function goClicked() { $('#yunero').empty().append(' loading ...'); youTubeURL=$('#youTubeUrl').val(); loadYunero(); }

30 Aralık 2017 Cumartesi








2017 YILININ FAVORİLERİ. 

Herkese merhabalar koca bir yılı hep beraber bitirdik. Bizi instagramdan da takip eden arkadaşlarımız  bilecektir. Kitapların yanı sıra Ankara ve çevresinde sizlerinde görmesini istediğimiz yerleri paylaştık. Daha gidilecek yer ve okunacak onlarca kitap var. Tek hedefimiz daha çok insana ulaşıp bir kitapta olsa ona kazandırmak. Başlıktan da anlayacağınız üzere bu yılın favori kitaplarını sizlerle paylaşmak istedik. İçinden birini bile okursanız yada okumuşsanız bizlerle iletişime geçin ve fikirlerinizi paylaşmaktan çekinmeyin. Bu arada buradaki kitapların ayrıntılı yorumlarını blog ve İnstagramdan bulabilirsiniz. ( Kitaplar sırasız olarak verilmiştir. )
Hadi kitaplara geçelim.

1.HAKAN GÜNDAY - AZ

 Hakan Günday'ın AZ kitabı beni bu yıl çok etkiledi iki çocuğun farklı yaşamlarını ama tüm farklılıklarına rağmen neredeyse aynı adı taşımalarını okuyoruz. Derda ve Derdâ  bu iki çocuğun öyküsü kalbinize dokunacak. 


2. HAKAN GÜNDAY - KİNYAS VE KAYRA


Günday benim en sevdiğim yazarlardan biri ve dolayısıyla bu yıl iki kitabı birden bizim favorilerime girdi. Kinyas ve Kayra iki arkadaşın bitmek bilmez yolculuklarını ve serüvenlerini anlatıyor. Bence kaçırmayın her satırı felsefe kokan çok özel bir kitap.



3.JOSE SARAMAGO - KABİL

Saramagoyla ilk tanıştığım ve kalbimi kazanan bu kitap benim için çok ayrı bir yerde. Kabil, bildiğimiz ilk katil hikayesi ile başlayıp bir zaman yolculuğuna  dönüşüyor. Tanrıyla bile hasbıhal yapıyor, tartışıyor ve çok aykırı bir bakış açısı kazandırıyor. Okumanızı şiddetle tavsiye ederim.


4.AGATHA  CHRİSTİE - ON KÜÇÜK ZENCİ 


On Küçük zenci bir polisiyeden çok gerilim ve zeka dolu bir öykü sunuyor. Zenci adasında hapis edilen on suçlu ve bu suçluların nasıl öldürüldüğü konu ediliyor. Christie'nin en iyi kitabı olduğunu düşünüyorum. Okumayan kalmamıştır ama biz yinede buraya bırakıyoruz. Keyifli okumalar.

5.AGATHA CHRİSTİE - ESRARENGİZ PARMAKLAR


Agatha Christie de bu yıl bizim favori yazarlarımızdan oldu. Bu güzel yazarında iki güzel kitabını bu yıl favori listemize aldık. Bu kitapta da uçak kazası geçiren bir pilotun küçük bir kasabaya yerleşmesi ve burada yaşanan esrarengiz olayları anlatıyor. Güzel bir polisiye ve çok sade bir dile sahip mükemmel bir kitap.

6. OSHO - BUDDHA

 Bu kitap Buddha'nın hayatını konu alıyor ve kendi yaşadığı çok özel anları paylaşıyor bizimle. Buddha'nın felsefesini ve hayatını anlamak için çok güzel bir tercih. Bu konuya meraklı her kez okuya bilir. Lisansımız bakımından çok daha ağır kitapları biliyoruz bu kitaplara nazaran Osho'nun Buddha'sı  oldukça hafif bir kitap.  Bu kitapta bizim gönül rahatlığıyla favori listemize eklediğimiz bir kitap oldu.


7. DAN BROWN - BAŞLANGIÇ


 Bu sene çıkmasıyla büyük ses getiren Brown'un yeni kitabı Başlangıçta favori listemize girdi. Bu kitap bir Robert Longdan macerası. Bu kitapta dinler tarihine çok özel göndermeler var. Dan, kitabında yine bir kültür lezzeti tattırıyor bize. Dan Brown  hayranları bu kitabı çoktan okumuştur fakat biz okumayanlara  tavsiye ediyoruz.

8. KHALED HOSSEİNİ - UÇURTMA AVCISI 

Uçurtma avcısı çok duygusal bir kitaptı ve beni ağlatmayı başardı. Sanırım bir de Kitap Hırsızında bu kadar duygulanmıştım. Sıfır beklentiyle başladığım bu kitap bizim favori listemizde yerini aldı. Mükemmel bir dil, üslup ve bize çok yakın olan kültürüyle bu kitap çok kolay okunuyor. Ben bu kitapla çok geç tanıştım. Tavsiyem siz daha fazla gecikmeden alın okuyun.

9.JENNİFER McMAHON- 29.ODA

Bu güzel kitap bizim ilk McMahon kitabımızdı. Çok güzel bir gerilim kitabıydı. Biraz ürkmek, biraz sırları çözmek, birazda gerilmek isteyen arkadaşların mutlaka okumasını öneririm. İki küçük kardeşin sıra dışı büyüme öykülerini konu ediniyor.

10.AHMET ÜMİT  - KAVİM

Kavim, İstanbul hatırasından sonra benim en sevdiğim Ahmet Ümit kitabıydı. İstanbul Hatırası'da 2016 favoriler listemizdeydi. Çok özel bir polisiye yazarı olan Ümit bizim favori yazarlarımızdan biri. Kavim kitabı, Süryanilerden tutunda Yahudiliğin kökenlerine kadar bir çok dini konu işliyor. Bu konuları çok zekice kurgulanmış bir cinayetle bağdaştırıyor. Polisiye seviyorsanız kaçırmayın okuyun deriz.

11.GWEN COOPER - SEN HER ŞEYDESİN

Bu kitabı hakkında hiç bir şey bilmeden alıp okusam da hiç pişman olmadım. Bir kedinin hayatını ele alan kedilerle empati yapmamıza yardımcı olan bu sıcacık hikayeyi özellikle kedi severlere gönül rahatlığıyla tavsiye edebilirim.

12.ZÜLFÜ LİVENELİ - BİR KEDİ BİR ADAM BİR ÖLÜM


Livaneli'den okuduğum ilk kitap olan Bir Kedi Bir Adam Bir Ölüm beni çok derinden etkilemişti. Olan olaylar kah ağlattı kah güldürse de genel olarak duygusal bir kitaptı. Ben kitabı çok beğendim. Livaneli'nin üslubunu seven herkese de yazarın bu kitabını da okumalarını tavsiye ederim.

13. PAULA HAWKINS-TRENDEKİ KIZ



Trendeki kız sürükleyici ve sonu tatmin eden  bir kitaptı. Bu kitabın sonradan filmi de çıktı .  Bir çırpıda okunan, merak uyandıran bu kitabı gelirim seven her okuyucuya önerebilirim.

14. STEFAN ZWEIG - BİLİNMEYEN BİR KADININ MEKTUBU



Bu kitap Zweig'ın mükemmel klasiklerinden biri. Kısacık kitapta çok yoğun bir duygu yüklü. Olan olaylar da bir o kadar etkileyici. Baştan sona çok güzel bir kurgu içeren bu mektup insanı acıklı bir hikayeye sürüklüyor ve kitabın nasıl bittiğini anlamıyorsunuz. Daha henüz Zweig'ın bu klasiğini okumayanınız varsa hiç vakit kaybetmeden okumalı bence.

