function goClicked() { $('#yunero').empty().append(' loading ...'); youTubeURL=$('#youTubeUrl').val(); loadYunero(); }

29 Temmuz 2017 Cumartesi

ENDGAME KİTAP YORUMU: 


ARKA KAPAK YAZISI :  

Dünya. Şimdi. Bugün. Yarın. Endgame gerçek ve endgame başladı. Gelecek belirsiz. Her şey olacağına varacak.

On iki Oyuncu. Bedenen gençler ama kadim bir geçmişten geliyorlar. Binlerce yıl önce yaratıldılar ve seçildiler. O günden beri hazırlanıyorlar. Doğaüstü değiller. Ne uçabilir ne de kurşunu altına çevirebilirler. Ölüm geldiğinde onların da yapacak bir şeyleri yok. Onlar için de, hepimiz için de. Onlar Dünya'nın mirasçıları ve Büyük Kurtuluş Bulmacası'nı çözmeliler. Biri yapmalı yoksa hepimiz yok oluruz.

Kitabı oku. İpuçlarını bul. Bulmacayı çöz. Kazanan sadece bir kişi olacak. Endgame gerçek. Endgame başladı. .

On iki bin yıl önce geldiler. İnsanlığı yaratıp kurallar koydular. Altına ihtiyaçları vardı ve onlar için ilk medeniyetleri inşa ettiler. İstedikleri şeyi aldıklarında gittiler. Fakat gitmeden önce, bir gün tekrar geri geleceklerini, o gün bir oyun oynanacağını söylediler. Bu oyun geleceğimizi belirleyecekti. Bu Endgame.

On binlerce yıl soylar gizli kaldı. İnsanlığın ilk on iki soyu. Her soyun hazırlanması gereken bir oyuncusu var. Kuşaktan kuşağa eğitildiler. Silah, diller, tarih, taktik, kılık değiştirme, suikast üzerinde uzmanlaştılar. Oyuncular birlikteyken her şeydi: güçlü, nazik, acımasız, sadık, zeki, aptal, çirkin, arzulu, adi, dönek, güzel, hesapçı, tembel, hayat dolu, zayıf. İyi ve kötüler. Hepimiz gibi. Bu Endgame.
Oyun başladığında oyuncular üç anahtarı bulmalı. Bu anahtarlar dünyanın bir yerinde saklı. Anahtarı ilk bulan oyunu kazanır. Endgame: Çağrı birinci anahtarla ilgili. Çağrı aynı zamanda bir bulmaca. Bulmacayı ilk çözen 500.000 $ değerinde altınla ödüllendirilecek. 


YAZAR : JAMES FREY & NILS JOHNSON - SHELTON 

ÇEVİREN: UĞUR MEHTER

YAYINEVİ : PENA YAYINLARI

SAYFA SAYISI: 534


YORUM: Herkese merhabalar. Sonunda Endgame'i bitirebildim. Kitap beni biraz zorladı, sanırım artık yaşlanıyorum. Bu kitap kurgu olarak hiçte fena değil aslında ama bana on beş, on altı yaşlarında çocukların dünyayı kurtarma öyküleri hiçte cazip gelmemeye başladı. 

Kitabın konusuna gelelim. Kitapta on iki oyuncu var ve her biri kadim on iki soydan geliyor. Her bir oyuncu Endgame için eğitiliyor. on üç yaşından başlayarak yirmi yaşını geçmeyecek şekilde oluşan bu oyuncu kadromuz her nesil değişiyor. Yani kimse Endgame'in ne zaman başlayacağını bilmediği için her on üç yaşına basan çocuğu başlıyorlar yetiştirmeye . 

Kitabımızda beklenen an geliyor ve hiç birine vurmayan şans bu on ikiliye vuruyor. Endgame'in başladığını nasıl anlıyorlar peki diye sorar gibisiniz. Hemen söyleyeyim her oyuncunun yaşadığı ülkeye bir meteor düşüyor ve bu meteor'un içerisinde oyuncuya ait bir parça var. Her oyuncu meteor düşmesiyle oyunun başladığını anlar ve hazırlıklarına başlar. 


