function goClicked() { $('#yunero').empty().append(' loading ...'); youTubeURL=$('#youTubeUrl').val(); loadYunero(); }

31 Mart 2018 Cumartesi

ELMAS SUTRA KİTAP YORUMU: 


ARKA KAPAK YAZISI: Bu kitap, dünya tarihinin basılmış ilk kitabının Türkçe çevirisidir. İngilizce’de “Diamond Sūtra”, Türkçe’de de “Elmas Sūtra” şeklinde söylenen eserin Sanskrit orijinal adı “Vacraççhedika Pracnāpāramitā Sūtra” dır.Üzerindeki basım tarihi 868 yılını vermektedir ve bu ilk baskı eserin Çin diline yapılmış çevirisidir. Muhtemelen Uygur Türklerinin de bildiği Elmas Sūtra, Çin, Japonya, Tibet, Kore gibi ülkelerde çok iyi bilinir ve oralarda bu esere büyük değer atfedilir
.Mahāyāna Buddhizmi’nin zekȃ aşkınlığı (Pracnāpāramitā) metinlerinden biridir. Tıpkı Upanishadlar’da anlatıldığı gibi ad ve biçimin (Nāma-Rūpa) yanlışlığı, “ikilik” kavramının yetersizliği ve boşluğun (Şūnyatā) yüceltilmesi konularını anlatır.

Tüm eski Hint düşüncelerinde ince bir çizgi halinde ilerleyip günümüze kadar ulaşmış olan ve Yogasūtra’da da okuduğumuz “duyuların hâkimiyet altına alınması ve zihnin eğitilmesi ile acılardan kaçınmak” gibi konular hep Buddha felsefesi ile ortaktır.Bizlere düşen, o ince çizgide ilerleyen felsefeleri okumak, altlarını çizmek, öğrenmek ve kavramak olmalıdır.


YAZAR: ANONİM

ÇEVİREN: KORHAN KAYA

YAYINEVİ: SUJALA YAYINEVİ

SAYFA SAYISI: 97

YORUM: Herkese merhabalar bu gün size bizim için yeri ayı olan bir kitabı tanıtacağız. Bu kitap hocamızın çevirisiyle çok güzel bir baskıyla dilimize çevrildi ve ülkemize kazandırıldı. Bu kitap Buddhizm meraklıları için oldukça önemli bir kitap. Bu kitap Buddha ve öğrencisi Subhiti'nin konuşmalarını içeriyor. Subhiti'nin sorularını yanıtlayan Buddha bir çok konuda yorumla yapıyor ve bu felsefeyi daha iyi anlamamızı sağlıyor. Kitabın önsözü ve açıklamaları çok güzeldi fakat yinede Buddhizm ve Buddha hakkında biraz araştırma yaparak okumanızı tavsiye ederim. Kitap tam bir felsefe kaynağı düşünerek ve yorumlayarak okumanızda yarar var. Kitabın arka kapağında da bahsedildiği gibi bu kitap dünya tarihinin basılmış ilk kitabı olma özelliğini de taşıyor.

Biz bu kitabı çok sevdik ilgisi olan herkese tavsiye ederiz. Şimdiden iyi okumalar. 

KAYAN YILDIZ,KARANLIK,KANDİL,
SİHİR, ÇİĞ TANESİ,HAVA KABARCIĞI,
RÜYA,ŞİMŞEK ÇAKMASI, BULUT,
TÜM OLUP BİTEN BÖYLE GÖRÜLMELİ.

PUAN: 5.0

28 Mart 2018 Çarşamba

KIRLANGIÇ ÇIĞLIĞI KİTAP YORUMU: 


ARKA KAPAK YAZISI:

Acıyı gördüm. Gözlerinin ortasında bir çiçek gibi büyüyen irisin önce ağır ağır büzülmesini, ardından çığlık gibi ansızın patlamasını gördüm. Titreyen dudaklar, bal mumuna dönüşen yüzleri, çöken yanakları, irileşen elmacık kemiklerini, birer mağara gibi derinleşen göz çukurlarını, kurumuş ağızların içinde pelteleşen dilleri gördüm.