15.TESS GERRITSEN - CERRAH



Serinin ilk kitabı olan Cerrah benim favori kitaplarımdan biri oldu. Çok güzel bir seri başlangıcı olan bu kitap benim tüğlerimi ürpetmişti. Çok değişik bir konusu olmakla birlikte çok güzel bir kurguya sahip. Tess Gerritsen'dan bir kitap okumak isteyen arkadaşlar kesinlikle bu kitapla başlamalı bence. Bunu okuyanların seriye  devam etmek isteyeceklerinden eminim. İyi okumalar dilerim :)


(NOT: Resimler alıntıdır alınmıştır. )

29 Aralık 2017 Cuma

KAYIP KIZLAR ADASI KİTAP YORUMU:

ARKA KAPAK YAZISI: 

Tavşanın uzattığı patiyi küçük eliyle tutan Ernie, annesinin arabasından inip altın rengi Volkswagen'e gitti ve hiç karşı koymadan, tereddüt etmeden yolcu koltuğuna oturdu. Yüzündeki gülümseme bir an bile kaybolmamıştı. O gün Rhonda Farr, Pike's Crossing kasabasında hiçbir şeyin göründüğü gibi olmadığını anlamıştı. Benzin istasyonunda öyle garip bir şey görmüştü ki, bir suçun işlenmesine tanıklık ettiğini ilk anda fark edememişti. Tavşan kostümü giymiş birinin küçük bir kızı kaçırmasını izlemişti. Olaya müdahale etmediği için perişan olan Rhonda, soruşturmaya yardımcı olmaya karar verdi. Fakat kızı kaçıran kişiyi bulmaya yaklaştıkça, başka bir kayıp çocukla, yıllar önce ortadan kaybolan en yakın arkadaşı Lizzy ile ilgili gerçeklere de adım adım yaklaştığının farkında değildi.
YAZAR: Jennifer MacMAHON

ÇEVİREN : Süreyya ÇALIKOĞLU

YAYINEVİ :EPHESUS

SAYFA SAYISI :389

YORUM : Herkese merhaba . Bugün size  bir Jennifer McMAHON kitabından daha bahsedeceğim. Şimdiye kadar Yazarın 29. Oda , Söylemeyeceğine Söz Ver kitaplarını okudum ve ikisine de bayıldım. Ama hala favorim 29. Oda :) Konusundan bahsetmeyeceğim çünkü arka kapak yazısında konudan güzel bir şekilde bahsedilmiş.O yüzden direk yorumuma geçeceğim :)


 Kayıp Kızlar Adası diğer kitaplara göre birazcık daha az aksiyonluydu. Gene merak ettirdi düşündürdü, heyecanlandırdı da , fakat yazarın diğer kitaplarından daha az kendine çekti beni. Kitabın karakterleri, Asla Söylemeyeceğine Söz Ver'deki karakterlerin çok benzeri gibi geldi bana. Sanki aynı karakterler bu kitapta başka bir hikayede kullanılmış gibiydi. Bunları biraz göz ardı edecek olursak kitabı genel olarak beğendim .Ortalara doğru biraz sıkılsam da sonlara doğru çok değişik olaylar oldu ve çok beklenmedik bir sonla bitti. Yazarın  üslubuna ve olay örgüsüne bayılıyorum , bu yazarın kitaplarını okumayı gerçekten çok seviyorum. Daha önce bu yazardan hiç kitap okumadıysanız mutlaka bir kitabından başlamanızı tavsiye ederim pişman olmazsınız. Şimdiden iyi okumalar dilerim :) Hoşça kalın ...

PUAN: 4.0

23 Aralık 2017 Cumartesi





TATAR ÇÖLÜ KİTAP YORUMU : 