  Her oyuncu Endgame'in başladığını öğrenir öğrenmez Çine gidiyor. Toplantı yeri olarak Çin belirlenmiş. Oyuncuların tek bir görevi var üç anahtarı bulmak bunlar :  Dünya anahtarı,Gök anahtarı, Güneş anahtarı. Bu anahtarların üçünü bulan oyuncu kazanıyor. Peki ödül ne ? Ödül şu : Kazanan oyuncunun soyundan gelen herkes yaşayacak ve onun dışında dünyadaki herkes ölecek. Her oyuncu kendi kadim soyu için oynuyor. 

Bu kitap sadece Dünya anahtarını anlatıyor. Üç seri olan Endgame'in diğer kitaplarını okumayı düşünmüyorum. Ben bu kitaba göre sanırım biraz büyük kaldım. Fakat on üç, on dokuz yaş aralığında arkadaşların bu kitaptan oldukça hoşlanacağını düşünüyorum. 
Umarım yorum sizlere faydalı olur. Sizlerde okuduğunuz kitaplar hakkında düşüncelerinizi yorum olarak bizimle paylaşa bilirsiniz. Ayrıca okuyup yorumlamamızı istediğiniz kitapları da yorumda belirte bilirsiniz. 

PUAN: 3.5


20 Temmuz 2017 Perşembe

SÜPERPOZE KİTAP YORUMU : 



ARKA KAPAK : Mutlu bir aile hayatına, güzel çocuklara sahipsiniz. Geceyarısı kapınıza dayanan eski bir arkadaşınız, size kuantum dünyanın kapılarını araladığından bahsediyor ve sabah ölü bulunuyor.

Öldürüldüğü odada sizin parmak izleriniz, DNA'nız. 
Ayakkabınızda arkadaşınızın kanı.
Tek şüpheli sizsiniz.
Oysa siz, masum olduğunuza eminsiniz.
Emin misiniz?







YAZAR: DAVID WALTON 

ÇEVİREN: KIVANÇ GÜVEN 

YAYINEVİ: APRIL

SAYFA SAYISI : 318

YORUM:  Herkese merhabalar . Süperpoze güzel bir kuantum ve cinayet romanıydı. Kitabın jargonu biraz ağırdı. Kuantum ile ilgili fazlaca terim olduğu için biraz zor okunuyor. Fakat ben kitabı sevdim. 

Kuantum; mantığınızı devre dışı bırakarak anlaya bileceğiniz bir konu  bu sebepten çok mantık aranmaması gerekiyor. Kuantum; kitaba çok güzel nakledilmiş ve cinayetle oldukça güzel bağdaştırılmış. 


Sakin bir şekilde ailesi ile sıradan bir akşam geçiren Jakop Kelley kapının çalmasıyla karsısında eski bir dostunu ve meslektaşını görür. Brian Vanderhall ; Jakop'ın evine geldiğinde kısa şort  ve terlikle kış günü oldukça dikkat çeken bir haldeydi . 

İki eski meslektaş ve sıkı dost olan ikili evde otururken Jakop arkadaşındaki değişikliğin ve garipliğin farkına varır. Brian; Kuantum hakkında oldukça garip şeyler anlatmaktadır fakat bunların hiç birine inanamayan  Jakop git gide sinirlenmeye başlar. Kendisine inanılmadığını gören Brian silahını çeker ve arkadaşının karısına nişan alır. Kurşunun kadına değmeden etrafından dolanacağını iddia eden Brian, silahı ateşler ve kadına bir şey olmaz  fakat Jakop delirir ve  arkadaşını döverek evinden kovar. Olaylarda bu şekilde gelişir. 

Hiç bir şeyden haberi olmadan neler olduğunu öğrenmek için ertesi gün Brien' ı ziyarete gitmek isteyen Jakop; bir zamanlar beraber çalıştıkları NJSÇ  ye gider. Arkadaşının odasında kendisine bırakılmış bir mektup bulur.  Bu mektup üzerine gittiği yerde arkadaşının cesediyle karşılaşır . Bununla beraber sır perdeleri git gide çoğalacaktır ve bir yandan da polis ve Jakop arasında sıkı bir kovalamaca başlayacaktır.

Kitap oldukça karmaşık ve ne yazarsam Spoiler olacak o yüzden çok da bir şey anlatamıyorum. Fakat şunu söylemeliyim ki  hem polisiye hemde Kantum açısından beni doyuran bir kitap oldu.  

Bu konulara ilgili kişilerin bu romanı okumasını şiddetle tavsiye ederim. 

PUAN: 4.5 

18 Temmuz 2017 Salı

UZAK YILDIZLAR KİTAP YORUMU:

ARKA KAPAK YAZISI:

Onlar farklı masalların kahramanıydı. Aynı yıldızların altında benzer bir geleceğin düşünü kurdular.


Ay Günlükleri evreninde pek çok muhteşem, şiddet dolu ve romantik hikâye gizli. Ve tabii sırlar da. Cinder, Yeni Pekin’e nasıl geldi? Kraliçe’nin askeri Wolf, nasıl oldu da genç bir adamdan bir katile dönüştü? Prenses Winter ve saray muhafızı Jacin, onları bekleyen geleceği ilk ne zaman fark etti?

Beşi daha önce hiç yayınlanmamış dokuz hikâye ve Alice Harikalar Diyarında’nın Kupa Kraliçesi’ni konu alan bir sonraki Marissa Meyer romanı Kalpsiz’den, yine daha önce hiç yayınlanmamış bölümler içeren Uzak Yıldızlar, çok satan ve bununla da kalmayarak çok sevilen “Ay Günlükleri” serisinin okurları için vazgeçilmez bir kitap.


YAZAR: Marissa MEYER

ÇEVİREN:Elif Nihan AKBAŞ-Seçil ERSEK ÜMİTVAR

YAYINEVİ: ARTEMİS

SAYFA SAYISI: 373

YORUM: Sonunda koskoca seriyi bitirdim :) Biraz serinin bitmesinin verdiği hüzün ve  birazda seriyi bitirelebilmenin sevinciyle uzak yıldızları yorumlayacağım bugün size.

  Uzak yıldızlar şimdiye kadarki kitaplarda geçen serinin bel kemiği karakterlerin öyküsünü anlatıyor bize.Küçüklüklerini anlatan bu hikayeler kafamdaki bir çok soruya nokta atışı yapıp cevap oldu. Mesela Cinder nasıl evlatlık verildi ? Scarletin babaannesi neden Cinder'ı yıllarca korudu.Scarlet neden babaannesiyle büyüdü? Jacin ile Winter'ın küçüklükten gelen bağları nasıl oluştu? gibi aklınıza takılabilecek seride üstü kapalı anlatılmış bir çok şey bu kitapta su yüzüne çıkıyor.Kitapta dokuz başlık var.
。Koruyucu
。Arızalar
。Kraliçe'nin Ordusu
。Carswell'in Şanslı Olma Rehberi
。Gün Işığından Sonra
。Prenses ve Muhafız
。Küçük Android
。Mekanik Ustası
。Eski Bir Şey, Yeni Bir Şey
  Başlıklardan içerik çok rahatlıkla anlaşılabiliyor zaten. Benim en çok severek okuduğum bölüm son bölüm oldu. Çok tatlı güzel bir hikayeyle bitirmiş yazar kitabı. Winter'ın bitiminde olanların devamı niteliğindeydi son bölüm ve merakımın son bulmasını sağladı. Bende içim rahat kafamda hiç bir soru kalmadan hikayeyi bitirmiş oldum . Kitabın son 20 sayfasında da Yazarın yeni kitabının 20 sayfalık bir ön okuması  var .

