PİÇ KİTAP YORUMU:
ARKA KAPAK YAZISI:
Piçlerin çocukları olmaz.
Piçler, aşık oldukları kadınların kendilerini kurtaracaklarını düşünür. Oysa hiçbir kadın dünyaya bir piçi kurtarmak için gelmemiştir.
Piçlere sır verilebilir. Ölümleriyle son bulan sırdaşlıkları vardır.
Piçlerin cinsel hayatı düzensizdir.
Piçlerin bedenleri ve akılları, diğer insanlarınkilerin aksine nasırlaşmaz. Onların nasırlaşan tek yerleri ruhlarıdır.
Piçler sadece kendi aşklarına saygı duyarlar. En yakın dostlarının kadınlarına dil ve el uzatabilirler. Bu durumda piç tabii ki suçlu, ancak piçlik meşrudur. Piçler düzensiz hayatlarında düzenli olarak içki içerler. Belli sayıdaki kadehten sonra sarhoş olup sızarlar. Sızdıkları yerin adı huzurdur.
Piçlerin babalarıyla olan ilişkileri mezar taşı kadar soğuk, yeni dökülmüş kan kadar sıcaktır.
Piçler insan öldüremedikleri, ağır suçlar işleyemedikleri, korkak ve hain oldukları için yaşadıkları yerleri zorunlu kalmadıkça terk edemezler.
Piçin davranış ve tercihlerini sadece bir başka piç kabul edilebilir olarak değerlendirir ve "Neden?" diye sormaz. "Neden" sorusu piçliği yok eder.
YAZAR: HAKAN GÜNDAY
YAYINEVİ: DOĞAN KİTAP
SAYFA SAYISI: 224
YORUM: Herkese merhabalar. Ben Hakan Günday okumayı çok seviyorum. Bu kitabı da oldukça güzeldi ama Kinyas ve Kayra, AZ gibi kitapların gölgesinde kaldı diye bilirim. Yazarın söyleyecek sözü, enteresan düşünceleri var ve bunu bir hikaye ile anlatıyor. Ben Günday kitaplarında olaylardan çok aralardaki felsefeye odaklanıyorum.
Kitaba gelelim . Kitapta dört eski arkadaş var dördü de zengin ailelerden geliyorlar. Kendilerine Piç diyorlar fakat bildiğimiz kavramda değil. Bakın kitapta bu ad şöyle açıklanıyor: "Türkçe'deki kelimelerin ilk anlamlarının pek de geçerli olmadığı bir yüzyılda piçler, babaları bilinmeyenler değil, babalarına ihanet edenlerdir. Babalarına ve annelerine. Piçlerin ebeveynleri dünyadan doğal ölümlerle ayrılmazlar. Katillerinin adı üzüntüdür. "
İşte kitabın adı da buradan geliyor. Dört genç; Cenk, Hakan , Barbaros, Afgan. Bu dörtlü aslında çokta eğitimlidir. Biri Milli yüzücü, biri Cenevre'de master yaparken parasını kumarhanelerde bitirip, yaptığı resimleri galerilere satarak kazandığı parayla memleketine gelen bir genç, biri hiç bir yazarda olamayan hayal gücüne sahip bir genç. Bir diğeri ailesinin bütün zenginliğini önüne sermesine rağmen bunu kullanamayan, ailesinin güvenini kaybeden bir gençtir. Kitabın bir yerinde söyle der Hakan: " Çok zeki olduğumu ne zaman anladım biliyor musun. Kendimi tüketmek için her şeyi yapmama rağmen bunu başaramadığım da."
Yada kitabın bir yerinde söyle bir yazı vardı. " Bunlar ne yapıyor ? Bilgi satıyor. Yetenek satıyor. Kendileri için saklamaları gereken şeyi satıyorlar. Ama çalışmak sadece bu değil. Hiç bir bilginin erişemeyeceği değerde olan bir şey var: kol gücü." Bunun üzerine devam eden konuşmada Hakan : " Yeter ki benden hayal gücü istemesinler" der.
Sizlere, bu alıntıları kitabı daha rahat anlatabilmek için paylaştım. Oradan oraya savrulan ve çalışmaya karşı olan bu gençler hayatın her pisliğini tadarlar ama sisteme ayak uydurmak istemezler. Bu dörtlü kitap boyunca o kapı bu kapı ,sokaklar derken İstanbul'u karış karış gezerler ve bir çok macera yaşarlar tabi bence bu olaylar önemsiz. Olayların aralarında yazarın felsefik görüşleri ve insanlara dair yorumları çok önemli.
Ben; Hakan Günday'ın iyi bir felsefeci, iyi bir düşünür olduğunu düşünüyorum. Çok ince yerlere temas ediyor. Günday severler hala bu kitabı okumadıysanız bir şans verin derim. Şimdiden iyi okumalar.
PUAN: 3.7