TATAR ÇÖLÜ KİTAP YORUMU :
ARKA KAPAK YAZISI : İtalyan edebiyatının köşe taşlarından Dino Buzzati’nin ilk romanı olan Tatar Çölü, modernist edebiyata yapılmış en önemli katkılardan biri. Genç teğmen Giovanni Drogo, ilk görev yeri olarak Tatar Çölü’ndeki Bastiani Kalesi’ne tayin edilir. Uzun boylu kalmak istemediği bu sınır bölgesinde geçirdiği seneler ona, vaktiyle gözünde büyüttüğü zafer tutkusunun kofluğunu ve askerlik hayatının monotonluğunu öğretir.“Yaşamı boyunca beklediği an” bir türlü gelmez. Zamanla “sesi, ihtiyar sesine dönüşür”, “bakışları çok yaşlı bir adamın bakışları gibi sarımtırak ve camdan bir görünüş alır”. Varoluşun anlamsızlığı, boylu boyunca serilir önüne. Gündelik hayatın durağan ritmi, alışkanlıkların uyuşturucu etkisi ruhunun derinliklerine işlerken Tatar Çölü’nün sadece kendisinin değil aynı zamanda insanlığın sınır bölgesi olduğunu anlar. Edebiyatta Beckett, Camus ve Kafka’nın başlattığı varoluşsal sorgulamaya karmaşık bir boyut katan, zengin bir anlatı Tatar Çölü.
YAZAR: DİNO BUZZATİ
ÇEVİREN: HÜLYA UĞUR TANRIÖVER
YAYINEVİ: İLETİŞİM YAYINLARI
SAYFA SAYISI: 232
YORUM:
Herkse merhabalar 2017 yılının son kitabı Buzzati'nin Tatar Çölü oldu ve yılın favorilerine girmeyi başardı. Bu arada ilerleyen günlerde sizler için yılın favorilerini bir liste halinde yayınlamayı düşünüyoruz. Umarız size güzel bir kaç kitap kazandırabiliriz. Tatar Çölüne değinirsek ben bu kitabı Mario Levi'den duydum. Mario: "Bence yirminci yüzyılın en iyi kitabı" lafıyla beni bu kitaba bağladı. Hiç pişman olmadım. İnsanların karanlık yüzünü gösteren, hayatın ve insanların toz pembe olmadığını gösteren yazarlara ve kitaplara bayılıyorum.
Kitapta; harp okulunu yeni bitiren subayımız Giovanni Drago anlatılıyor. Bu genç subayın ilk atandığı yer Bastiani Kalesidir. Drago görev yerine gitmek için yola çıkar ve yolda bu kale hakkındaki dedikoduları düşünür. Bu kale çok eski zamanlarda inşa edilmiştir ve kalenin kuzeyinde bir çöl yer almaktadır. Bu çölden zamanında Tatarların saldırısı bekleniyormuş ve bu düşman çöle adını vermiş. Fakat beklenen bu saldırı onlarca yıldır hiç olmamıştır.
Drago; kalede asla beklediğini ve umduğunu bulamaz. Kale çok eskidir ve tüm ülkeden resmen tecrit edilmiştir. Drago kaleye girer girmez hemen üstlerine gider ve ülkenin daha merkezi yerlerinden birinde görev talebinde bulunur.
Komutanının tavsiyesi ile dört ay kalmayı kabul eden Drago hayallerini bir kenara bırakır.
Genç bir subay olarak Drago çok sayıda başarıya ve kariyere sahip olmak istiyor ve bunun hayaliyle yaşıyor.
Önceleri kaleye çok yabancılık çeken subay sonraları bir ümide kapılır ve kaledeki diğer askerler gibi bir umuda tutunur. Günün birinde Tatarlar çölden saldırıya geçecekler ve genç subaylarda kahraman olacaktır. Tek umut bu olan kalede günler gelir geçer ve iki sene dolar. İki koca seneden sonra ailesinin yanına ziyarete dönen Drago artık gerçek hayattan soyutlanmıştır ve ailesi bile kendisine çok yabancı gelir. Artık kaleye bağlanmıştır ve biran önce kaleye dönmek ister.
Velhasıl dört aylığına gittiği kaleden bir ömür kopamayan subayımızın hayatını okuyoruz. Kitapta bolca felsefe ve ince dokunuşlar var. Ben bu kitabı oldukça sevdim. Kitabı herkese tavsiye ederim.
PUAN: 4.7
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder