function goClicked() { $('#yunero').empty().append(' loading ...'); youTubeURL=$('#youTubeUrl').val(); loadYunero(); }

27 Haziran 2017 Salı

UTOPİA KİTAP YORUMU :


ARKA KAPAK YAZISI : Yaşlı bir denizci Thomas More’a, son seyahati sırasında tesadüfenkeşfettiği Utopia adasını anlatır. Bu adanın yönetim biçimi, yasama, yürütme ve yargılama gücü, yurttaşların kamu haklarından yararlanmaları gerçekten de mükemmeldir. Ona göre Utopia bütün Avrupa devletlerinin yapılanmasına örnek oluşturacak ideal devletin ta kendisidir. 

Utopia’da yurttaşların birlikte çalışarak elde ettiği ürünler pazar yerlerindeki ambarlara getirilir. Halk her ihtiyacını bu ambarlardan karşılar, üstelik ücretsiz. Çünkü Utopialılar para kullanmaz. 

Hele paranın ana maddesi altın ya da gümüşe metelik değer vermez. Emeğin ortak kullanımının esas alındığı bu toplumda yiyeceksıkıntısı diye bir şey yoktur, hiç kimse dara düşmez, hiçbir yurttaş ailesinin geleceğinden endişe duymaz.


YAZAR: THOMAS MORE

ÇEVİREN: BANU KAYNAK


YAYINEVİ: NİLÜFER YAYINCILIK


SAYFA SAYISI: 143


YORUM:  Merhabalar herkese. Öncelikle şunu belirtmeliyim bendeki Utopia kitabının baskı hatası nedeni ile yazarın soyadı yanlış yazılmış  bir "O"   harfi fazladan konulmuş.

Yoruma geçmeden önce hepinizin bildiğine emin olduğum bir kaç bilgiyi de paylaşmadan geçmek istemiyorum.  Utopia kelime olarak yok/olmayan bir ülke anlamında kullanılmakta. İngiliz yazar More 1516 da kaleme aldığı bu kitapta hayalindeki bir ülkeyi anlatmış. Kitaptaki ileri düzey cumhuriyet sistemi dikkatlerimizden kaçmamıştır. 1516 da bu kadar kapsamlı bir sistem yaratmak gerçekten taktire şayan bir hareket. 


Başkahramanımızın Notre Dame' da eski dostu Peter Giles'i bir gezginle konuşurken görmesiyle başlar.  Peter'in yanındaki bu yabancı Raphael Hythloday dır. Raphael  dönemin en önemli gezginlerinden biridir. Zamanında gittiği ve beş sene yaşadığı Utopia şehrinin şartlarını diğer devletlerin yasaları ve şartlarıyla kıyaslaması ile Utopia anlatımı başlamaktadır. Utopia'yı merak eden kahramanlarımız Raphael 'e burayı bize ayrıntılı bir şekilde anlat diyor ve kitapta burada tam manası ile başlıyor. Kitapta başlık başlık ayrılan kısımlar şu şekilde :


* Utopia Şehirleri ve Başkent  Amaurote Üstüne 
* Yönetim Görevlileri
* Bilimler, Sanatlar, Uğraşlar
* Utopialılar'ın Yaşayışları ve Karşılıklı İlişkileri 
* Utopialılar'ın  Gezileri ve Başka konular
* Köleler, Hastalar, Evlenme ve Çeşitli Başka Konular
* Savaş Üstüne
* Utopia'da Dinler

Bu başlıklar altında Utopia bize iyice anlatılıyor. Benim dikkatimi çeken başlıklardan ilki Utopia'da Dinler oldu. Buradan aldığım bazı alıntıları sizinle paylaşmak isterim. Biraz bunlar hakkında konuşalım.

İlk olarak Utopia'yadaki dinin tanrısının adı Mithra. Şunu söylemeliyim ki yazar Hinduizm etkisinde kalmış. Mithra ilk olarak Hinduizm de vedalarda kullanılmıştır. Daha sonra birçok Mithraizm akımları çıkmıştır.