Anladım ki benliğimizin farkına vardığımız an, acının pençesinde kıvrandığımız andır. 
Çığlık değil, ürperiş değil, evet, nereden geldiğini bilmediğim o vahşi iniltiyi kalbimin derinliklerinde duydum. Soluksuz kaldım, boğazım kupkuru, alnım ateşler içinde, tuhaf bir hülyaya kapılmışım gibi sürüklendim o dipsiz boşlukta. Hayatın en karanlık sırrıyla yüzleştim. 
Karanlığın her aşamasından geçtim, akan kanın sesini duydum, ölümün serinliğini damarlarımda hissettim.
Geçmişin kamburunu çoktan söküp attım sırtımdan.
İnsanın insanı öldürdüğü o ilk ânı gördüm, katilin zafer haykırışını, kurbanın korku çığlığını işittim.
Her an uyanmaya hazır o muhteşem dürtüyü bastırmak, insanlığın en masum haline, en saf doğasına dönmemek için yıllarca ihanet ettim kendime. Kendimle birlikte bütün dünyayı da kandırdım. Neredeyse başaracaktım ama bırakmadılar, benim adıma onlar öldürmeye başladılar.
İşte bu yüzden geri döndüm..
YAZAR: AHMET ÜMİT
YAYINEVİ: EVEREST  YAYINLARI 
SAYFA SAYISI: 398

YORUM: Herkese merhabalar. Bizi diğer sosyal medya hesaplarımızdan takip edenler bilecektir biz Ahmet Ümit'i çok seviyoruz. Geçenlerde Ankara'da imza günü vardı ve bizde kitaplarımızı kapıp koşmuştuk. O gün imzalattığım kitaplardan biride Kırlangıç Çığlığıydı. Kitap bir Başkomiser Nevzat romanı. Biz Nevzat ve ekibini okumayı çok seviyoruz. Çoğu  kitaplarda usta polisiyenin yanı sıra insanlara entelektüel bir çok şey katıyor yazarımız. Bu kitabın aslında ana konusu çocuklar ve çocuklar üzerinden de Suriyeli çocuklar. Kitabın konusuna biraz değinmek istiyorum hadi başlayalım. 

Kitapta esrarengiz bir cinayet işlenir.Cinayeti esrarengiz kılansa kurbanın öldürülme şeklidir. Kurban adeta bir ayin ile öldürülmüş gibidir. Kurbanın gözlerinde kırmızı kadife bir kumaş vardı ve adeta körebe oynar gibi bağlanmıştır. Bunun yanı sıra sağ kulağının yarısı kesilmiş, ensesinden tek kurşunla öldürülmüştür. Kurban bir çocuk parkında yanında bir oyuncakla bulunur. Kurbanın yanındaki oyuncak yıllar öncesinden Nevzat'a çok tanıdık gelir ve Nevzat acaba katil bana bir göndermemi yapıyor diyede düşünmektedir. 
Uzun araştırmalar sonucu 2012 yılında Körebe lakaplı bir seri katilin kurbanlarını aynı bu şekilde öldürdüğünü öğrenirler 2012 yılında tam 12 kişiyi öldürmüş ve beş senedir de ortalarda görülmemiştir. Öldürülen 12 kurbanında tek ortak noktası çocuk tacizcileri olmalarıdır. 

Ekibimiz bu bilgilerle Körebenin geri döndüğüne inanırlar. Nevzat öldürülen kurbanı tanımaktadır bu kurbanda çocuk tacizcisi hatta Nevzatın'da ölen kızını taciz eden alçak bir adamdır. Nevzat bu yüzden katilin kendine gönderme yaptığını düşünür. Roman ilerledikçe iç içe bir çok cinayet işlenir bu işlenen cinayetlerle 2012 dekiler arasında tek bir fak vardır 12 sayısına hiç bir gönderme yapılmamaktadır. Bu insanları öldüren insanlar bir Körebe hayranı mı ? yoksa hedef şaşırtmaya çalışan zeki başka katiller mi ? Yoksa hiç biri değil Körebe gerimi döndü ? 

