function goClicked() { $('#yunero').empty().append(' loading ...'); youTubeURL=$('#youTubeUrl').val(); loadYunero(); }

31 Ağustos 2022 Çarşamba


İNSANLIĞIMI YİTİRİRKEN KİTAP YORUMU: 

ARKA KAPAK: “… Ben hâlâ, ölmeyi bile becerememiş utanmaz, aptal bir hayaletten, ‘yaşayan bir cesetten’ başka bir şey değildim.” 

Yirminci yüzyıl Japon edebiyatının önde gelen yazarlarından, sıradışı hayatıyla da meşhur Osamu Dazai, intiharından hemen önce tamamladığı, Japonya’nın en çok okunan romanlarından İnsanlığımı Yitirirken’de topluma dahil olmayı beceremeyen, her şeyi eline yüzüne bulaştıran, çevresindeki herkesi hayal kırıklığına uğratmaya mahkûm bir ötekinin acıklı hikâyesini anlatıyor.

Dazai’nin yaşamıyla çokça paralellik taşıyan romanda, kendini çocukluğundan beri bir başarısızlık abidesi olarak gören, aristokrat bir ailenin oğlu Oba Yozo hem evde hem de okulda büründüğü “soytarı” rolüyle var olmaya çalışır. Bir itiraf niteliğindeki üç bölümden oluşan hatıratında alkolizmle, geyşalarla, sonuçsuz kalan intiharlarla dolu, “utanç” yüklü yaşamının günahını çıkarır.

İnsanlığımı Yitirirken, Osamu Dazai’nin uzun yıllara yayılan edebi intihar mektubunun son bölümü.


YAZAR: OSAMO DAZAİ 

ÇEVİREN: PEREN ERCAN

YAYINEVİ: İTHAKİ YAYINLARI

SAYFA:128

YORUM: Herkese merhaba bugün size bir başka Japon klasiği ile geldim. Asıl ismi Şuci Tsuşima olan yazarın çok çalkantılı bir yaşamı olduğunu söylemem gerek. Kitap büyük oranda otobiyografik  öğeler içeriyor ve yazar yaşadığı olayları bazı metaforlarla anlatıyor bizlere.  Kitap bittikten sonra eserin ne kadarı kurgu ne kadarı gerçekten Osamo Dazai tarafından yaşandı diye merak ederken sonsöz ile karşılaştım. Mark Gibeau bu sonsözde kafamızdaki sorulara cevap vermeye çalışıyor. Benim sorularıma büyük oranda cevap verdi. Kitap çok akıcı ve güzel bir dille yazılmış. Okumasu kolay olan bu eserin oldukça karamsar olduğunu söylemem gerek. Ben edebiyatta karanlık havaya bayılan bir okur olarak bunu çok sevdim fakat zor zamanlar yaşıyorsanız belki sonra okumanız daha iyi olabilir.  Kitabın konusuna gelirsek Obo Yazo isimli bir insanın çocukluk gençlik ve orta yaşlarını okuyoruz. Çocukluğunun nasıl geçtiğini okuyor aile ilişkilerine şahit oluyoruz. Daha sonra okul hayatı ve Obo'nun hayatının sürüklendiği alkolizm ve dramatik olaylar başlıyor. 

Ben severek okudum sizlerde bir şans verebilirsiniz. Bir başka kitapta görüşmek üzere hoşça kalın.


PUAN: 3.8 

24 Ağustos 2022 Çarşamba


 BİR KEDİ, BİR ADAM, İKİ KADIN KİTAP YORUMU: 

ARKA KAPAK: “… Lili olmayınca çok yalnız hissediyorum. O kediden başka bana dostluk edecek hiç kimse yok bu dünyada.” 

20. yüzyıl Japon edebiyatının devlerinden, büyük eserlerin yaratıcısı Cuniçiro Tanizaki, kariyeri boyunca ülkesinde döneminin en büyük yazarı olarak kabul gördü, daha sonra ise Haruki Murakami, Yasunari Kavabata ve Yukio Mişima’yla birlikte savaş sonrası Japon edebiyatının “büyük dörtlü”sünden biri olarak anıldı. Eserlerinde çoğunlukla aşkın dile getirilmeye korkulan yanlarını cesurca işleyen Tanizaki Bir Kedi, Bir Adam, İki Kadın’da bir aşk üçgeninin ortasında kalan ve oradan oraya savrulan kedi Lili’nin etrafında şekillenen trajikomik bir hikâye anlatıyor.

Şinako, eski kocası Şozo’nun yeni eşi Fukuko’ya yazdığı mektupta sıradışı bir istekte bulunur: Şozo’nun çok sevdiği kedisi Lili. Şozo kediyi eşinin ve annesinin zoruyla Şinako’ya verince evdeki dengeler değişmeye başlar. Aklı fikri Lili’de olan Şozo, yeni eşinden gittikçe uzaklaşır ve sevgili kedisine kavuşmanın türlü yollarını arar.