Kitaptan küçük bir alıntı yapmak istiyorum. "Utopialılar'ın en eski yasalarından biri şudur: "Kimse dininden ötürü kötülenemez."

Bu yazı oldukça hoş ve güzel. Benim çok hoşuma gitti fakat bir kaç sayfa sonra aynen şu cümleyle karşılaşıyoruz. : "Aforoz edilen kimse şerefini yitirir, vicdan azabı ve korkular içerisinde yaşar, hayatı bile tehlikeye girer. Hemen pişman olup rahiplerin gösterdiği yola dönmezse, hükümetçe yakalanır ve dinsizlik cezasına çarptırılır. "

Bu sözde de görüyoruz ki inançsız insanlara bir hoşgörü yok ve ister aforoz edilmiş olsun ister dinsiz olsun bu kişilere verilen bir cezanın olduğunu anlıyoruz ve din özgürlüğü olan Utopia bence burada biraz kendisiyle çelişiyor. İnançsız olmanın bir inanç olduğu burada reddediliyor.

Bir sonraki alıntımız da şu şekilde : "Utopia'da  rahiplikten daha şerefli bir görev yoktur. Rahiplere gösterilen saygı o kadar büyüktür ki, onlardan biri suç islerse adalet karşısına çıkmaz,Tanrı 'ya ve kendi  vicdanlarına  bırakılır."

Burada şunu söylemeliyim insanlık tarihinde kusursuz şekilde işlenen bir ayıpta burada işlenmiş ve  din adamları halktan üstün görünüyor. İnsanlık tarihinin hiç bir dönemi yoktur ki  din adamları halkla aynı statüde olsun. Bununda  insanın kafasını karıştırması doğal mı  bilmiyorum . Suçsuz insanların  dinsiz diye cezalandırılması ve suç işleyen din adamlarının hiç bir yaptırım görmemesi günümüzde de devam etmekte. Din adamlarının tarihteki yönetimlerede ne denli etki ettiğini de unutmamak lazım.

Bu kitaptaki insanlık ayıplarından birini de şu alıntıyla anlatmak isterim: "Körpe dağdaki gençlerin  içinde derin bir tanrı korkusu olması gerekir, çünkü o yaştaki  erdemi geliştirmenin tek yolu korkudur."

Burada insanların dinle korkutulmasına güzel bir örnek verilmiş. Genç yaştaki  insanların dinle korkutularak toplum kurallarına karşı çıkmaları engellenmeye çalışılıyor. Dinle insan korkutmak  ve insanı bu doğrultuda çeşitli çıkarlar uğruna kullanmakta insanlık için utanç verici. Kendi düşüncelerimi ve Utopia'daki  çelişkileri sizinle paylaşmaya çalıştım. Sizde bu kitabı alıp okuyup farklı bir bakış açısıyla kendi yorumunuzla değerlendire bilirsiniz. Elbet Utopia'nın oldukça güzel yönleri de var. Okumak isteyen dostlara şimdiden iyi okumalar dilerim.


PUAN: 4.0  ( Baskı hataları ve  çevirinin kötülüğü nedeni ile puan kırdım. Sizler daha bilindik bir yayınevini tercih edin derim. )

24 Haziran 2017 Cumartesi

 BİR GÜNDE BİR MİLYON YIL KİTAP YORUMU : 

ARKA KAPAK YAZISI :
Her gün, çalar saatimizin bizi uyandırmasından gece yastığa kafamızı koyana kadar milyonlarca yıllık geleneklerimizi devam ettirerek geçiririz günlerimizi. Sürprizlerle dolu hayatlarımızın tarihini anlatan bu ilginç kitapta Greg Jenner insanoğlunun gündelik geleneklerini milyonlarca yıl önceye uzanarak bizlere anlatıyor. Bu kitap politika, savaş ya da sansasyonel olaylar kitabı değil; aksine yazar kitabını yazarken Roma'daki çöp kutularını karıştırmış, Mısır mezarlarında dolaşmış, Viktorya dönemi kanalizasyon tünellerinde saklanarak bizlere en ilgi çekici ve oldukça tuhaf bilgileri toplayarak komik mi komik, ilginç mi ilginç bir kitap hazırlamış.