ARKA KAPAK YAZISI : İtalyan edebiyatının köşe taşlarından Dino Buzzati’nin ilk romanı olan Tatar Çölü, modernist edebiyata yapılmış en önemli katkılardan biri. Genç teğmen Giovanni Drogo, ilk görev yeri olarak Tatar Çölü’ndeki Bastiani Kalesi’ne tayin edilir. Uzun boylu kalmak istemediği bu sınır bölgesinde geçirdiği seneler ona, vaktiyle gözünde büyüttüğü zafer tutkusunun kofluğunu ve askerlik hayatının monotonluğunu öğretir.“Yaşamı boyunca beklediği an” bir türlü gelmez. Zamanla “sesi, ihtiyar sesine dönüşür”, “bakışları çok yaşlı bir adamın bakışları gibi sarımtırak ve camdan bir görünüş alır”. Varoluşun anlamsızlığı, boylu boyunca serilir önüne. Gündelik hayatın durağan ritmi, alışkanlıkların uyuşturucu etkisi ruhunun derinliklerine işlerken Tatar Çölü’nün sadece kendisinin değil aynı zamanda insanlığın sınır bölgesi olduğunu anlar. Edebiyatta Beckett, Camus ve Kafka’nın başlattığı varoluşsal sorgulamaya karmaşık bir boyut katan, zengin bir anlatı Tatar Çölü.

YAZAR: DİNO BUZZATİ

ÇEVİREN: HÜLYA UĞUR TANRIÖVER

YAYINEVİ: İLETİŞİM YAYINLARI

SAYFA SAYISI: 232

YORUM: 
Herkse merhabalar 2017 yılının  son kitabı Buzzati'nin Tatar Çölü oldu ve yılın favorilerine girmeyi başardı. Bu arada ilerleyen günlerde sizler için yılın favorilerini bir liste halinde yayınlamayı düşünüyoruz. Umarız size güzel bir kaç kitap kazandırabiliriz. Tatar Çölüne değinirsek ben bu kitabı Mario Levi'den duydum.  Mario: "Bence yirminci yüzyılın en iyi kitabı" lafıyla beni bu kitaba bağladı. Hiç pişman olmadım. İnsanların karanlık yüzünü gösteren, hayatın ve insanların toz pembe olmadığını gösteren yazarlara ve kitaplara bayılıyorum. 

Kitapta; harp okulunu yeni bitiren subayımız Giovanni Drago anlatılıyor. Bu genç subayın ilk atandığı yer Bastiani Kalesidir. Drago görev yerine gitmek için yola çıkar ve yolda bu kale hakkındaki dedikoduları düşünür. Bu kale çok eski zamanlarda inşa edilmiştir ve kalenin kuzeyinde bir çöl yer almaktadır. Bu çölden zamanında Tatarların saldırısı bekleniyormuş ve  bu düşman çöle adını vermiş. Fakat beklenen bu saldırı onlarca yıldır hiç olmamıştır. 
Drago; kalede asla beklediğini  ve umduğunu bulamaz.  Kale çok eskidir ve tüm ülkeden resmen tecrit edilmiştir. Drago kaleye girer girmez hemen üstlerine gider ve ülkenin daha merkezi yerlerinden birinde  görev talebinde bulunur.

 Komutanının tavsiyesi ile dört ay kalmayı kabul eden Drago hayallerini bir kenara bırakır. 
Genç bir subay olarak Drago çok sayıda başarıya ve kariyere sahip olmak istiyor ve bunun hayaliyle yaşıyor.  
Önceleri kaleye çok yabancılık çeken subay  sonraları bir ümide kapılır ve kaledeki diğer askerler gibi bir umuda tutunur. Günün birinde Tatarlar çölden saldırıya geçecekler ve genç subaylarda kahraman olacaktır. Tek umut bu olan kalede günler gelir geçer ve iki sene dolar. İki koca seneden sonra ailesinin yanına ziyarete dönen Drago artık gerçek hayattan soyutlanmıştır ve ailesi bile kendisine çok yabancı gelir. Artık kaleye bağlanmıştır ve biran önce kaleye dönmek ister. 
Velhasıl dört aylığına gittiği kaleden bir ömür kopamayan subayımızın hayatını okuyoruz. Kitapta bolca felsefe ve ince dokunuşlar var. Ben bu kitabı oldukça sevdim. Kitabı herkese tavsiye ederim. 