YAZAR: CUNİÇİRO TANİZAKİ 

ÇEVİREN: ALPER KAAN BİLİR

YAYINEVİ: İTHAKİ YAYINLARI

SAYFA: 125

YORUM: Herkese merhaba, bugün size Tanizaki'nin bir romanıyla geldim. Eserin başında çevirmenin bir önsözü var ve kitabı okuyacak olanlara bu bölümü okumalarını tavsiye ederim. Kitap bir kedinin etrafında dönüyor diyebiliriz. Şozo ikinci evliliğini yapan orta yaşlı bir adamdır. Biraz silik bir karakter dersek yanlış olmaz. İnsanların yönlendirmeleriyle yaşayan ve pek sorumluluk almayan bu adam ikinci eşi ve kedisiyle yaşamakta. Adamın ilk eşinden boşanma nedenlerinden birisi kedisi Lili'ye özenli davranmaması ve onu sevmemesinden kaynaklanıyor yani Şozo dünyada her şeyden çok kedisine önem veriyor. Bir gün Şozo'nun eski karısı Şinako, Şozo'nun yeni eşine bir mektup yazarak ondan kediyi kendilerine vermesini istiyor. Şinako kediyi alarak eski eşi Şozo'ya acı çektireceğini ve tekrar ona döneceğini düşünüyor. Yeni eş   Fukuko zaten kedi ile Şozu'nun ilişkilerini kıskanıyor ve Şozo'nun kediyi kendisinden çok sevdiğini düşünüyor. İşte bu üçgen içerisinde bir kedinin peşinde aşkla koşan bir adamı ve iki kadını okuyoruz. Ben kitabı beğendim okuması kolay ve akıcıydı. Meraklılarına önerilir. Bir başka kitapta görüşmek üzere hoşça kalın. 

PUAN: 3.3

22 Ağustos 2022 Pazartesi


 

GÖLGEYE ÖVGÜ KİTAP YORUMU: 

ARKA KAPAK: 

“… Neden karanlığın içinde güzellik arama eğilimi sadece Doğulularda güçlüdür? Batı da elektriğin, gazın ya da petrolün olmadığı dönemlerden geçti ama bildiğim kadarıyla onlarda gölgelerden keyif alma eğilimi yok. Hayalet tasvirlerinde, eskiden beri Japon hayaletlerin ayakları olmaz ancak Batı’da hayaletlerin ayakları vardır, üstelik vücutları da seçilir. Bu kadar ufak bir farktan bile anlarız ki bizim fantezilerimizi zifiri karanlık süslerken, onlar hayaletleri bile cam gibi berraklaştırır.”
 
20. yüzyıl Japon edebiyatının devlerinden, büyük eserlerin yaratıcısı Cuniçiro Tanizaki, kariyeri boyunca ülkesinde dönemin en büyük yazarı olarak kabul gördü, daha sonra ise Haruki Murakami, Yasunari Kavabata ve Yukio Mişima’yla birlikte savaş sonrası Japon edebiyatının “büyük dörtlü”sünden biri olarak anıldı.
 
Gölgeye Övgü’de Tanizaki modernleşen dünyayı karanlık ve ışık üzerinden, Doğu ve Batı toplumlarının ilerleme karşısındaki reflekslerini de mukayese ederek masaya yatırıyor. Yalnızca gölgeye değil, apartman çatıları, tuvaletler, lambalar, kâğıt ve yemek takımı gibi günlük hayatta üzerine pek kafa yormadığımız şeylere, gösterişli olmayana kendine has üslubuyla dikkat çekiyor.


YAZAR: CUNİÇİRO TANİZAKİ

ÇEVİREN: BURCU EROL

SAYFA: 69

YAYINEVİ: İTHAKİ YAYINLARI

YORUM: 

Herkese merhaba bugün size uzun zamandır okumak istediğim Japon klasiklerinden biriyle geldim. Gölgeye Övgü kitabını bir novella sanarak almıştım. Kitap aslında bir yazarın kendi halkını eletirisi ve doğu batı karşılaştırmasından oluşuyor. Japonların mimarisine uygun olmayan eşyaların kullanılmasını pek istemeyen yazar kendi kültürünün bozulmaması için kendi teknolojisini ve kendi gelişim yolunu izlemesi gerektiğini düşünüyor. Kısacası Japonların batılılardan koparak daha içine kapalı bir yaşam sürerek gelenek ve göreneklerini korumasını önerirken bunları örneklendirerek nasıl yapılması gerektiğini de kendince açıklamaya çalışıyor.  Kitap biraz daha uzun olsa belki sıkılabilirdim fakat 70 sayfalık bu kitabı okurken sıkılmadım aksine bir Japonun neler düşündüğünü, batılılar hakkında nelere dikkat ettiğini okumak hoş oldu. Farklı bir okuma deneyimi isteyen herkese özerimdir. 