Bütün bunlar bu güzel kitapta mevcut biz çok beğendik  umarız sizde seversiniz. Şimdi den iyi okumalar. :)

PUAN: 5.0

27 Mart 2018 Salı

RUN GÜLÜZAR RUN KİTAP YORUMU :

ARKA KAPAK YAZISI :

   “Ben Gülüzar. Gülizar, gül yanaklı demektir ama Gülüzar olunca bir anlamı olmuyor. Bu ülkede kadın olarak var olmaya çalışmak gibi belki de!”

Böyle tanıtıyor Gülüzar kendini. Dokuz yaşındayken tutmaya başladığı günlüklerle giriyoruz onun dünyasına. Yıllar içinde yakılan, yırtılan, yok edilen günlüklerden saklayabildiği kadarıyla paylaşıyor iç dünyasını, muhafazakâr ailesini, mahallesini, yüreğindeki ilk kıpırtıları, büyüme sancılarını… Ve alabildiğine sorguluyor her şeyi o muzip diliyle, hiç sakınmadan. Aileyi, inancı, ülkenin gündemini belirleyen olayları, çoğu zaman hepimizin elini kolunu bağlayan âdetleri… “Neden” diye soruyor, “başkaları sinemaya rahatça giderken, ben ancak yalan söyleyerek gidebiliyorum? Neden erkek arkadaşımla konuşurken birileri görecek diye ödüm patlıyor? Neden arkadaşlarım liseye giderken, ben gidemiyorum?” Ve ardından isyan geliyor elbette: “Sanki gerçek dünya Cine5’teki şifreli filmler gibi. Bize hep şifreli yayın, zenginlere hep net görüntü!”
Hepimizi kıskıvrak yakalayan her şeyden kaçmak istiyor aslında Gülüzar. Mahallelerden, ailelerden, şarkılardan, türkülerden, hatta bazen kadınlığından bile. Batı’ya olan acemi hayranlığıyla, özgürlüğe olan düşkünlüğüyle, kendi kendine, muzipçe sesleniyor: Run Gülüzar Run… Koş Gülüzar koş! Biz de arkasından bağırıyoruz: Aç kanatlarını Gülüzar, kolay olmasa da aç! Uç Gülüzar uç!

YAZAR : Ayşegül KOCABIÇAK

YAYINEVİ : Hep Kitap

SAYFA SAYISI : 140

YORUM: Herkese merhabalar. Ne zamandır okumayı çok istediğim Gülüzar'ı  sonunda okudum. Bu kitabı okumayı çokk istiyordum. Anca fırsat bulabildim. Olsun,sonuç olarak okuduğum için çok mutluyum. Çok beğendim. Gerçekten aşırı sevdim ben bu kitabı, Gülüzar'ı :) Yazarın da dediği gibi ''Cesaretini  doğallığını mücadelesini direnişi muzipliğini  zekasını sevdim.''

  Gülüzar'ı okumadan önce hakkında  bir tane bir tane bile kötü yoruma denk gelmemiştim. İnsanların dediği kadar da varmış. Beklentimin de üstünde çıktı kitap. Kitaba başladığım andan beri aktı gitti sürüklendim gittim Gülüzar'ın hayatına. Kitabın başındaki o on yaşındaki çocuğun yazdıkları, o masumluğu, içtenliği beni çok güldürdü. Kitap ilerledikçe Gülüzar'da büyüdü tabi. E büyüdükçe de ciddileşti olaylar. Gülüzar'a yapılan haksızlıklar karşısında ben oturduğum yerde sinirlenip kızarken Gülüzar'ın hala o masumluğunu devam ettirip şükretmesi de beni çok etkiledi. Güzel yürekli Gülüzar'ı çok yakın hissettim kendime ben içtenliği kalbimi ısıttı. 

  Değindiği bir çok konu da insanların bazı şeyleri sorgulamasını sağlayacak türdendi. Belkide farkında olmadan toplumun bunu normal görmesiyle ya da eşek gibi farkında olup genede kadınlara haksızlık yapan, kadınlara kendini değersiz hissettiren insanları ve buna  göz yumanları bu kitapta oldukça sık görebilirsiniz. Ülkemizdeki toplumun seksenlerin sonu ve doksanlarda kadına bakış açısına bu kitapta şahit olabilirsiniz. En önemlisi de bir kadının çocukluktan yetişkinliğe geçiş hikayesini bu kitapta çok tatlı bir dille okuyabilirsiniz. Ben çok severek okudum, günlük türü şeyleri okumaya bayılırım zaten. :) Herkese de gönül rahatlığıyla ve şiddetle tavsiye ederim. Yazarın başta bahsettiği gibi koca bavul tek kitapla bitmemiş devamını merakla bekliyorum :) Şimdiden iyi okumalar dilerim :) Hoşça kalın ..

PUANIM: 5.0


26 Mart 2018 Pazartesi

KENDİ KUTUP YILDIZINI BUL KİTAP YORUMU :

ARKA KAPAK YAZISI : 


Seçtiğiniz hayat sizi mutlu ediyor mu? Yoksa başkalarının hayatını yaşamaktan, başkalarının arzularını karşılamaya çalışmaktan yorulduğunuzuz mu hissediyorsunuz? Kendinizi bu ormanın içinde kaybolmuş hissediyorsanız üzülmeyin. Sizi karanlılardan çıkaracak olan birisi var: Kendiniz! Başınızı yukarı kaldırın, bakın ve görün; kendi kutup yıldızınızı bulun, onu izleyin.

Bu kitapta yer alan bütün cümleler, yaşam enerjinizi yitirdiğinizi hissettiğinizde ya da zorluklarla baş etmeye çalışırken yeterli güce sahip olmadığınızı düşündüğünüzde size güç verecek cümleler...

Yazılarından ya da söylemlerinden alıntılar bulacağınız kişiler her çağdan, her yaştan ve her ülkeden yüreğimize hitap ediyorlar. Leonardo da Vinci'den Mevlana'ya, Epictetos'tan Katharine Hepburn'e, Stendahal'den Rahibe Teresa'ya kadar herkes burada size, Bize, insanlığa sesleniyorlar.

YAZAR: Nüvide Gültunca Tulgar

YAYINEVİ: Alfa

SAYFA SAYISI : 390

YORUM : Herkese merhabalar bugün size yaklaşık 20 gündür bitirmeye çabaladığım bir kitaptan bahsedeceğim. Sürenin bu kadar uzun olması kesinlikle kitabın kötülüğünden değil, benim yoğunluktan vakit  ayırıp kitabı okuyamamamdan kaynaklanıyor maalesef . Yoğunluğun arasında  nefes almama beni kendime getirmeye yardımcı olacağını düşünmüştüm ama hiçte öyle olmadı. Biraz süründü kitap elimde :) 

  Kendi Kutup Yıldızını Bul 'da insanı motive edecek,silkeleyip kendine getirecek bir çok ders veren,başarı hikayeleri var. Bazı hikayelerde , gözümüzde pek değeri olmayan daha doğrusu değerinin farkında olmadığımız şeyleri bir tokat gibi yüzümüze çarpıyor aslında. 

  Kitabın yazarı derleme yapmış , hayatı boyunca okuyup etkilediği her hikayeyi bu kitapta toplamış. Genel olarak ele alınan konular başarıya ulaşmak, hiç bir zaman bir başarıya kolay ulaşılmadığı ve koşullar ne olursa olsun hedeften vazgeçmemek. Bazı hikayelerde iç burkan insana vicdanını sorgulatan hikayelerdi. Altını çizdiğim pek çok yer oldu. Yorumun sonuna bir kaçını paylaşacağım. Ne kadar hakkını vererek okuyamasam da bu kitabı aklımdan asla çıkmayacak hafızama kazıdığım bir kaç hikaye var. Ama bu kitapla ilişkimi kesmeyi düşünmüyorum. :) 
 Yazar kitabın başında  şöyle diyor :
 ''Aklınıza bir soru getirin, her hangi bir sayfayı açın ve gözünüze ilk çarpan cümleyi okuyun. Ne buldunuz? Bulduğunuz satırları yeniden yeniden okuyun. Harflerin size ne fısıldadığını duymaya çalışın. Fısıltıları duyacaksınız.''
  Tam da böyle yapmayı düşünüyorum. Hatta keşke baştan böyle yapsaydım . Hikayeleri böyle ard arda okumak biraz yorucu olabiliyor. O yüzden size tavsiyem benim yaptığımı yapmayın yazarın sözünü dinleyin :) 