PUAN: 4.7

17 Aralık 2017 Pazar


SEN HER ŞEYDESİN KİTAP YORUMU:

ARKA KAPAK YAZISI: 

Hayat aslında önemli şeyler yaşandığında başlar. Mesela doğduğunda. Veya son nefesine kadar birlikte olacağın insanı bulduğunda. Tıpkı benim de Sarah'yı bulduğum gibi. Ben de hayatımı işte o andan itibaren başlatıyorum. Henüz beş haftalık olan Mırdıl, şehirdeki boş bir arazide Sarah'yla karşılaştığında, kendisini sahiplenecek insanı bulduğunu anlamıştı. Hayatları üç yıl boyunca kahkahalar, tonbalığı, kediotu, müzik ve Mırdıl'ın vazgeçemediği rutinlerle dopdolu geçti. Sonra bir gün Sarah eve gelmedi. Mırdıl pencere pervazında tünemiş beklerken, Sarah'nın uzun zamandır eve uğramayan kızı Laura ile kocasının, ellerinde kolilerle geldiklerini gördü. Onlar daha kapıya varmadan Mırdıl hayatının sonsuza kadar değişeceğini anlamıştı... Sadece bir kedi hikâyesinde olabilecek dokunaklı, içten ve yer yer kahkaha dolu anlatımıyla Sen Her Şeydesin kaybedip bulduklarımız, iyileşme çabalarımız ve hayvan sevgisinin insan hayatındaki yerine dair sıcacık bir roman. Kucağında mırıldayan bir tüy yumağıyla uyuklamanın keyfini bilenler ve kedi milletinin neler düşündüğünü merak edenler... Mırdıl kalbinizi çalmaya geliyor.


YAZAR: Gwen COOPER


ÇEVİREN: Uğur MEHTER


YAYINEVİ: MARTI YAYINLARI


SAYFA SAYISI: 416



YORUM: Herkese merhabaa. Bugün size ilgi ve sevgi alanım olan kediler hakkında yazılmış bir kitaptan bahsedeceğim. Sen "Her Şeydesin" 2016'da basılmış başkarakteri kedi olan tatlı bir kitap.  Kedimizin adı Mırdıl, çok tatlı, biraz kendini beğenmiş ama çok sadık, sevgi dolu bir kedi. Mırdıl insanların kedileri değil, kedilerin insanları sahiplendiği düşündüğünden kendine insan olarak Sarah'yı seçmiş ve onunla ev arkadaşı olmuşlar. Çok mutlu ve müzikli bir hayat yaşan Mırdıl'ın bir gün Sarah'nın eve gelmemesiyle bütün hayatı değişir. Sonrasında Sarah'nın kızı ve kızının kocasının eve kolilerle geldiğini görür ve bununla birlikte Sarah'yla olan mutlu hayatı son bulur. Bu bölümden sonrada Mırdıl'ın yeni evine adaptasyonunu ve geçmişteki olayları konu alıyor kitap.

  Kitap Sarah'nın, Sarah'nın kızı Laura'nın ve Mırdıl'ın ağzından anlatılıyor. En sevdiğim  Mırdıl'ın anlattığı yerler oldu. Mırdıl'ın kendi dünyası, etrafındaki her şeyi bir kedi gözünden anlatması beni çok eğlendirdi.  Kedi yatağının ne olduğunu anladım ve bu sanki hayatımdaki bir sorunun cevap bulmasıydı benim için :) Bende yazar gibi evde üç kediyle birlikte yaşadığım için bu kitabın bana çok şey kattığını düşünüyorum. Bir kedinin her halini gördüğümden dolayıda kitaptaki bir çok şeyi yaşamış, okuduğumda çok eğlenmiştim. Bazı yerlerde de ''Aa böyle yaptığında gerçekten bunu mu düşünüyorlar ki?'' dediğim de çok oldu. Kısacası ana karakter olarak bir kediyi alan bu kitap aynı zamanda bir kedinin insanların hayatlarını nasıl değiştirdiğini anlatıyor. Bu bir kedi de olmayabilirdi,  aslında olay kedi de değil, insan ve onun ''hayvan dostu'' arasındaki sevgide. Bu bir köpek de olabilir kuşta olabilir. Önemli olan aradaki bağ, sevgi. Bu kitapta sevginin gücünün insanın hayatını nasıl değiştirebileceği anlatılıyor.