PUAN: 3.5

20 Ağustos 2022 Cumartesi


 SUS BARBATUS 2 KİTAP YORUMU: 

ARKA KAPAK: Doğanın tahrip edilmediği, ütopyaların diriliğini koruduğu, emeğin ve adaletin saygınlığını yitirmediği, masumiyetin egemen olduğu zamanların romanı Sus Barbatus!.

Faruk Duman’ın Sus Barbatus! üçlemesinin ikinci cildi Yapı Kredi Yayınları tarafından yayımlandı.
İlk cildi 2018 yılında çıkan roman aynı yıl Orhan Kemal Roman Armağanı ile Cevdet Kudret Roman Ödülü’nü alarak geniş bir yankı uyandırmıştı.

Çetin kış koşullarında geçen ürkünç olaylarla dolu ilk cildin ardından ikinci ciltte bahar mevsimi bütün görkemiyle gözler önüne seriliyor. Romanın arka planını oluşturan siyasal olaylar iyice belirginleşerek hız kazanıyor. Üçüncü ciltte mevsim yaza dönecek ve üçleme 12 Eylül darbesiyle sona erecek.

Faulkner, Yaşar Kemal gibi yazarların kaleminde destanlaşan modern romanın çağdaş bir çeşitlemesini sunuyor Faruk Duman. Gerçeküstünün dilini yaratarak siyasal, tarihsel, toplumsal gerçekleri ete kemiğe büründürüyor.

“Aysel. Aysel. Yeniden değişmişti ya, artık başına gelenleri anlamıyor değildi. –Öleceğiz sandım, dedi, adamlar arkamızdan ne çok ateş ettiler öyle. –Bizi öldüremezler, dedi Faruk, zamanında ne demiş; Pir Sultan ölür dirilir. Duyan da, duyan da bunun bir şaka olduğunu zannedecek. Ama şaka değil. Gerçek.”

“Sus Barbatus!’un, yazınımıza sunulmuş bir armağan olduğunu söylemekten çekinmeyeceğim.” – M. Sadık Aslankara
“Sus Barbatus! eleştirel gerçekçi edebiyata mensup, klasik anlayışla kaleme alınmış bütün soylu romanlar gibi, bir döneme ve yöreye, zamandizinsel bir olay örgüsü izleyerek, inandırıcı karakterler yaratarak hakim olabilen bir anlatıdır. Sadece o kadar değil, ilerde görebileceğimiz gibi, nasıl bize özgü Yaşar Kemal geleneğini çeşitlendirerek aşabiliyorsa, klasik roman geleneğini de sürdürürken, çeşitli yollarla aşmaktadır.”

– Erendiz Atasü


YAZAR: FARUK DUMAN

YAYINEVİ: YKY 

SAYFA SAYISI: 586 


YORUM: Herkese merhaba bugün size çok sevdiğim Sus Barbatus'un ikinci cildinden bahsetmeye geldim. Faruk Duman çok derin ve yoğun bir işçilikle her sayfası dolu dolu bir seriye imza atmış. Sus Barbatus 2 olayların geliştiği ama birazda ağır ilerleyen bir kitap. İlk kitaba göre bir tık altta kaldığını söylemek isterim. A Dağlarının eteğinde yer alan köy ve kasabalarda geçen köy yaşamı ve 1979 yılının siyasi ortamı işleniyor kitapta. Yavaş yavaş kendini gösteren baskıcı rejim anlatılırken bir yandan da genç çocukların solculuk oyununu okuyoruz. Bu seri üç cilt ve ilk kitap kış ikinci kitap bahar ayları üçüncü kitap ise yaz mevsiminde geçiyor. 1980 darbesiyle sona erecek olan kitabın son kitabını epey merak ediyorum. Kısa zamanda okuyarak seriyi bitirerek bu uzun yolculuğa son vereceğim.  Bu seri benim Faruk Duman ile tanışma kitabım oldu. Daha önce ilgimi çeken kitapları olsa da kısmet Sus Barbatus serisineymiş. Bence doğruda bir karar vermişim. Yazarın en yoğun eseri ve sanırım en beğenilen eseri. 

Kitapta ilk ciltteki bazı karakterler yoktu. Kenan ve Zeynep'in neler yaptığını çok merak etsem de yazar bu karakterleri bu kitapta yazmamış. Kitabı detaylı anlatarak okurların zevkini kaçırmak istemem ama şunu söylemek isterim Türkçe yazılan çok kaliteli bir seri. Edebiyat açısından çok doyurucu ve herkesin bir şans vermesi gerek diye düşünüyorum. 


PUAN: 3.9