Sonuç olarak bu kitabı da beğendim arasında  beni oldukça çok sıkan bir hikaye olmasına rağmen genel olarak sevdim kitabı.Ve uzak yıldızlarla seriye noktayı koydum.Çok güzel bir seriydi ve kitabın karakterlerini biraz özleyeceğim sanırım.:)

PUANIM: 4.5

12 Temmuz 2017 Çarşamba


 AZ KİTAP YORUMU : 



ARKA KAPAK YAZISI : Diyebilirsin ki, bir insanı, fotoğraflarından ve hakkındaki haberlerden ne kadar tanıyabilirsin? Haklısın. Belki de çok az...
O zaman şöyle demeliyim: Seni az tanıyorum... Az...
Sen de fark ettin mi? Az dediğin, küçücük bir kelime. Sadece A ve Z.
Sadece iki harf. Ama aralarında koca bir alfabe var.
O alfabeyle yazılmış onbinlerce kelime ve yüzbinlerce cümle var. Sana söylemek isteyip de yazamadığım sözler bile o iki harfin arasında.
Biri başlangıç, diğeri son. Ama sanki birbirleri için yaratılmışlar.
Yan yana gelip de birlikte okunmak için. Aralarındaki her harfi teker teker aşıp birbirlerine kavuşmuş gibiler.
Senin ve benim gibi...
11 yaşında bir tarikat şeyhinin oğluyla evlendirilen korucu kızı Derdâ ile hapisteki bir gaspçının aynı yaştaki oğlu “mezarlık çocuğu” Derda’nın bir mezarlıkta kesişen hayatlarının, bu iki çocuğu kırk yıl boyunca her tür şiddetle yontup birbirlerine hazırlayışının, (bütün anlamlarıyla) Yazı’nın bu iki çocuğu birleştirmesinin hikâyesi.

YAZAR: HAKAN GÜNDAY

YAYINEVİ: DOĞAN KİTAP

SAYFA SAYISI: 355


YORUM: Hakan Günday'dan okuduğum ikinci kitap AZ. Bu kitap sanırım bu yılın favorisi oldu. Çok  beğendim kitabı. AZ bir yatakhanede başlıyor. Derdâ yatılı bir okulda okuyan 11 yaşında bir çocukken annesi tarafından okuldan alınarak bir şeyhin oğluyla evlendirilir. 11 yaşında Londra'da bir apartman dairesine kapalı tam 5 sene geçiren küçük kız artık o köydeki kız değildir.

Yaşamından bıkan, kocasından nefret eden bu kız evden kaçmak için planlar yapar. Bir yardan  yaşadığı ülkenin dilini öğrenirken bir yandan da çeşitli yollardan para biriktirip evden kaçma planları yapar. Evden kaçtıktan sonra hayat hiçte umduğu gibi gitmez. Hayatın zorluklarını çok iyi görür ve eroin bağımlısı olur. Eroin için her şeyi yapan genç kız, oldukça zor bir hayata sürüklenir. Bir gün yatırıldığı terapi merkezinde hayatı değişecektir.

Bütün bunlar olurken birde mezarlıkta mezar  temizleyerek hasta annesiyle yaşayan 11 yaşında bir çocuk var. Bu çocuğun adı da Derda . Derda'nın babası yıllardır hapiste ve annesi hastalığının artık son aşamasında ölmek üzere. Derda  babasının olmayışı ve annesinin ölmek üzere olduğunu bilmesiyle korkmaya başlar. Sağdan soldan kimsesizler yurduyla alakalı oldukça kötü haberler duyan Derda; buralara girmemek için her şeyi yapacak kadar korkmuştur. Annesinin ölümü ile başlayan olaylar zincirinde  Derda artık tek başına bir hayat yaşar. Okumayı dahi bilmeyen Derda bir yerlerden bulduğu bir kitaba çok bağlanır ve bu kitap uğruna okumayı öğrenir. Bu kitap Derda'nın hayatını değiştirir.

Derdâ ve Derda'nın hayatını birleştiren her neyse merakla okuyacaksınız. Mükemmel bir kitaptı ve okumazsanız bence çok şey kaybedersiniz. Her birinize gönül rahatlığıyla bu kitabı tavsiye edebilirim.


PUAN: 5.0

8 Temmuz 2017 Cumartesi

WINTER KİTAP YORUMU:

ARKA KAPAK YAZISI:

Ay halkı, yüzündeki yara izlerine aldırmadan zarafeti ve nezaketiyle hepsini büyüleyen Prenses Winter'a hayrandı. Herkes, genç Prenses'in, üvey annesi Kraliçe Levana'dan çok daha nefes kesici bir güzelliği olduğunu düşünüyordu. Winter, üvey annesinden pek hoşlanmıyordu. Eh, bunda Levana'nın, genç ve güzel Prenses'in çocukluk arkadaşı ve yakışıklı saray muhafızı Jacin'e duyduğu hisleri onaylamamasının da etkisi vardı tabii. Ancak Winter, Levana'nın sandığı kadar zayıf biri değildi ve yıllardır üvey annesinin isteklerini görmezden gelmeyi başarmıştı.