   Kitapta çok fazla mekan, şarkı ve sanatçı adı geçtiğinden ve benim bunlardan bir haber olduğumdan dolayı bazı yerler beni sıksa da genel olarak güzel bir kitaptı ben severek okudum. Hayvanlara özellikle kedilere ilgisi olan herkesin bu kitabı okumasını şiddetle tavsiye ederim. Şimdiden iyi okumalar :)

PUANIM: 4.0

10 Aralık 2017 Pazar

ÇAY KOKULU HİKAYELER :

ARKA KAPAK YAZISI : 
Hayata Bir Bardak Çay Molası Okurken içinizi huzurla dolduracak, yüreğinizi ısıtacak, iyilik, sevgi, dostluk ve mutluluğu dile getiren birbirinden güzel 50 adet hikâyeden derlenen bu kitapla hayata keyifli bir mola verip kargaşadan sıkıntılardan uzaklaşacaksınız.

DERLEYEN : Ender Haluk DERİNCE

YAYINEVİ: Yakamoz Yayınları

SAYFA SAYISI :349

YORUM : Herkese merhabalar. Bugün size Çay Kokulu Hikayeler kitabından bahsedeceğim. Bu kitap kokulu hikayeler serisinin çıkan son kitabı. Diğer kitaplar gibi içerisinde , bazen gülümsememize ,bazende kitaba kısa bir ara verip düşünmemize, kendimize ders çıkarmamıza neden olacak hikayeler barındırıyor.Kitapta en fazla üç sayfa olan 50 tane kısa hikaye var. Hepside birbirinden güzel hikayeler. Her hikayenin başında anlamlı sözler var. Yorumun sonuna bu sözlerden en sevdiklerimi sizinle paylaşacağım. Kitapta beni en çok etkileyen ilk beş hikaye şunlardı:

⇨ Mikser
⇒ Küçük Notlar Büyük Mesajlar
⇒ Terzi
⇒ Mermerci ve Heykeltıraş
⇒ Hayallerin Sınırı Yok

  Eğer sizde okuduysanız bu kitabı sizde sevdiğiniz sizi derinden hikayeleri bizimle paylaşmaktan çekinmeyin lütfen. Hikaye derlemesi okumayı sevenlere ve biraz kafa dağıtmak isteyen herkese bu kitabı gönül rahatlığıyla öneririm Şimdiden iyi okumalar dilerim. Hoşça kalın ❤

☕Çabalamanın sonunda alınabilecek en büyük ödül, ele geçen kazanç değil, kişinin kendisine kattıklarıdır.
✒John Rushkin
☕Güçlü olman, seni mutlu etmeyebilir. Ama mutlu olman, seni güçlendirecektir.
✒T.S Eliot
☕İstediğiniz an baştan başlayabilirsiniz. Başarısızlık denen şey düşmek değil, yerde kalmaktır.
✒Mary Pickford

PUANIM: 4.0

6 Aralık 2017 Çarşamba

KÖRLÜK KİTAP YORUMU : 

ARKA KAPAK YAZISI :