Her gün, çalar saatimizin bizi uyandırmasından gece yastığa kafamızı koyana kadar milyonlarca yıllık geleneklerimizi devam ettirerek geçiririz günlerimizi. Sürprizlerle dolu hayatlarımızın tarihini anlatan bu ilginç kitapta Greg Jenner insanoğlunun gündelik geleneklerini milyonlarca yıl önceye uzanarak bizlere anlatıyor. Bu kitap politika, savaş ya da sansasyonel olaylar kitabı değil; aksine yazar kitabını yazarken Roma'daki çöp kutularını karıştırmış, Mısır mezarlarında dolaşmış, Viktorya dönemi kanalizasyon tünellerinde saklanarak bizlere en ilgi çekici ve oldukça tuhaf bilgileri toplayarak komik mi komik, ilginç mi ilginç bir kitap hazırlamış.

YAZAR : GREG JENNER

YAYINEVİ: İNDİGO

ÇEVİREN: KEREM EFENDİOĞLU

SAYFA SAYISI : 382


YORUM: Herkese merhaba epeydir kurgu dışı bir kitap okumamıştım ve bu kitabı görünce çok hevesli bir şekilde aldım. Biraz Sapiens kitabı gibi bekliyordum fakat tam bir fiyasko oldu.

Kitap beni Reading slump' a soktu.  Bir konu bu kadar karmaşık işlenemezdi. Okurken yazarın Google'dan kopyala yapıştır bilgilerle bu kitabı yazdığını düşündüm. Konuyla alakası olan ve olmayan bir çok gereksiz isim var. Kitap bana hiç bir şey katmadı. Yazar, Herkesin bildiği şeyleri tarihleriyle yazmaktan başka bir şey yapmamış. Kitabın arka kapağını okuyunca çok heveslendim bir şeyler öğrene bileceğimi düşündüm fakat vakit kaybından başka bir şey değil.

Kitapta taktir ettiğim tek nokta yazar tek bir konuda araştırmasını fena yapmamış . Bu konu İndus vadisi medeniyetleri. Kendi lisans alanım olduğu için konuyu ayrıntılı biliyorum ve yazarın bu bilgiye ulaşıp orta kıvamda okuyucuya sunması güzeldi. Kitaptaki belki bu on sayfalık bölümden başka sevdiğim bir yer olmadı. Arkadaşlar alın şunu bunu öğrenirsiniz diyemem. Oldukça karmaşık ve tarihlerden ibaret olan kopyala yapıştır bir kitap olduğunu düşünüyorum . Kitabın sonunda iki sayfalık seçilmiş kaynak kitaplar bölümü var ve bu bölümde bir kitap adı bile yazmıyor. Sadece tarih çok önemli bir  alan ve tarihçilere teşekkür ederim gibi şeyler var. Buda bana bu adamın Google hariç bir kaynak kullanmadığını düşündürdü.

Kısacası bence kurgu dışı güzel bir kitap arıyorsanız o kitap bu değil. Blogumuzu açmadan çok önce okuduğum Sapiens kitabının yanından bile geçemeyecek olan bu kitap yerine okumayan arkadaşlarıma Sapiens Hayvanlardan Tanrılara  kitabını öneririm.

Bu arada kitabın baskı hataları var. Harfler yanlış, eksik basılmış bir çok kelimeyi kendim tahmin etmek zorunda kaldım. Buda okuma zevkinizi kaçırabilecek önemli bir etken. Sonuçta okuma ritminizi ciddi anlamda etkiliyor.

