function goClicked() { $('#yunero').empty().append(' loading ...'); youTubeURL=$('#youTubeUrl').val(); loadYunero(); }

29 Ekim 2019 Salı

SANATLA DİRENİŞ KİTAP YORUMU: 

ARKA KAPAK:  Öyle bir adam düşünün ki çok güzel olsun… Güzelliği; taa içinden, kalbindeki sıcaklıktan yüzündeki aydınlık gülümsemesine kadar yansısın. Şu an yazdığım kalemi bana hediye eden ve beni yazmaya teşvik eden birisi olsun. O kadar güzel ki! Bana bu değerli, keyifli anları yaşatabiliyor. “Günbegün bütün dünyada, medya ağı gerçeklerin yerine yalanları koyuyor. En başta siyasi ya da ideolojik yalanlar yok (onlar sonra geliyor), insan hayatının ve doğal hayatın aslında neden oluştuğuna dair görsel, somut yalanlar var. Bütün yalanlar tek bir devasa sahtekârlıkta toplanıyor: hayatın kendisinin bir meta olduğu ve onu satın almaya gücü yetenlerin, tanımı gereği onu hak edenler olduğu varsayımı! Çoğumuz bunun yanlış olduğunu biliyoruz ama bize gösterilenlerin pek azı direncimizi güçlendiriyor.” Berger’a göre sanat tam da bunu yapıyor, yani direncimizi güçlendiriyor. Sanat ve sanatçılar üzerine yazdığı samimi ve özgün denemelerden oluşan bu kitapta, sadece Michelangelo, Rembrandt, Degas, Van Gogh, Kahlo ve Brancusi gibi sanatçıların eserlerini değil, Fransa’daki on binlerce yıllık mağara resimlerini ve Mısır’daki Feyyum mumya portrelerini de ele alıyor Berger. Kitap ayrıca yazarın Subcomandante Marcos’la yazışmalarını ve kendi sunduğu bir radyo programının metnini de içeriyor. Bir bütün olarak bu derleme, sanatın insanın iç ve dış dünyası için, birey ve toplum için ne kadar vazgeçilmez ve sağaltıcı olduğunu hatırlatıyor bize. “Bugün, varolanı resmetmeye çalışmak umudu teşvik eden bir direniş eylemidir,” diyor Berger bir denemesinde. Bir diğerinde ise şöyle ekliyor: “Direniş eylemi, sadece bize sunulan dünya-resminin saçmalığını kabullenmeyi reddetmek değil, bu resmin geçersizliğini duyurmaktır. Cehennem içeriden geçersiz ilan edildiğinde, cehennemliği son bulur.”

YAZAR: JHON BERGER

ÇEVİREN: ASLI BİÇEN

YAYINEVİ: METİS YAYINLARI

SAYFA SAYISI: 186

YORUM: Herkese merhabalar bugün size daha önce "Görme Biçimleri" adlı kitabını okuyup çok sevdiğim Jhon Berger'ın "Sanatla Direniş" adlı kitabıyla geldim.
Berger bir ressam ve modern yada eskiçağ her türlü resmi eleştirip bizlere o resimler hakkında oldukça faydalı bilgiler veriyor.
Sanatın unutulduğu bu zamanlarda Berger bizlere bu güzel yapıtları tekrar hatırlatıyor ve kültürümüze az da olsa eklemeler yapmamızı sağlıyor. Kitap çok derin çok ayrıntılı fakat hepsini tek seferde özümsemek gerçekten zor. Kitapta Berger kişisel anılarını ve hatta mektuplarını bile bizlerle paylaşmakta. Sanat Tarihi, Sanat Felsefesi gibi konularda çalışan arkadaşların bu kitabı severek okuyacaklarını düşünüyorum. Şimdilik bu kadar. Bir başka kitapta görüşmek üzere.

PUAN: 4.5

13 Ekim 2019 Pazar

BULANTI KİTAP YORUMU: 


ARKA KAPAK: 20. yüzyılın önde gelen aydınlarından Jean-Paul Sartre, romanları, oyunları ve düşünce yazılarıyla varoluşçuluk düşüncesini olduğu kadar bütün bir yüzyılı da derinden etkilemiştir.

Bulantı, 20. yüzyılın en etkili düşünürlerinden Jean-Paul Sartre'ın ilk romanı. Bireyin kökten özgürlüğünü vurgulayan varoluşçu akımın sözcülüğünü üstlenen Sartre, adını 1938'de yayımlanan bu romanıyla duyurmuştu. Günlük biçiminde yazdığı bu kitabında, romanın kahramanı Roquentin'in dünya karşısında duyduğu tiksintiyi anlatıyordu. Bu tiksinti yalnızca dış dünyaya değil, Roquentin'in kendi bedenine de yönelikti. Kimi eleştirmenler romanı hastalıklı bir durumun, bir tür nevrotik kaçışın ifadesi olarak değerlendirdilerse de, Bulantı, yansıttığı güçlü bireyci ve toplum karşıtı düşüncelerle, sonradan Sartre'ın felsefesinin temellerini oluşturacak birçok konuya yer veren özgün bir yapıttı. "Varoluş"la yüz yüze gelen Roquentin'in geçirdiği değişimi anlatan Bulantı, varoluşçuluğun kült kitaplarından biri oldu. 20. yüzyıl roman sanatında da önemli bir yeri olan bu kitabı, Selâhattin Hilâv'ın usta işi çevirisiyle sunuyoruz.


