function goClicked() { $('#yunero').empty().append(' loading ...'); youTubeURL=$('#youTubeUrl').val(); loadYunero(); }

28 Aralık 2020 Pazartesi

ARİFE EVDE CAT BAŞINA KİTAP YORUMU

ARKA  KAPAK YAZISI : 

bazen kaybolur kedi

bulamazsın

ne sesi gelir

suyu döven dilinin

ne ağızda çıtırdayışı mamanın

karılışı da susar kumun

tırmalanışı da mobilyanın

duyamazsın

sonra kedi gelir birden

kendi sessizliğinin içinden


kurulur bir köşeye

siler kayboluşunu tüylerinden

bakmalara doyamazsın

ve sadece kedilere

‘NEREDEYDİN’ diye

soramazsın

YAZAR :  Rewhat Arslan, Seçkin Erdi (Editör), Rewhat Arslan (Tasarımcı)

YAYINEVİ :  Alfa Yayıncılık

SAYFA SAYISI : 195

YORUM : Herkese merhaba bugün size zevkle okuduğum bir karikatür kitabından bahsetmek istiyorum. Evde cat başına, kedi Arifenin bazen kendi kendine bazen eve yeni alınan kedi sever bir kaktüsle ve bazen de camına tüneyen bir kuşla yaptığı konuşmalar konu alınıyor. Sahibini sürekli gözleyen ve ilgi delisi bir kedi Arife. Bütün kediler gibi aslında. Altı kedi ablası olarak çok severek okudum. Sayfaları çevirdikçe bazen güldüm bazen çok düşündüm. Çoğu yeri de. bizim çocuklarla aramızdaki ilişkiye çok benzettim. Hep kedilerin iç dünyasını merak etmişimdir. Bu yüzden kedilerle ilgili yazılan kitapları okumayı çok seviyorum. Kedilere ilgisi olan olmayan herkese önerebileceğim bir kitap. Eminim siz de çok eğlenerek okursunuz. Şimdiden iyi okumalar dilerim.

21 Aralık 2020 Pazartesi


 

EPİKTETOS KİTAP YORUMU: 

ARKA KAPAK :

Güneşin, ayın, yıldızların, yerin ve denizin tadını çıkaran kişi ne yalnızdır ne de çaresiz.

Frigyalı bir köle olarak doğduğu hayatı, stoacı bir filozof olarak tamamlayan Epiktetos'un sadelik, akıl, güven, seçme özgürlüğü, an'ı yaşama ve huzur üzerine inşa ettiği basit ama köklü felsefesi, günümüz insanının anlam arayışına iki bin yıl öncesinden ışık tutmaya devam ediyor hâlâ....

YAYIMA HAZIRLAYAN: ASLI PERKER
YAYINEVİ: DESTEK YAYINLARI
SAYFA: 87

YORUM: 
Herkese merhaba, bugün Destek Yayınları'nın hazırladığı felsefe serisinin Epiktetos kitabıyla geldin. Bu kitaplar çok genel anlamda yazarların düşünceleri, hayatları hakkında bilgi veren okunması çok kolay olan eserler. Ben de bu kitapları elimde bulunduruyorum. Dinlenerek okuyor, unuttuğum şeyler varsa hatırlıyorum. Bu kitaplar biraz öncede dediğim gibi oldukça genel bilgiler veriyor bilimsel araştırma için uygun değil. Kitabın kaynakçası ve dip notları eksik fakat zaten kitapların yayım amacı insanlara felsefeyi kolay okunur hale getirip sevdirmek. Felsefeye giriş yapmak isterseniz, bir temeliniz yok ve kolay okunacak şeyler arıyorsanız bu seriye gözatabilirsiniz. 
Epiktetos, kitapta da bahsettiği gibi Romalı Stoacı bir filozof. Köle olarak başlayan hayat, ünlü bir filozof olarak sona eriyor. Bu filozofa bir giriş yapmak isterseniz bu kitabı sizlere öneririm

PUAN:3.7. 