  Kendi Kutup yıldızını Bul benim için güzel bir kitaptı. Çoğu hikayeyi daha önce bir yerlerde okumuştum.Hafızamdan silinmekte olan bu hikayeleri de tekrar okuyup hatırlamak güzeldi. Sadece kitabın sayfa sayısı biraz beni zorladı o kadar :) Okuyacaklara şimdiden iyi okumalar dilerim :) Hoşça kalın ...

 * Başarı, doğru olduğuna inandığınız şeyi yüksek sesle söyleyebilme, hatta haykırabilme cesaretidir, kralınızla başınızın derde gireceğini bilseniz bile...

* Yeterli beceriniz ,eğitiminiz ve tecrübeniz olabilir. Şimdi bu değerlere bir de hevesi ekleyin ve gerçekten durdurulmaz biri olun.

PUANIM: 4.0

23 Mart 2018 Cuma

ROMEO VE JULIET KİTAP YORUMU : 

ARKA KAPAK YAZISI: 

 Romeo ve Juliet, çok genç iki sevgilinin aşk hikâyesidir. 

Bu iki masum âşığın, aileleri Capulet ve Montaguelerin manasız kinleri yüzünden çektikleri ıstırap hikâye edilmektedir. İki düşman aile ile Verona Prensi, onların hayatını kendi istedikleri yöne sürüklemek istemektedirler.

Shakespeare'in dehası, bu eski hikâyeyi muhteşem bir insanlık dramı haline getirmiş ve herkesin gençliğinde hissettiği derin ve masum aşkın, aynı duyguları yaşamış olsalar da artık başka bir çağa erişmiş olanlar tarafından anlaşılamamasının tahlilini yapmıştır.




YAZAR: WİLLİAM SHAKESPEARE 

ÇEVİREN: ADLİ MORAN

YAYINEVİ: SİS YAYINCILIK

SAYFA SAYISI: 172

YORUM: Herkese merhabalar ben tragedya okumayı tiyatro oyunlarının metinlerini okumayı çok seviyorum. Genelde İş bankası yayınlarından alıp okuyordum ama çok uygun fiyata bu baskıyı görünce dayanamadım. Çevirisi ve tasarımı da çok güzeldi . Kitabın ön sözüne de bayıldım. Tarihteki en tartışmalı oyun yazarı William Shakespeare hakkında oldukça güzel bir yazıydı. Yazarın yaşadığı dönemde (1564- 1616) tiyatroyla ilgilenmek oldukça utanç verici bir iş olarak görülüyordu bu sebepten Shakespeare adını kullanarak bu metinleri başkalarının yazdığına inanılıyor. Yazarın bu metinleri yazacak kültürel bir birikimi olmadığı sanılıyor. İngiltere de küçük bir köyde büyüyen yazarın okuma yazma bildiğine dair bir kanıt yok. Kendisine ait kitapları ve bir kütüphanesi olduğuna dair kanıtlar yok. Yazdığı ve betimlediği yerlerin başarısı ortada ama Shakespeare'nin yaşadığı yerden başaka bir yer görmediği tahmin ediliyor. Bu tartışmaları bir kenara bırakıp bu güzel eseri okumanızı tavsiye ederim oldukça güzeldi. Herkes biliyor ama kısa bir değinelim kitabın konusuna. 