Şimdilik bizden bu kadar bol okumalı günler dileriz.

PUAN: 2.0

18 Haziran 2017 Pazar

PARİS MİMARI KİTAP YORUMU : 


ARKA KAPAK YAZISI : 

Doğru olanı yapmak için neleri feda edebilirsiniz?
1942'de Paris'te, yetenekli mimar Lucien Bernard ucunda ölüm riski olan bir teklifi kabul etti. Tek yapması gereken zengin bir Yahudi'nin saklanabileceği gizli bir yer inşa etmekti; en iddialı Alman subayın bile bulamayacağı kadar kusursuz bir saklanma yeri. Ve yeterince zekice davranırsa her türlü beladan uzak durabilirdi. Lucien'in paraya umutsuzca ihtiyacı vardı ve çok sevdiği şehri işgal eden Nazi askerlerine gizliden gizliye meydan okumak karşı koyamayacağı bir fırsattı.

Tasarladığı saklanma yerlerinden biri işe yaramaz hâle geldiğinde Lucien kendisini amansız bir mücadelenin içinde buldu, çünkü bir Yahudi'yi saklamak onun için artık son derece kişisel bir sorundu. Paris Mimarı, birbirimize neler borçlu olduğumuzu ve doğru olanı yapmak için ne kadar ileri gidebileceğimizi acımasızca sorgulatıyor. Bir mimar tarafından yazılan bu hikâye, her sayfada daha da gerçeklik kazanıyor ve saklanan her bir kişiyle, kurtarılan her bir hayatla daha da elinizden bırakamayacağınız bir hâl alıyor.

YAZAR:  CHARLES BELFOURE

ÇEVİREN: ÖZNUR ÖZKAYA

YAYINEVİ: YABANCI YAYINLARI

SAYFA SAYISI: 365

YORUM:  Paris mimarı  çok güzel bir kitaptı. Özellikle okuoku.com çok iyi bir indirimle kitabı okurlara sunuyor.  Bu kitabı alırken biraz endişelendim ama aldıktan sonra çok ısındım ve hemen okumak istedim.

Kitap Nazilerin Fransayı işgalinden sonraki günleri anlatıyor. Almanların Fransızlar üzerindeki yoğun yaptırımları da kitapta okuyucuya çok net yansıtılıyor. İkinci dünya savaşına ilgi duyan herkes bence bu kitabı severek okuyacaktır.

Kitabın konusuna geçelim. Savaş döneminde çok zorluk çeken ve geçinmek için çalışması gereken Lucien Bernard bir iş görüşmesine gitmektedir. Lucien  bir mimar olarak savaş döneminde hiç iş bulmadığı için bu iş görüşmesine oldukça hevesli gider. Lucien;  Manet ile görüşmeye gider  ve buluştukları yer oldukça gizlidir. Auguste  Manet dönemin en zengin iş adamlarından biri ve inşaat sektöründe oldukça tanınmakta.  Auguste  Manet  kendisini Yahudileri kurtarmaya adamıştır fakat bunu kimse bilmemekte. Bir çok mülkü olan bu adam eski Yahudi arkadaşlarını çeşitli yerlerde kendi imkanlarında saklamaya çalışırken bir mimara ihtiyaç duyar. Bu kişi Lucien Bernard olur. İş görüşmesinde her şeyi anlatan Manet; Lucien Bernard'ı ikna etmek ister ama Lucien Bernard yahudi düşmanı bir evde büyüdüğü için bu fikre hiç sıcak bakmamaktadır. Fakat işi kabul etmesi halinde Manet kendi fabrikasında Lucien'a iş imkanı sağlayacağını söyler. Lucien'in önüne çok büyük bir fırsat çıkmıştır. Manet'in şirketi Almanlarla bir çok ortak iş yaptığı için çok iyi paralar kazanabileceğini tahmin eder ve  istemeyerekte olsa işi kabul eder.