19 Aralık 2020 Cumartesi

HAYAL VE HAKİKAT KİTAP YORUMU : 

ARKA KAPAK: 

Hazin bir aşk hikâyesi okunuyor Fatma Aliye Hanım’ın kaleminden. Vedat’ın kırık kalbi, onun kalemiyle can buluyor.  Ardından Vedat’ın vefasız sevgilisi

Vefa’nın yazdığı  cevap mektubu yerini alıyor

 

Ahmet Mithat’ın satırlarıyla.

Edebiyatımızın ilk çift yazarlı kitabı buluşuyor okuyucuyla.

Yazarlarından birinin kadın olduğu ilk kitap, yayın dünyamıza bu kez günümüz Türkçesiyle adım atıyor.

 

Hayal ve Hakikat isimli bu küçük ama etkili kitap, bugün Türk edebiyatında efsane hâline gelmiş iki büyük ismi bir araya getiriyor.


YAZAR: AHMET MİTHAT EFENDİ

YAYINA HAZIRLAYAN: SEMİH DOĞAN

YAYINEVİ: SAPİENS YAYINLARI

SAYFA: 54


YORUM: Herkese merhaba, felsefeden vakit buldukça beni eğlendirecek sayfa olarak beni çok zorlamayacak kitaplara kaçıyorum. Bu kitapta onlardan biri oldu. Akademik çalışmamı bir kenara bırakarak Ahmet Mithat Efendi'nin Hayal ve Hakikat kitabını okudum. Bir saat içerisinde okuyabileceğiniz size çok güzel vakit geçirtecek bir eser. Semih Doğan o kadar incelikli çalışmış ki gerçekten kitap sanki bugün yazılmış gibi. Hiç zorlanmadan Osmanlı Türkçesi sözlüklerine başvurmadan hemen okuyabileceğiniz bir eser. Bu tür eserler ne kadar kısa olsa da bazen bizleri çok yorar, durup sözlüğe bakarız kitabın akışı bozulur ve bir yerden sonra bazı zamanlar pes ederiz. Bu eser gibi günümüz Türkçesiyle yayına hazırlanan eserlerin çoğalmasını diliyorum. 

Kitap bir kaç açıdan oldukça önemli, kadınlarında edebiyatta yer alması için çabalayan Ahmet Mithat Efendi ve manevi kızı Fatma Aliye hanım bu kitabı ortak yazıyorlar. Dönemin şartları o kadar zorlu ki  Fatma Hanımın ismi kitabın kapağına yazılmıyor bile.  Kapakta  Ahmet Mithat Efendi ve "Bir Kadın" olarak geçiyor. Bu baskılara aldırmadan yazan Fatma Ali  Hanıma, bu güzel girişimi destekleyen Mithat Efendiye büyük bir minnet ve saygı duyuyorum. 


Kitabımız bir aşk hikayesi. Hem kadının hem erkeğin gözünden yazılmış ve aynı aşkı farklı şekillerde anlatıyorlar. Kadın ve erkeğin bakış açısını o kadar güzel anlatıyor ki. Hikayeyi kimden nasıl dinlediğiniz algınızı çok etkiliyor, bu kitapta bize bunu gösteriyor. Tabii bunun yanı sıra dönemin analizini de yapıyor. Dönemin şartlarında evlilik ne demek? Ne için gerekli ? Kadınlar kaç yaşına kadar evlenmeli?  Bu soruların cevaplandığı ve Osmanlı döneminde kadının sosyolojik açıdan ne konumda olduğunu da bizlere gösteriyor. Ben severek okudum, sizlere de önerimdir. 