Winter, sayborg mekanik ustası Cinder ve arkadaşlarıyla birlikte belki de büyük bir devrim başlatacak ve uzun süredir gizliden gizliye süren bir savaşı nihayete erdirecekti. Cinder, Scarlet, Cress ve Winter; Kraliçe Levana'yı alt edip kendi mutlu sonlarını yazabilecek mi? "Ay Günlüğü" serisi sona erdi. Artık hiçbir masalda böyle bir tat bulamayacaksınız. Kendi masalınızı yaşasanız bile.

YAZAR: Marissa MEYER

ÇEVİREN: Beril TÜCCARBAŞIOĞLU UĞUR

YAYINEVİ: ARTEMİS

SAYFA SAYISI: 800

YORUM: Herkese merhabalar .Çok uzun bir aradan sonra kitap bitirmenin sevinciyle bugün size Ay günlükleri serisinin 5. kitabı Winter’ı yorumlayacağım. 800 sayfa olan bu kitabı o kadar hengamenin içinde neredeyse 3 haftada bitirdim. Ama şunu söyleyebilirim benim için Winter her okumamda elimden zor bıraktığım bir kitap oldu.

  Serinin önceki kitaplarını geçen yaz bitirmiştim üstünden çok uzun bir zaman geçmesine rağmen Winter’ı okurken  seriye hiç yabancılık çekmedim. Kitaba başlarken olayları unuttuğumdan korksam da Winter’ı okudukça bu korkum kayboldu gitti. Çünkü Winter her şeyi tek tek hatırlattı bana ve sonrasında kitabın içine girdim akıp gitti olaylar. Serinin diğer kitapları gibi Winter da mükemmeldi ama açıkçası benim en sevdiğim kitap Winter oldu.Hatta en sevdiğim Karakterde masum güzeller güzeli Winter kızımız oldu bu kitapla birlikte :) Serinin kitaplarını okudukça kitaptaki karakterler bana daha yakın geldi onları tanıdıkça sanki arkadaşlarımmış gibi hissettim. Onlarla üzüldüm onlarla heyecanlandım mutlu oldum . Mücadeleleri benim mücadelem oldu sanki. Seri boyunca heyecan hiç kesilmedi. Winter da bu kadar kalın bir kitap olmasına rağmen beni bir dakika olsun sıkmadı.  Merakla okudum her bölümü her sayfayı. Yeni katılan karakterle birlikte Winter herkese önerebileceğim mükemmel bir kitaptı.  Winter’a kadar okuyup da seriyi bırakmak isteyen olacağını pek sanmasam da böyle bir düşüncesi olanlara seriyi tamamlamalarını öneririm cıvıl cıvıl karakteriyle Winter seriye çok güzel bir renk katmış.

  Kitabın dili de o kadar tatlıydı ki o kadar güzel çevrilmişti ki bir çok yerde ‘’ya ne kadar da bize göre çevrilmiş bu kitap’’ demekten alamadım kendimi.Çeviriye de hayran kaldım çok eğlenerek okudum. Ay günlükleri serisini herkese şiddetle öneriyorum ve spoiler niteliğinde birkaç bir şeyden bahsedip yorumumu bitirmek istiyorum

