function goClicked() { $('#yunero').empty().append(' loading ...'); youTubeURL=$('#youTubeUrl').val(); loadYunero(); }

28 Ekim 2018 Pazar

MUSTAFA KEMAL KİTAP YORUMU :


ARKA KAPAK YAZISI: 

"EY TÜRK GENÇLİĞİ BİRİNCİ VAZİFEN.."

YAZAR: YILMAZ ÖZDİL

YAYINEVİ: KIRMIZI KEDİ

SAYFA SAYISI: 510


YORUM: Herkese merhabalar benim için çok özel bir kitapla geldim.

Mustafa Kemal Atatürk'ün benim kalbimdeki yerini anlatmam zor. Kitabı okurken gözlerim sık sık doldu bu kadar muhteşem bir insanın kurduğu ülkede yaşamaktan onur ve gurur duyuyorum. Bir yandan da o zamanlardan bu zamanlar değişen şeyleri karşılaştırıyorum da o zamanlar Türkiye çok daha güzelmiş. O kadar emekle uğraşla hayatını hastalıkla, savaşla geçiren Atam bin bir uğraşla ülkeyi bizlere bıraktı ama biz üstümüze düşeni yapamadık hala yapamıyoruz sanırım.

Ben sürekli sıkılmadan Atatürk'ün gençliğe hitabesini okuyorum ve her okuduğumda hep çok faklı hisler hissediyorum.

Kitaba geçelim hadi ama önce yazar Yılmaz Özdil hakkında biraz konuşmak istiyorum. Türkiye'de muhalif olup ayakta kalabilen nadir gazetecilerden ve ben Yılmaz Hocayı çok seviyorum. Aylar önce köşe yazısında bu kitabın geleceğini duyurduğunda içim içime sığmamıştı ve sonunda kitaba kavuşabildim.

Yılmaz hoca o kadar güzel bir dil kullanmış ki hiç sıkılmadan hiç elimden bırakmadan bir solukta bitti kitap.

Kitap Atamızın anıları, hatıraları, sevdiği kadınlar, ailesi, dostları gibi özel hayatını yaşadığı anıları anlatırken savaşları bunları nasıl planladığını  ve  okuduğu kitapları bizlere anlatıyor.

Cumhuriyetin ilk yıllarını ve kadını anlatıyor bize bu kitap. Hiç değeri olmayan kadınlar on yıl içerisinde nasıl kıymet görür bir konuma geldi  sosyal ve ekonomik durumları nasıl değişti bunları okuyoruz. Çok anlatmaya gerek yok benim favori kitabım oldu bu kitap kesinlikle okunmalı. Lütfen herkese tavsiye edin, lütfen okuyun doğruyu, Atamızı öğrenin.

"BENİ GÖRMEK DEMEK MUTLAKA YÜZÜMÜ GÖRMEK DEĞİLDİR. BENİM FİKİRLERİMİ, BENİM DUYGULARIMI ANLIYORSANIZ VE HİSSEDİYORSANIZ BU KAFİDİR." 
                                                        GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK. 

PUAN: .....

17 Ekim 2018 Çarşamba

KAMBUR KİTAP YORUMU: 


ARKA KAPAK YAZISI:  

Benden, bana kayıtsız kalınması ile benden nefret edilmesi arasında bir seçim yapmam istense, tereddütsüz, nefreti seçerim - kayıtsız kalınacak bir yanım yoktur. Ve ben söylemek isterim ki, her şey ve herkese kayıtsızım. Değilmişim gibi davrandığım durumlar, yaşıyormuşum gibi yapma zorunluluğumdandır. 
Bana sorulsa bir gün "Kamburunun düzelmesini mi istersin, yoksa tüm insanların kambur olmasını mı?" diye, herkesi kambur görmek olurdu dileğim. Yerden yüksekliğimin bu gülünç santimleri yüzünden, yaşama da ölüme de sizlerden daha yakınım. Daha sonraları yerimi yadırgamamak için, yükselme isteğini bir türlü anlayamam. 
Zaten bir portakalın doğusu batısı olduğuna inananlardan değilim - dolayısıyla dünyanın da...
Bana renk bile sormayın - bir beyazdan ya da sarıdan ne anladığınızı bilmeden size yanıt veremem.

"'Genç bir yazarın ilk eseri' denecek, 'juvenilia' kategorisine sokulacak hiçbir yanı yoktu Kambur'un. Olgun bir yazarın elinden çıkmış, acemiliği, sakarlığı olmayan, olgun bir metindi."

YAZAR: SULE GÜRBÜZ

YAYINEVİ: İLETİŞİM YAYINLARI

SAYFA SAYISI: 92 

YORUM: Hepinize merhabalar. Bu gün Gürbüz'ün Kambur adlı kitabını sizlere anlatmaya çalışacağım. Bu kitap bana gerçekten Hakan Gündayı hatırlattı. Yazım tarzı olsun yaptığı felsefe olsun biraz da olsa hayata pesimist bakması bana Gündayı her satırda hatırlattı. Ee tabi bu durumda beğenmemek olmazdı ben çok sevdim. Benim ülkemizde en çok sevdiğim ve değer verdiğim yazar Hakan Günday. 

Bu kitapta adını bilmediğimiz bir kambur var. Bu kambur büyük bir metafor aslında. Dünyayı ve tüm insanlığı temsi ediyor.
Bu dünyayı umursamayan çok çirkin olan kamburun hayata bakışı ve parça parça yaşadıkları anlatılıyor. Aykırı olmayı, insanların çirkin yüzünü anlatıyor. 92 Sayfa incecik ama içi dop dolu bir kitap mutlaka okuyun derim. İçerisinde beni saatlerce düşündüren cümleler vardı.

Kambur'un günlüğü çok etkileyici bir bölüm olmuş ve buradan bir kaç söz ile  yorumu bitiriyorum. Hoşçakalın.

"İradem, tutsak olduğumu anlama özgürlüğümdür."


"İşte beklenen gün- bugün doğdum. Yarın ölmezsem, yaşamım boyunca yapacaklarımdan sorumlu değilim."

"Baktıkça pes ediyorum. Tanrı beni bu şekilde yaratıp dünyaya gönderiverdi; ama, beni tekrar  göreceğini düşünseydi, burnumun dörtte üçünü geri alırdı. Bu nedenle de,  karşısında daha fazla kalabilmek için  en korkunç suçları işliyorum."

PUAN: 4.5

15 Ekim 2018 Pazartesi

İŞTE İNSAN KİTAP YORUMU: 

ARKA KAPAK YAZISI: 

Nebula En İyi Kısa Roman Ödülü

“KORKU OLMADAN DİN HAYATTA KALAMAZ.”

Tolkien sonrası fantastik edebiyatın öncü ve en önemli yazarlarından olan Michael Moorcock yalnızca yarattığı efsanevi karakteri Elric’le değil, Yeni Dalga akımının yükselmesine sebep olan editörlüğüyle de türün kaderini doğrudan etkilemiş ender yazarlardan. Moorcock’ın kendi sınırlarını bile zorlayıp tabuları yerle bir ettiği bilimkurgu kitabı İşte İnsan ise Jungcu psikoloji temel alınarak yazılmış en cüretkâr zaman yolculuğu romanlarından biri.

Kafası sorularla dolu, problemli bir genç olan Karl Glogauer, İsa Peygamber’in son aylarına tanıklık etmek için zaman makinesiyle 1970 yılından M.S. 29 yılına yolculuk eder. Kutsal Topraklar’da Vaftizci Yahya ile karşılaşan Glogauer, bu mucizelerle dolu bölgede Nasıra’ya ulaşmak ve İsa’yı bulmak için yola çıkar.
İsa’yı bulduğunda ise hikâye oldukça çetrefilli bir hal alır zira bu tarihi figür, Nasıra’da bir marangoz dükkânının gölgelerinde saklanan ve değil peygamber olmak, hayatta kalmak için bile başkalarına ihtiyaç duyan bir insandır. Gelecekte vuku bulmuş geçmişinin peşini bırakmayan hayaletleriyle, insanlık tarihinin olması gerektiği gibi yaşanmasını sağlamak için harekete geçen Glogauer, hem yolculuğun sonuna hem de sorularının yanıtlarına adım adım yaklaşır.