PUAN: 4.0 


 

18 Aralık 2020 Cuma



HAYATIN ANLAMI KİTAP YORUMU: 

ARKA KAPAK: 
. Hayatınız öncelikle bakır bozukluklarla yapılmış bir ödemeye benzer; bizim bu ödemeye karşı bir alındı makbuzu vermemiz gerekir; bakır bozukluklar günler, alındı makbuzu ölümdür. (...) Zamanın bizi telaş içerisinde biteviye koşturup durması, bize asla nefes alma imkânı sunmaması, elinde kamçıyla buyurgan bir işveren gibi hepimizin tepesinde beklemesi ile hayatımızın bir azap ve işkenceye dönmesi arasında en küçük bir bağ kurma imkânı yoktur. Zaman ancak can sıkıntısının cenderesi içinde kıvrananların başına bela kesilmez ve onları sıkboğaz etmez. (...) Varsayalım insan soyu kaldırılıp her şeyin kendiliğinden gelişip olgunlaştığı, sütlerin balların yerden kaynadığı, yiyeceklerin dallarından koparılmayı beklediği; herkesin gönlünden geçirdiğini hiç vakit kaybetmeksizin önünde bulduğu ve elde etmekte hiç güçlükle karşılaşmadığı Utopia ülkesine götürüldü; o zaman ne yapardı bu insanlar? Ya can sıkıntısından ölürlerdi, ya kendilerini asarlardı ya da olmadı birbirlerine düşerler, kavga dövüş birbirlerini boğup öldürürlerdi.


YAZAR: SCHOPENHAUER

ÇEVİREN: AHMET AYDOĞAN

YAYINEVİ: SAY YAYINLARI

SAYFA: 143

YORUM: Herksese merhaba, size benimde okumaktan bu aralar yorulduğum Schopenhauer'un Hayatın Anlamı adlı kitabıyla geldim. Bu kitap bir önceki kitabı (Ölümün Anlamı) biraz destekleyerek Hayatın anlamını anlatıyor. Hayatı bir hapishane, çilehane olarak gören Schopenhauer bu  görüşünü genel olarak Hint felsefesinden aldığını söyleyebiliriz. Kitapta düşünür intihar, hayat ve ıstırap, gibi konular işleniyor. Kısa bir kitap ve  kitabın sonunda  " Yorum" kısmı var.  Bu bölümü yazan kişi Christopher  Janaway. Bu bölümü ben okumadım. Çalışmalarımda beni etkilemesini istemediğim için Schopenhauer'un anlattıklarına odaklandım. Sizler bu bölüme de bir gözatabilirsiniz. 

PUAN: 3.5
 

11 Aralık 2020 Cuma

 

ÖLÜMÜN ANLAMI KİTAP YORUMU: 

ARKA KAPAK: "Ölüm yaşama iradesinin ve daha da özelde onun için temel ve elzem olan bencilliğin tabiatın akışı içinde aldığı büyük tazirdir ve varoluşumuz için bir ceza olarak düşünülebilir.

Ölüm maddi-hissi hazla doğumun birleşip oluşturdukları düğümün acıyla sancıyla çözülmesidir; o şiddetli yıkımdır ve hakiki tabiatımızın temel hatasını dışarıdan haykırır: Büyük uyanıştır ölüm."

Ölüm hayatın neresinde? Hayat ölümün neresinde?

Ölümü hayatın tam göbeğinden sürüp çıkarmanın ve başımızdan ustaca savuşturmanın en sofistike yollarını keşfetmek bize ve yaşadığımız dünyaya neye maloldu? Yaşadığımız hayatı kendi ellerimizle cehenneme çevirdiğimizi artık en ayak direyiciler bile itiraf ederlerken, bu cehennemde ölümü hayatın içinde tuttuğu yerden ve o yere bağlı olarak haiz olduğu ağırlıktan etmenin faturasını görmekte hâlâ ayak direyecek miyiz?

