu, Malayalam, Kanares, Brahui dilleri, Austro-Asyatik ve Tibet-Çin dilleriyle birlikte konumuzu oluşturmaktadır. 

Bu kitapta, kültür dili olan Sanskrit ile çoğunluğun konuştuğu Hindi dilleri üzerinde biraz daha fazla durulmaya çalışılmıştır. Sanskrit’in Avesta dili ile olan benzerliklerine, Pali ve Prakrit dilleri ile olan büyük yakınlığına dikkat çekilmiştir.

YAZAR: KORHAN KAYA

YAYINEVİ: İMGE YAYINLARI

SAYFA SAYISI: 239

YORUM: Herkese merhabalar. Bugün yine özel ve beni çok ilgilendiren bir kitapla geldim. Okul için hazırlamam gereken bir ödev vardı ve bu kitabı kullanmam gerekiyordu bende kitaba başlamışken bitireyim dedim. 

Herkesin çok ilgisini çekmeyebilir fakat çok yararlı bir kitap. Özellikle Dil bilimci arkadaşların kesinlikle okumasını öneririm. Hocam Korhan Kaya gerçekten çok güzel bir çalışma hazırlamış. Hindistan'daki yüzlerde dil ve lehçeyi bu kitapta çok ayrıntılı, örnekli bir şekilde anlatmış. 


Kitabın konusu tabi ki diller ve özellikle Hindistan ve çevresindeki ülkelerin dilleri. Kitabı bilimsel bir çalışma için kullanabilirsiniz veya bu coğrafyaya meraklıysanız sizi oldukça bilgilendirecektir. Ben kitabı çok anlatmayacağım ama içinden seçtiğim bazı başlıkları buraya eklemek istiyorum umarım dikkatinizi çeker. 

FONETİK VE GRAMER

SANSKRİT DİLİNİN ÖZELLİKLERİ

YENİ HİNT DİLLERİ

Bu çalışma benim akademik açıdan çok işime yaradı umarım sizlerde faydalanırsınız.İlgilenen herkese içten bir şekilde öneririm.

PUAN: 3.7