Tarih değişmesin diye tarihe müdahale etmenin bedeli nedir? Fikir mi gerçekliğin sebebidir yoksa gerçeklik mi fikrin?
İşte İnsan, yanlış sorulara verilen doğru bir cevap.

YAZAR: MICHAEL MOORCOCK
ÇEVİREN: BARIŞ TANYERİ
YAYINEVİ: İTHAKİ
SAYFA SAYISI: 169

YORUM: 

Hepinize merhabalar bu gün bilim kurgu  klasiklerinin başında gelen isimlerden biri ile karşınızdayım. İŞTE İNSAN.

Bu kitap benim favorilerime girdi çok beğendiğim bir bilim kurgu romanıydı. Ben bu şekilde yazılan gerçeğe dayanarak yazılan bilim kurguları daha çok seviyorum. İlgi alanıma da giren bir konusu olduğu için hemen alıp zevk ile okudum. Son da söyleyeceğimi başta söyleyeyim bu kitaba bayıldım ve herkese öneririm. Hadi konusunu anlatalım biraz. 
Konusu arka kapak yazısında gayet güzel anlatılmış ama bir de benden dinleyin. 
Karl kafası çok karışık bir genç adam kafasında çok büyük soruları var ve dini inançlar üzerine bir anlam arayışına giriyor. Bu anlam arayışı boyunca bir çok yetenekli insanlarla tanışıyor dini konuları tartışıyor yeri geliyor eleştiriyor yeri geliyor savunuyor ama aklında bir din yaşıyor. 

Bu inancını bir gün bir arkadaşının yaptığı zaman makinesi sonsuza kadar değiştiriyor. MS. 29 yılına ışınlanıyor ve İsa peygamberi tanımak, yaptıklarına şahit olmak istiyor bir yandan da tarihi değiştirmemek için elinden geleni yapıyor.

Yazarın dili biraz garip MS.29 da ki olayları okurken birden karakter geçmişe, normal yaşantısındaki hayatına dönüyor ve bu iki yaşantısını eş zamanlı olarak anlatmaya başlıyor.Ama bu dil beni çok rahatsız etmedi bir kaç sayfa sonra bu duruma alıştım. 
Hristiyanlık tarihine merakınız varsa bu kitapta size ufak tefek şeyler kazandırabilir en azından araştıracağınız bir konu sunar buna eminim. 

Bu yorum bu kadardı umarım alıp okursunuz elinizde varsa kesinlikle bekletmeyin derim. Hoşçakalın.

PUAN: 5.0

12 Ekim 2018 Cuma

AŞK VE GURUR KİTAP YORUMU :

ARKA KAPAK YAZISI : 

  Orta halli bir ailenin zeki ve neşeli kızı ile varlıklı bir aileye mensup, kibirli ama dürüst bir adamın nefretle başlayıp büyük bir aşka dönüşen ilişkilerine dair etkileyici bir roman. Biri gururlu diğeri önyargılı iki insanın birbirlerine yaptıkları onca haksızlığın yalnızca aşkla telafi edilebileceğine şahit olacağınız bir eser.
Jane Austen’ın kaleme aldığı Aşk ve Gurur,yazarın karakter tahlillerindeki ustalığı ve insanpsikolojisini yansıtmadaki yeteneği sayesinde çağının ötesine geçmeyi başarmış bir klasik.






YAZAR :  Jane AUSTEN

ÇEVİREN : Zeynep YEŞİLTUNA

YAYINEVİ : Martı Yayınları

SAYFA SAYISI : 432

YORUM : Herkese merhaba. Uzun zamandır okumak istediğim bir yazar olan Jane Austen'ın bir kitabını sonunda okuyabildim. Hangi kitaptan başlayacağıma başta karar veremesem de sonrada yazarla tanışma kitabım Aşk ve Gurur olmalı diye düşündüm ve başladım. . Diğer yapmam gereken işlerden dolayı kitap okumaya pek fırsat bulamadığım için uzun aralıklarla okudum kitabı. Ama iki üç gün boyunca okuyamasam da kitaptan hiç kopma yaşamadım. Çok akıcı ve heyecanlı bir kitaptı. Kitabın ana karakteri olan Elizabeth'i çok sevdim empati kurması kolay bir karakter oldu benim için. Olay örgüsü gayet güzel ve merak uyandırıcıydı. Yalnız o kadar okuduktan sonra sonuna geldiğimde ,sonunun tam beni tatmin etmediğini hissettim neden bilmiyorum. Aranızda benim gibi hisseden varsa lütfen yoruma yazsın. Aslında tam olması gereken bir son ama ben biraz farklı bekliyordum sanırım. Kitabın konusu arka kapak yazısında oldukça güzel anlatılmış o yüzden ben tekrar bahsetmeyeceğim. Aşk kitabı okumayı seven herkese öneririm. Hiç sıkılmadan okuyacağınıza eminim. Şimdiden iyi okumalar dilerim. Hoşça kalın ...

PUANIM : 4.5

8 Ekim 2018 Pazartesi

GÖRME BİÇİMLERİ KİTAP YORUMU:


ARKA KAPAK YAZISI : Görme konuşmadan önce gelmiştir. Çocuk konuşmaya başlamadan önce bakıp tanımayı öğrenir.
Ne var ki başka bir anlamda da görme sözcüklerden önce gelmiştir. Bizi çevreleyen dünyada kendi yerimizi görerek bulunuruz. Bu dünyayı sözcüklerle anlatırız ama sözcükler dünyayla çevrelenmiş olmamızı hiçbir zaman değiştiremez. Her akşam güneşin batışını görürüz.
Dünyanın güneşe arkasını dönmekte olduğunu biliriz. Ne var ki bu bilgi, bu açıklama gördüklerimize uymaz hiçbir zaman. Gerçeküstücü ressam Magritte "Düşlerin Anahtarı" adlı resminde sözcüklerle nesneler arasında her zaman var olan bu uçurumu yorumlamıştır.

YAZAR: JOHN BERGER

ÇEVİREN: YURDANUR SALMAN

YAYINEVİ: METİS YAYINLARI

                                                                       SAYFA SAYISI: 160

YORUM: 

Hepinize merhabalar bu gün size "Görme Biçimleri" adlı kitapla geldim. Belki bu kitabı Barış Özcan'ın kitap önerileri videosunda görmüşsünüzdür. Bu kitap aslında bir Televizyon programından uyarlama, toplama bir kitap. Reklamlar ile insanların algılarıyla nasıl oynuyorlar, bu reklamların eski yağlı boya tablolarla ilişkisi nedir bunlar irdeleniyor. 

Kitabın bazı bölümleri sırf resimden oluşmakta ve buralar okura bırakılmış kısımlar. Kitapta çok önemli ressamların çok özel tabloları da irdeleniyor. Bu irdelemede kadının sanattaki ve resimdeki hatta tablodaki yeri de ele alınıyor. 

Okuması çok keyifli sanat dolu bir kitap bir çok yeni ressam ile tanışma fırsatınız var. Bu kitabı sanat tarihi yada televizyonculukla, görsel sanatlarla uğraşanlara özellikle öneriyorum. 

Biz bu kitabı Ankara da bu yıl ilki düzenlenen 1. Çankaya Kitap Buluşması adlı fuardan aldık. Epeydir aklımda olan bu güzel eseri Metisin standında göründe hemen atladım. 

Meraklısına tavsiyemdir ama bu konularla ilgisi olmayan dostlar belki okurken sıkıla bilirler. 

PUAN: 4.0