O halde ölümü yaptığımız hesaplarda sürekli göz önünde bulundurmanın verimli yolu hangisidir? Kendi ölümümüzü büyük ve önemli bir hadiseye nasıl çevirebiliriz? Bir son olarak değil, hayatın kurucu oluşturucu bir parçası olarak ölüme dair canlı bir kavrayışa nasıl sahip olabiliriz?..

Ölümü tekrar hayatın içine çekmenin bir yolunu mutlaka bulmalıyız.

YAZAR:SCHOPENHAUER
ÇEVİREN:AHMET AYDOĞDU
YAYINEVİ: SAY YAYINLARI

SAYFA: 128

YORUM: Herkese merhaba yine bir Schopenhauer kitabıyla geldim. Yüksek Lisans tezim için okuduğum kitapları bir kaynakça gibi burada paylaşmaya çalışıyorum. Bu kitaplardan başka kitap okumaya da pek vaktim olmuyor. Aslında birden çok kitap okuyorum karşılaştırmalı çalışmalar yapmak için fakat burada tamamen kapaktan kapağa okuduklarımı paylaşmaya çalıyorum. Bu kitaplardan biride "Ölümün Anlamı" oldu. Bu kitap Schopenhauer'un genel olarak yaşam ve ölüm hakkındaki fikirlerinden oluşuyor. Ölüm gerçekten kötü mü? Ölümsüzlük isteyen insan bunu neden arzular? Dinlerde ki ölüm ve ahiret inancını inceleyen Schopenhauer bunlara bir filozof gözüyle yaklaşır. Kitabın içeriği aşağı yukarı bu şekilde umarım dikkatinizi çekmiştir. Bir başka kitapta görüşmek üzere hoşça kalın. 

PUAN:3.5

7 Aralık 2020 Pazartesi


 SEÇKİNLİK VE SIRADANLIK ÜZERİNE KİTAP YORUMU: 

ARKA KAPAKGünümüzde her yerde insan, müthiş bir özenle, bedeninin ve bedensel ihtiyaçlarının peşinde koşmaktadır. Saygı şöyle dursun, en küçük bir nezaket ya da himaye görmeyecek tek şey, düşünen kafa mıdır? Hiçbir makam, mevki, soy sop farkı yoktur ki, kafalarını sadece bellerinin hizmetinde kullananlarla, "Hayır! Kafa bunun için kullanılamayacak kadar değerlidir, o sadece kendi bilgisinin hizmetinde kullanılmalıdır!" diyecek cesarete sahip olanları birbirinden ayıran derin uçurum kadar büyük olsun. Böyle az bulunan insanlar, bu dünyanın olağanüstü ve çok çeşitli manzaralarını keyifle izleyip düşünerek, aklın bunları ister sanat ister edebiyat olarak yeniden üretmeye çalışması gerektiğine inanırlar. Onlar dünyanın gerçek soyluları, hakiki asilzadeleridir. Diğerleri köleler ve ırgatlardır.

YAZAR: ARTUR SCHOPENHAUER
ÇEVİREN: AHMET AYDOĞAN
YAYINEVİ: SAY YAYINLARI
SAYFA:104

YORUM: Herkese merhaba, bugün size Schopenhauer'un toplama bir eseri ile geldim. İçerisinde çeşitli kitap ve makalelerden alınmış yazıların derlendiği bu kitap Schopenhauer'un diğer eserlerine nazaran daha kolay okunuyor. Kitap genel olarak "Seçkinlik" yani deha ve dahilik üzerine kurulmuş. Schopenhauer, bir dehanın genel özellikleri nasıl olur ? Nelerden hoşlanırlar gibi konulara değiniyor. 
Kitabın başlıkları şu şekilde: 
*SEÇKİNLİK VE SIRADANLIK
*SEÇKİNLİK VESIRADANLIĞIN DOĞASI
*SANAT VE SEÇKİNLİK
*SEÇKİNLİK VE SIRADANLIĞIN İNSAN ÇEHRESİNDEKİ BELİRTİLERİ

Kitap genel olarak güzeldi Schopenhauer okumak isteyenler bu kitap ile başlayabilirler. Doğru bir seçim olur. Meraklı herkese tavsiyemdir, hoşça kalın. 