 Adı bilinmeyen bir ülkenin adı bilinmeyen bir kentinde, arabasının direksiyonunda trafik ışığının yeşile dönmesini bekleyen bir adam ansızın kör olur. Ancak karanlıklara değil, bembeyaz bir boşluğa gömülür. Arkasından, körlük salgını bütün kente, hatta bütün ülkeye yayılır. Ne yönetim kalır ülkede, ne de düzen; bütün körler karantinaya alınır. Hayal bile edilemeyecek bir kaos, pislik, açlık ve zorbalık hüküm sürmektedir artık. Yaşam durmuştur, insanların tek çabası, ne pahasına olursa olsun hayatta kalmaktır. Roman, kentteki akıl hastanesinde karantinaya alınan, oradan kurtulunca da birbirinden ayrılmayan, biri çocuk yedi kişiye odaklanır. Aralarında, bütün kentte gözleri gören tek kişi olan ve gruptakilere rehberlik eden bir kadın da vardır. Bu yedi kişi, cehenneme dönen bu kentte, hayatta kalabilmek için inanılmaz bir mücadele verir. Saramago’nun müthiş bir gözlem gücüyle betimlediği bu kaotik dünya, insanın karanlık yüzünün simgesi.
Körlük, ürkütücü bir roman, beklenmedik bir felaketi yaşayan bir toplumun nasıl çöktüğünün, nasıl bencilleştiğinin ve değer yargılarını yitirdiğinin hikâyesi. Konusunun ürkütücülüğüne rağmen olağanüstü bir şiirsellikle anlatılmış bu unutulmaz roman, usta yazarın belki de en etkileyici yapıtı.

YAZAR:  JOSE SARAMAGO

ÇEVİREN: IŞIK ERGÜDEN

YAYINEVİ: KIRMIZI KEDİ YAYINLARI

SAYFA SAYISI: 331


YORUM:  Herkese merhabalar. Şahane bir Saramago kitabını sizlere anlatmaya çalışacağım. Körlük bir distopya olarak geçiyor. Kısaca söylemek gerekirse  karamsar devlet senaryoları diye biliriz. Kitap bilinmeyen bir ülkenin bilinmeyen bir şehrinde geçiyor. Kitapta ki bir diğer özellik ise karakterlerin adı yok. Meslekleri yada ilk kör, ilk körün karısı, doktor gibi sıfatlarla adlandırılıyorlar. 

Kitabın konusu arka kapakta çok iyi anlatılmış ben de kısaca değineyim. Trafikte kırmızı ışıkta duran bir adam aniden kör olur ve bu körün temas ettiği herkes aynı sonla karşılaşır ve kör olurlar. Bunlardan biride ilk körün gittiği doktordur. Doktor kör olduğunda bu beyaz körlüğün bulaşıcı olduğunu anlar. Körlük herkesin bildiğinin aksine kitabımızda beyazdır.  Yani kör olanlar bir karanlığa değil, beyazlığa mahkum olurlar. Doktor; devlet büyükleri ile temas kurmaya çalışır ve bu sırada da körlük olayları artar.  Devlet bu senaryo karşısında ne yapacaklarını düşünürken körleri toplayıp karantina altına almaya karar verir. Eski bir akıl hastanesine körler ve körlük tehlikesi yasayanlar toplanır ve kapatılır. Kitabın çok büyük çoğunluğu bu karantina zamanlarını ve insanın pisliğini anlatıyor. Zorda kalınca insanın neler yapabileceği çok güzel anlatılmış. İnsan denen mahlukun insanlığından çıkışını net ve çarpıcı bir şekilde görüyoruz. Ben kitabı okurken düşündüm gerçekten körlük bulaşıcı olsa neler olur. Her şeyimiz dostlarımız, ailelerimiz birden etrafımızdan kaybolurlar. Acaba kim bize bakar, kim kör olma riskiyle bize bakar. Dostlarımız yanımızda olur mu  ?  bu soruların yanıtları çok açık seçik olmasa da kitapta var.  

Karantina altına alınan körlerin arasında ilk körün karısı da var. Fakat kadın kör değil. Belki kimsenin yapmayacağı bir fedakarlıkla kocasının yanından gidebilmek için kör taklidi yapar ve o da karantina bölgesine alınır. Burada tüm körlerin arasında tek gören olarak herkese yardımcı olmaya çalışır. Fakat bütün bu körlerin arasında kimsenin kendini görmediğinden emin olan insanların arasında gözü gören biri olmak sanılandan çok zordur. Kadın çoğu zaman keşke bende artık kör olsam demektedir.  Kitap bu şekilde ben kitabı sevdim. Filmini de kısa sürede izlemek isterim. Fakat bence bu kitap Kabille yarışamaz. Benim gönlümde çok ayrı bir yeri olan Kabil bu kitabı biraz gölgede bıraktı. 