Manet'in evinde saklanan Yahudi için evde çok gizli saklanma yeri yapması gerekmekte ve Lucien bunu gayet güzelce ve zekice başarır. Bunun ardından artık Manet ve Lucien  bir çok yahudiyi saklamaya başlarlar. Başlarda bunu sadece para için yapan Lucien gün geçtikçe artık bunu gönüllü olarak ve seve seve yapmaya başlar.

Yazarın asıl mesleğinin de mimarlık olması beni biraz korkuttu. Gereksiz ayrıntılar verilerek kitap sıkıcı hale gelebilir diye korktum fakat hiç öyle olmadı.

Yapılan saklanma yerleri oldukça zekice ve zamanla  bu gizlenme yerlerini Gestapo askerleri bulmaya başladığında Lucien  ve askerler arasında zekice bir çekişme başlamaktadır.

Kitabı herkese gönül rahatlığı ile tavsiye ederim. Şimdiden iyi okumalar.

PUAN: 4.7

11 Haziran 2017 Pazar




OZAN BEEDLE'IN HİKAYELERİ KİTAP YORUMU:


ARKA KAPAK YAZISI : Ozan Beedle'ın Hikayeleri'nin içerdiği, her biri kendine özgü sihirli bir karaktere sahip bir birlerinden farklı beş masal, okuyanlara bazen neşe, bazen kahkaha, bazense ölümcül tehlikenin heyecanını yaşatacak. 
Profesör Dumbledore'un her bir öykü için kalem aldığı ek notlar hem Muggle'ların hem de büyücülerin hoşuna gidecek. Bu notlarda   Profesör, masalların anlattığı ahlak kuralları üzerine  akıl yürütüyor ve  bu arada  da Hogwrts'ta yaşama dair  küçük bilgi kırıntıları sunuyor. Yazar J.K  Rowling'in elinden çıkan çizimlere  yer veren bu benzersiz büyülü kitap, yıllar boyu elden düşmeyecek.


YAZAR : J.K ROWLİNG 
ÇEVİREN: SEVİN OKAY - KUTLUKHAN KUTLU
YAYINEVİ: YAPI KREDİ YAYINLRI
SAYFA SAYISI: 100


YORUM : 
Herkese merhabalar final haftası bitti ve artık okullar kapandığına göre okumaya başlama vakti geldi dedim ve çocukluğumun kahramanı Harry Potter'ın büyülü dünyasına tekrar adım atmak istedim. 
Ozan Beedle'ın hikayeleri aslında Ölüm Yadıgarları kitabından oldukça alışkın olduğumuz hikayelerle donatılmış. Kitapta oldukça güzel çizimler var ve Dumbledore'un notlarıyla şenlendirilmiş bu kitabı okurken çok eğlendim. Kitabın içindeki hikayeler şu şekilde : 

*BÜYÜCÜ VE ZIPLAYAN KAZAN

*İYİ KADER ÇEŞMESİ

*SİHİRBAZIN KILLI KALBİ

*BABITY RABBITY VE KIKIRDAYAN KÜTÜĞÜ

*ÜÇ KARDEŞİN HİKAYESİ 

Kitaptaki hikayeler bu şekilde sıralanıyor. Kitabın bir çok öyküsünde fantastik canavarlar nelerdir, nerede bulunurlar ? adlı kitaba da oldukça gönderme var. İlk fırsatta  bu fantastik canavarlar  kitabını da alıp okumak istiyorum. Çocukluğumdan beri unutamadığım bu dünyaya tekrar adım atmak harika. Harry Potter'ı seven herkese bu kitabı öneririm Hogwrts'ın arka kapılarına da bir bakış atmak isterseniz  tam sizlik bir kitap. Şimdiden iyi okumalar . 


PUAN: 5.0