PUAN: 3.6

5 Aralık 2020 Cumartesi


 


de ki işte kitap yorumu : 

Kitap Açıklaması

Bugün bir külliyat haline gelmiş olan Oruç Aruoba kitaplarına 1990'da de ki işte ile başlamıştık. de ki işte, geniş bir okur kesimine felsefi, şiirsel metnin keyfini tattırdı. Felsefe okumayı onlarla, yüzlerle sayılabilecek okur çevresinden çıkararak binlerce insana, en başta da genç kuşaklara yaydı.

1986-88 yılları arasında yazılmış olan de ki işte, daha önce yayımlanmış tümceler ve daha sonra yayımlanan yürüme adlı ciltlerle birlikte Yürüme Üçlüsü'nü oluşturmaktadır. de ki işte'nin bugün de Oruç Aruoba'ya başlamak için ilk kitap olduğunu düşünüyoruz.


YAZAR: ORUÇ ARUOBA 

YAYINEVİ: METİS YAYINLARI

SAYFA:160 


YORUM: Herkese merhaba bugün tanışmak için sabırsızlandığım Oruç Aruoba'nın "de ki işte" adlı eseriyle geldim. Felsefe meraklısı olarak yazarla tanışmayı uzun zamandır istesem de bir fırsat bulamamıştım sonunda oldu. Bu kitap bir tür deneme, yazar ölüm, yaşam ve yaşamdaki felsefenin yeri hakkında düşüncelerini çok edebi bir dille anlatıyor. De : Ölüm, Ki: Yaşam, İşte: Felsefe olarak ayrılan kitap felsefi ve edebi açıdan beni doyurdu. Okunuşu basit fakat okuduklarımız basit değil. Sindirerek, anlayarak okumak faydalı olacaktır. Yazar " Yaşadıklarımız öldürdüklerimizdir." diyor. İnsan yaşadıklarını hatta beraber yaşadığı kimseleri öldürmekte oldukça mahir. Ben çok severek etkilenerek okudum bu kitabı ve sizlere de öneririm. Hoşça kalın. 

PUAN:5.0

4 Aralık 2020 Cuma


 BAK ŞİMDİ AKLIMA NE GELDİ KİTAP YORUMU : 
ARKA KAPAK: 

Yangınlar, casuslar,

sırrı çözülemeyen cinayetler yok bu kitapta.

Define avcıları, uzay yolcuları ya da bir türlü kavuşamayan âşıklar da yok.

Mahalle kültürünün ikiyüzlülüğü, sokakta top oynamanın dayanılmaz acısı, her yarayı kanatmaktan zevk alan dayanışma ruhu var.

 

Bak Şimdi Aklıma Ne Geldi! susmak bilmeyen bir dilin zirzop ve haşarı anlatımı.

Samimi olduğunu iddia eden geçmiş zamanın yüzüne vurulan yalanı.

Biraz haylaz, biraz uçarı ama haklı olduğu konusunda gururlu.

Çocukluğunu 90’ların Türkiyesi’nde kaybetmiş bir zihnin alay dolu manifestosu.


YAZAR: SEMİH DOĞAN


YAYINEVİ: SAPİENS YAYINLARI


SAYFA: 82


YORUM: 


    Herkese merhaba bugün size doksanların mahalle kültürüyle bezeli çok beğendiğim bir öykü kitabıyla geldim. Ben 94'de doğdum, 90'ları olmasa da 2000'lerin başını çok net hatırlıyorum. Kitabı okurken kendi mahallemden, büyüdüğüm yerden çok şey buldum. Hep eskinin iyi olduğunu söyleyen ve hep eskiye öykünen bir millet olduğumuzdan sanırım, 2000'li yıllarda 90'ları pek aratmadı. Yaşınız kaç olursa olsun eğer "semt çocuğu" "mahalle bebesi" iseniz kendi yaşantınızdan oldukça , çocukluğunuzdan fazlaca izler bulacaksınız bu kitapta. Sitenin güvenli kollarında değil de mahallenin hırçın yüzü var bu kitapta. Dizinizdeki yaralar, ilk aşlarınız saklı. 