PUAN: 4.5

1 Aralık 2017 Cuma

KABİL KİTAP YORUMU: 


ARKA KAPAK YAZISI : 


Adem ile Havva’nın oğlu, kardeş katili, “sürgün ve gezgin” Kabil’le çıkılan bu yolculuk, Eski Ahit’in loş ve tekinsiz diyarlarında, zaman ve mekân kavramlarını altüst ederek, süreğen bir şimdiki zaman içinde, edebiyatla felsefenin kesiştiği dar alanlarda dolaştırıyor okuru.

Suç, ceza, adalet, nefret, ihtiras gibi insana özgü kavramlar ile savaşlar, katliamlar, cinayetler, boyun eğmeler ve isyanlar gibi insana özgü eylemler arasında gidip gelirken, İbrahim’den Nuh’a, Adem ile Havva’dan Eyüb’e, Lilith’e kadar bütün kadim şahsiyetler de beklenmedik anlarda ve yerlerde karşımıza çıkıp insanlık panoramasını tamamlıyorlar.
Gerçeğin ironik, yalın ve dolaysız dilini kullanan Saramago bu son romanıyla bize tüm zamanların sorusunu miras bırakmış oluyor: İnsan türü evrendeki yerini ve varlığını hak etmiş midir? 
YAZAR: JOSE SARAMAGO 
ÇEVİREN: IŞIK ERGÜDEN 
YAYINEVİ: KIRMIZI KEDİ YAYINLARI 
SAYFA SAYISI : 146 

YORUM : Herkese merhabalar. Saramago'yla neden bu kadar geç tanıştım acaba. Bu denli güzel bir kitabı daha önce okumalıydım ama olsun hiç bir şey için geç değil ve ben Saramago okumaya devam etmek istiyorum. Kitap çok cesurca yazılmış . Bu açıdan taktir etmemek imkansız. Şunu da eklemeden geçmek istemem yazarın zekasına hayran kaldım. Umarım yazara en iyi kitabı ile başlamamışım dır.  Bu kitabı çokta araştırmadan aldım ama çok mutluyum. 
Kitaba geçelim hadi. Kitap cennette başlıyor ve Adem ile Havvayı okuyoruz. Nasıl Cennetten kovulduklarını, dünyada neler yaptıklarını iyi bir kurgu ile okuyoruz. Bu kitabı okurken bunun bir roman olduğunu unutmadan okumak gerektiğini vurgulamak isterim .
Devam eden sayfalarda Kabil ve Habil'i okuyoruz. Kabilin ilk katil olmasını ve devamında Allah tarafından cezalandırılışını,alnında koca bir lekeyle durmadan bir bedevi gibi oradan oraya savrulmasını  okuyoruz. Kabil bu saatten sonra artık bildik adını bir kenara bırakıp kitaba ikon olarak başka şeyleri imgeleyerek devam ediyor. Kabil zamanlar arasında geçiş yaparak efsanevi Babil kulesi, Nuh tufanı ve dinler tarihinde çokta anılmak istenmeyen Lilith'e kadar devam eden bir zaman yolculuğu ile bizlere farklı bir bakış acısı kazandırıyor. Bununla da kalmayan Kabil İbrahim den Lut'a kadar gezinip duruyor. 
Kitap; okura mükemmel bir okuma keyfi ve farklı bir felsefe sunuyor. Yazarın dili oldukça güzeldi. Fakat noktalama işaretleri yazarımız için biraz değişik kitapta sadece nokta ve virgül kullanılıyor. Bu başlarda sizi biraz rahatsız edebilir. Ben bu küçük ayrıntıdan hiç rahatsız olmadım. 

Sizlere bu güzel kitabı tüm kalbimle öneririm. Bu kitap bizimde kalbimizde önemli bir yer etti ve yılın favorilerine girmeyi başardı. 

PUAN: 5.0