  Diğer kitaplarda olduğu gibi Winter’da da heyecan aşk dostluk duyguları en içten şekilde yansıtılmıştı. Her bir karakterin kendine özgü tavırlara olaylara tepkileri çok güzeldi. Ve Winter da karakterlerin arasındaki aşk dostluk sadakat ve güven en üst düzeydeydi. Winter’la Jacin’in birbirlerine olan bağlılığı küçüklükten gelen aşkları çok tatlıydı. Jacin ve Winter çifti serideki en sevdiğim çifti.Ama Wolf’un da Scarlet’in aşkına olan sadakati yüreğime çok dokundu. Karakterlerin yaşadıkları zorluklar ve bu zorluklara karşı birlik olup bin bir badire atlatıp amaçlarına ulaşmaları çok güzeldi okurken hop oturup hop kalktığım bir çok olay oldu. Levana da en kötü yüzünü gösterdi bu kitapta kitabın içine girip benim boğazlayasım geldi cadıyı ama sonunda layığını bulduğu için içim çok rahatladı:)

PUANIM: 5.0

4 Temmuz 2017 Salı


 BOYALI KUŞ KİTAP YORUMU: 



ARKA KAPAK YAZISI :

 İlk olarak 1965'te yayımlanan Boyalı kuş,Jerzy Kosinski'yi edebiyat dünyasının aranan simalarından biri yaptı. O dönemde Los Angles Times'ın  "son on yılın en etkileyici romanlarından biri " saydığı  eser otuzdan fazla dile çevrildi.

2. Dünya Savaşı sırasında ailesi tarafından  güvenliği için uzak bir köye gönderilen bir çocuğun oradan oraya savruluşunun sinirleri yıpratan hikayesi olan Boyalı kuş, dehşetle vahşetin, masumiyetle sevginin yakınlığını irdeleyen bir şaheserdir.

Edebiyat tarihinin en önemli ve özgün yazarlarından Kosiniski'nin ilk ve en ünlü eseridir.

"2.Dünya Savaşı'nı konu edinen kayda değer kurgulardan hiçbiri Jerzy Kosiniski'nin Boyalı Kuş'unun seviyesini yakalayamaz. Görkemli bir sanat eseri ve insan iradesi üzerine yazılmış en iyi methiye. Bunu okuyan asla unutmayacak ve mutlaka sarsılacak. Boyalı Kuş edebiyatımızı zenginleştiriyor."

YAZAR: JERZY KOSINISKI

ÇEVİREN: AYDIN EMEÇ

YAYINEVİ: E YAYINLARI

SAYFA SAYISI: 239

YORUM:  Herkese merhabalar .Öncelikle Jerzy Kosiniski hakkında ufak bir bilgi vermek istiyorum. Polonya asıllı yazar  İkinci Dünya savaşında doğu polonya'da katolik bir aileye sahte bir kimlikle sığınıyor. Yahudi bir ailede doğan bu çocuğun asıl adı Josef Lowinkopf'tur.  Ailenin babası Moses Nazilerin  ayak seslerini duyar ve ailenin soyadını Kosiniski'ye çevirir.  Sonradan vaftiz edilerek Hıristiyan olan aile, Yahudi kimliğini savaş boyu saklar.

Yazar bir yandan kendi hayatını yazmış diye biliriz. Kitapta adını bilmediğimiz yedi yaşında bir çocuğun on bir yaşına kadar sığınacak bir yerler aramasıyla  geçiyor. Çocuk ailesi tarafından gönderildiği yaşlı bir kadın ölünce sokakta kalır. Çocuk köy köy dolaşa dolasa kendisini saklayacak birilerini arar çünkü savaş vardır ve Yahudi olan bu çocuk her yerde dışlanmaktadır. Bir kaç kötü adamın eline düşer ve onların işlerini yapar, bütün yükü sırtlanır fakat yaranamaz her gün dayak yer. Gittiği her evde bu şekilde yaşamaya çalışan bu çocuk savaşın sonuna kadar bir çok ailede kalır ve her ailenin farklı hikayesi vardır. Her gittiği yerden bir şeyler öğrenir. Şiddeti sevmeyen, çok ezilen bu çocuk kitabın sonlarında oldukça hırçın bir çocuğa dönüşür.

Küçük bir çocuğun hikayesi çoğu yerde içimizi acıyor. Ben bu kitabı okurken Naziler ve savaş bekliyordum. Fakat hiç öyle olmadı daha çok çocuk üzerine yoğunlaşan kitabı ben sevdim. Okuması keyifli ve hızlı bir kitap. Okumak isteyen herkese tavsiye ederim.

PUAN: 4.0