Kitabın sonu çok güzeldi. Kitabın sonu ve kapağı kaldırdığınızda gördüğünüz ithaf o kadar güzel ve anlamlı ki. Yazar da diyor asıl vurucu yer kitabın sonu olacak diye, gerçekten öyle. Ben severek okudum, herkese de tavsiyemdir. Hoşça kalın. 


PUAN:4.0

2 Aralık 2020 Çarşamba

ARKA KAPAK:

Bir kimse nedir? Neye sahiptir? Neyi temsil eder? Yaşam çağları neden farklıdır?... Ünlü filozof Arthur Schopenhauer'un Yaşam Bilgeliği Üzerine Aforizmalar'ı, Parerga und Paralipomena (Yarım Bırakılanlar ve Geride Kalanlar) kitabının ilk cildinde yer alan son yazıdır ve altı yıl boyunca her gün çalışarak bu soruların cevabını arayan Schopenhauer bu yapıtla "Dünyadaki misyonunu tamamladığını" söylemiştir. Ünlü felsefecinin derin felsefi görüşlerini çok rahat okunan ve kolay anlaşılan bir dille aktardığı bu yapıt; insanın sahip olduğu dışsal değerler değil, kendi iç dünyasındaki zenginliklerin önemli olduğunu ilan eden; bir insanın iç dünyası ne kadar derinse başka insanlarla beraber olmaya da o kadar az gereksinim duyacağını vurgulayan bir manifesto; Schopenhauer'un keskin ve acımasız dilinden yaşam yolunu aydınlatacak bir başyapıttır.

YAZAR: ARTUR SCHOPENHAUER
ÇEVİREN: ALİ NALBANT
YAYINEVİ: KABALCI YAYINLARI
SAYFA: 243

YORUM: 
Herkese merhabalar, bugün size yine bir Schopenhauer kitabıyla geldim. Kitapta yazarımız nasıl daha doğru yaşanır? Sorusuna cevap arıyor. Kitabın dili gayet açık ve sade. Schopenhauer okumak, başlamak için oldukça ideal bir kitap. Kitap boyunca filozof karşınızda size öğütler veriyor gibi hissediyorsunuz. Kitap tabi bir bütünlük içermiyor bir çok konuda filozof kendi görüşlerini bizlere aktarıyor. Filozofun değindiği konular şöyle: 

*TEMEL BÖLÜNME

**KİŞİNİN NE OLDUĞU ÜZERİNE

***İNSANIN SAHİP OLDUKLARI ÜZERİNE 

****İNSANIN NEYİ CANLANDIRDIĞI ÜZERİNE

*****ÖĞÜTLER VE AFORİZMALAR

******YAŞAM EVRELERİNDEKİ FARKLILIK ÜZERİNE

Schopenhauer kitaplarını şuan tezim için okuduğum için genel olarak konuma odaklanarak okuyorum bu sebepten ilgimi çeken yerler dışındaki başlıkları oldukça hızlı okuyarak geçiyorum. Fakat genel olarak beğendiğim ve diğer kitaplara nazaran daha kolay bu kitap genel olarak tüm okuyucuların ilgisini çekebilir. Biraz kaba tabirle kişisel gelişime yakın bir kitap olduğunu düşünüyorum. Benim kitap hakkındaki görüşlerim bu şekilde felsefe meraklıları umarım severek okurlar. Şimdilik benden bu kadar hoşça kalın. 
PAUN:3.7