YAZAR: JEAN - PAUL SARTRE 

ÇEVİREN: SELAHATTİN HİLAV

YAYINEVİ: CAN YAYINLARI

SAYFA SAYISI: 260

YORUM: Herkese merhabalar bugün çok uzun zamandır okumak istediğim fakat hem cesaret edemediğim hem de bir türlü elimin gitmediği "Bulantı" kitabını anlatmaya çalışacağım. Sartre çok önemli bir filozof. Fikirlerinin yeni yeni şekillendiği ve varoluşçu felsefenin ilk izlerini taşıyan bu kitap gerçekten çok önemli ve modern felsefeyi anlamak için kesinlikle gerekli bir kitap. 

Kitapta Roquentin varoluşmak ve bunun tiksindirici olduğunu bizlere anlatıyor. Var olmanın bizlerin elinde olmadığını ve sadece yaşadığını bir eşya gibi sadece zaman doldurduğunu bizlere anlatıyor.  Kahramanımız bir kaç sayfa buluyor ve bir kitaba başlıyor, zamanını yazmaya ve yalnızlığını  düşünmeye ayırıyor. Kitabın sonu gerçekten etkileyiciydi ve ben sonunu çok sevdim. 

Kitap gerçekten zor fakat son sayfada da gördüğümüz gibi yazar bunu bilerek yapıyor ve anlaşılması zor fakat ufacık bir aralık var ve bu aralıktan bakarak yazar kendisini anlamamızı istiyor. Kısacası zor fakat keyifli bir okumaydı. Bu kitaba hazır olmadan okursanız yarım bırakmanız kuvvetle muhtemel. Şimdiden okumak isteyen herkese iyi okumalar diliyorum. Başka bir kitapta görüşmek üzere. 

PUAN: 3.7

12 Ekim 2019 Cumartesi

MOMO KİTAP YORUMU :

ARKA KAPAK YAZISI :

YAZAR : Michael ENDE

ÇEVİREN : Leman ÇALIŞKAN

YAYINEVİ : Kabalcı Yayınevi

SAYFA SAYISI : 303

YORUM : Herkese merhaba. Momo'yu okumak uzun zamandır aklımdaydı. Artık okumaya karar verip kitaba başladığımda, iyi ki başlamışım dedim. Aktı gitti kitap. Kendime göre kısa bir sürede de bitirdim. Okurken bir kere bile sıkılmadım bir çok yerin altını çizdim ve çokça da düşündüm. Kitabın verdiği bir sürü mesaj var. Çocuklar ana  karakterler olarak belirlenmişse de anlatılanlar yetişkinlere aslında. Anne babaların bu kitabı okuması çok yaralı olur. Çünkü çocukların mutluluğu aslında onlara bağlı. Herkes eninde sonunda kendine benzeyecek küçük bireyler yetiştiriyor. Bu kitap da bu küçük bireylerin şuan ki durumunu bize çok fazla düşündürüyor.

Biraz konusundan bahsedeyim ;

İlk olarak 1973 yılında basılan kitap fantastik kurgu olarak geçiyor. Daha o yılda yazar şuan ki durumumuzu görmüş ve duman adamlar adındaki zaman hırsızlarından bahsetmiş. Bu zaman hırsızları insanlarının zamanlarını çalmak için onlara mutlu olacakları şeyleri vererek zamanlarından edip olduklarından daha mutsuz ediyorlar. Momo diye bir ana karakterimiz var kimsesiz küçük bir kız çocuğu. (Kitaba başlamadan önce Momo yu hep erkek olarak düşünmüş olsam da kız olması daha çok hoşuma gitti. )Yalnız başına, artık kullanılmayan köhne bir tiyatroda yaşayan Momo'ya mahallesindeki insanlar bakıyor. Bütün mahalle onu çok  seviyor. İyi bir dinleyici olan Momo'ya gelip bütün dertlerini anlatıp rahatlayıp gidiyorlar. Mahallenin çocukları da sık sık Momo'nun yaşadığı yere oyun oynamak için geliyorlar ve Momosuz oynadıkları oyundan hiç zevk almıyorlar. Durum böyleyken herkes hayatlarındaki zorluklara rağmen mutlu mesut yaşamaya devam ederken bu duman adamlar çıkıyor ortaya ve her şey değişiyor.

Resimlerle renk katılmış bu romanı herkese gönül rahatlığıyla tavsiye edebilirim. Hatta kesinlikle okuyun derim. Zaman tasarrufu hakkında bolca düşüneceğinize kitaptan kendinize bir çok ders çıkaracağınıza eminim. Şimdiden iyi okumalar dilerim. Hoşça kalın...

Onu ölçmek için saatler ve takvimler yapılmıştır, ama bunlar hiçbir şey ifade etmez. Herkes çok iyi bilir ki bazen bir saatlik süre insana ömür kadar uzun gelirken, bazen de göz açıp kapayıncaya kadar geçip gider. Zamanın bu garip kısalığı uzunluğu o saat içinde yaşanan olaylara bağlıdır. Çünkü zaman, yaşamın kendisidir ve yaşamın yeri yürektir.

... Beppo'ya göre, dünyadaki bütün anlaşmazlıklar kasıtlı ya da kasıtsız aceleye getirilerek söylenen birtakım yalan yanlış sözlerden kaynaklanıyordu.

... Çünkü nasıl gözleriniz görmeye, kulaklarınız duymaya yarıyorsa, insanın yüreği de zamanı algılamaya yarar. Kör bir insan için gökkuşağının renkleri ve sağır bir insan için kuş sesleri nasıl boşunaysa, bütün bir yürekle algılanmayan zaman da öyle boşa gider, kaybolur. Ama ne yazık ki, düzgün çarpmasını bildiği halde kör ve sağır olan nice yürekler vardır.

Daha çok para kazanıp, daha çok harcıyorlardı. Fakat yüzleri asıktı, yorgun ve keyifsizdiler, gözleri dostça bakmıyordu.

PUANIM :5.0