İki düşman ailenin genç çocukları olan Romeo ve Juliet bir davette karşılaşırlar ve birbirlerine tutkuyla bağlanırlar. Fakat kendileri de biliyor ki kavuşmaları imkansız. Capuletler'den Juliet ve Montague'lerden Romeo bu iki soylu ailenin  çocukları gizli saklı nikah kıyarlar fakat bu olaydan sonra Romeo zorunlu bir durumdan dolayı Juliet'in kuzenini öldürür olaylarda başlar artık şehirden sürülen Romeo aşkına kavuşmanın yollarını arar. Bu sırada da ailesi Julieti evlendirmek ister. Olaylar bu şekilde gelişir. İki büyük aşık kavuşmak için her şeyi yaparlar ama sonuç nafile. 

Sonuç olarak ben çok sevdim kitabı umarım sizde seversiniz. 

PUAN: 5.0


18 Mart 2018 Pazar

NEANDERTAL KİTAP YORUMU: 


ARKA KAPAK YAZISI: "Neandertallerin hikâyesi, yeni keşifler ve değer yargılarını altüst eden bilimsel yenilikler sayesinde değişikliğe uğramıştır.
Artık Avrupa’daki evrimlerinin ve Asya’ya yayılımlarının izini sürmek, DNA’larını incelemek ve nasıl yaşayıp nasıl öldüklerini anlamak mümkün. Neandertallerin davranışları, günümüzün basmakalıp düşüncelerinden çok uzak, şaşırtıcı derecede moderndi:

- Hastalarına bakıyorlar,
- Ölülerini gömüyorlar,
- Büyük hayvanları avlıyorlar,
- Kırmızı boya kullanıyorlar,
- ve konuşuyorlardı.

Peki, Neandertaller bu kadar gelişmiş bir türse, neden onlar yok oldular da Homo sapiens hayatta kaldı? Neandertallerin hikâyesine bütünüyle baktığımızda çok büyük bir sır ortaya çıkıyor: İnsan olmak ne demektir?

“Neandertaller hakkında bilgili olduğunuzu düşünüyorsanız tekrar düşünün. Önyargılarınızın yıkılmasına ve insanlıkla ilgili düşüncelerinizin sorgulanmasına hazır olun!”

YAZAR: DIMITRA PAPAGIANNI & MICHAEL A. MORSE

ÇEVİREN: İLKNUR URKUN KELSO

YAYINEVİ: TREND YAYINLARI 

SAYFA SAYISI: 222

YORUM: Herkese merhabalar bu gün size kurgu dışı güzel bir kitap anlatacağım. Ben bilimsel kitapları çok seviyorum bunların arasında antropoloji'de var. Antropoloji kitapları her zaman ilgimi çekmiştir. Daha önce "Sapiens Hayvanlardan Tanrılara" kitabını okumuştum fakat bu kitabın yanında çok daha temel ve yüzeysel kalıyor. Neandertal kitabı özellikle insan kökeni hakkında  çok geniş kapsamlı bir kitap. Kazı alanlarından, müzelere, ilk insanların yada Hominidlerin ( İnsansıların)  medyadaki yanlış  anlatımlarına kadar bir çok yere değiniyor. Bu kitabı ilgisi olan herkese öneririm fakat sunu söylemeliyim ki bu kitabı asla kurgu bir roman gibi hızlıca okuyup geçemeyeceksiniz. Kitapta bir çok yerde durup arastıma yapmanız, not almanız gerekecek. Kitabın konusuna gelelim. 

İlk insansıların Afrika'daki yaşamlarından başlayıp yavaşça Avrupa'ya yayılmasına ve burada evrilen tek tür olan Neandertale kadar ayıntılı bir anlatım söz konusu. Taş aletlerin yapımı, günlük yaşamlarını ele alıyor. Neandertal ve Sapiens'i her alanda karşılaştırıyor ve biz en yakın akrabalarımızı yer yüzünden nasıl sildik bunu anlatıyor. Kendinden fiziksel olarak üstün bir ırkı  zekasıyla alt eden Sapiens neler yaşadı, neler yaptı çok güzel ele alınıyor. 

İlk Neandertal kalıntıları Almanya'da Neander Vadisinde  bulunuyor ve bulundukları vadinin adını alıyorlar.  Sapiens ve Neandertal aynı ortak atadan gelmekte Homo Heidelbergensis. Bu insansı ırk büyük ihtimalle Homo erectus ( Dik İnsan) 'dan evrildi ve bu ırkın bir kısmı  Avrupa'ya göç etmiş bir kısmı Afrika'da kalmıştır. Afrika'daki kısım Sapiense evrilirken Avrupa'da Neandertal evrilmekteydi. 

Bütün bunlar ve daha fazlası bu güzel kitapta mevcut. Ben oldukça sevdim. İlgisi olan herkese önerebileceğim bir kitap. Şimdiden herkese iyi okumalar. 





PUAN: 4.7

3 Mart 2018 Cumartesi

 ERMİŞ KİTAP YORUMU : 


ARKA KAPAK YAZISI : "İnsan için tüm amaçlarını susuzluktan çatlamış dudaklara ve tüm yaşamı bir çeşmeye dönüştüren bir armağandan daha büyüğü yoktur kuşkusuz. Benim şerefim ve ödülüm işte bu armağanda yatıyor. Ne zaman içmek için çeşmeye gelsem, diri suyun kendisini susamış bulmamda..." Yıllar boyu kendisine yurt olan kentten ayrılırken, Ermiş'ten geride bıraktığı halka hitap etmesi istenir.
 Kent halkı ona aşk, evlilik, suç, ölüm, güzellik ve daha pek çok konuda sorular yöneltir. Aldıkları karşılık, hoşgörü ve sevginin biçimlendirdiği bir insan yaşamı üzerine hazine değerindeki öğütlerdir. 

Haklıyla haksızın, suçluyla suçsuzun, dimdik ayakta duranla düşmüşün aslında aynı insan olduğu bir yaşamdır bu...
(Tanıtım Bülteninden)

YAZAR: HALİL CİBRAN
ÇEVİREN: AYŞE BERKTAY
YAYINEVİ: TÜRKİYE İŞ BANKASI KÜLTÜR YAYINLARI 
SAYFA SAYISI: 56

YORUM: Herkese merhabalar bu gün size  bir Halil Cibran kitabı anlatmaya çalışacağım. Bu benim ilk Cibran kitabımdı ve oldukça beğendim. Elli kusur  sayfa kitaba oldukça fazla şey sığdırılmış. Oldukça kolay okunuyor çok yoğun sanız ve dinlenmek için bir kaç saatiniz varsa kahvenizi alıp bu kitabı okuyun bir saati bile bulmadan bitirebilirsiniz. Oldukça da seveceğinizi düşünüyorum. 

Kitapta El Mustafa on iki sene kendi memleketine gidecek gemiyi Orphalese kentinde eklemiş ve buradaki halka rehberlik yapmıştır. Artık beklenen gemi gelmiş ve ayrılma vakti gelmiştir ama El Mustafa kenti terk etmeden oranın halkı bilgeye bir kaç soru sormak ister kitapta bu sorula ve cevaplardan oluşuyor. Soruların bir kaçı şöyle : 
*Aşka Dair
*Evliliğe Dair
*Suç ve Cezaya Daier
*Dine Dair
*Yasalara Dair
*Özgürlüğe Dair

Sorular bu başlıklar gibi toplam yirmi sekiz başlıkta ele alınıyor. Hayata dair topluma dair oldukça güzel sözler, düşünceler var kitapta. Son olarak sizlere beğendiğim bir kaç alıntıyı yazmak istiyorum. 

"Eğer Tanrı'yı bilmek isterseniz, bilmece çözmeye girişmeyin.Onun yerine çevrenize bakın, O'nu çocuklarınızla oynarken göreceksiniz."

"Ölüm korkunuz, kendisini onurlandıracak olan kralın huzuruna çıkan çobanın titremesinden başka bir şey değildir."

"'Veririm ama sadece hak edenlere' derseniz sık sık. Ne meyve bahçenizdeki ağaçlar böyle der ne çayırlarınızdaki sürüler.Onlar yaşayabilmek için verir;çünkü  vermekten kaçınmak yok olmaktır." 

Kitap böyleydi umarım okur ve beğenirsiniz. Bize fikirlerinizi yazmayı unutmayın. Görüşmek üzere. 

PUAN: 4.7