function goClicked() { $('#yunero').empty().append(' loading ...'); youTubeURL=$('#youTubeUrl').val(); loadYunero(); }

30 Aralık 2019 Pazartesi

AŞKIN METAFİZİĞİ KİTAP YORUMU: 

ARAKA KAPAK: Arthur Schopenhauer, Aşkın Metafiziği’nde sevgi ve aşkın oluşumunu, insan ilişkile­ri içindeki görünürlüğünü ve işlevlerini kendi özgün felsefesi içinde inceliyor. Aşkın Metafiziği’ne Schopenhauer’ın seçme metinleri ve kitabın çevirmeni Selahattin Hilav’ın Schopenhauer’ın felsefesine dair incelikli değerlendirmesi eşlik ediyor.
“…hayatın gürültü patırtısına göz atacak olursak, bütün insanların, yaşamanın ge­rekleri ve zavallılıkları ile uğraştıklarını, bütün güçleriyle bu yaşamanın bitmek tükenmek bilmeyen gereksinimlerini gidermeye ve çeşitli acılarını uzaklaştırmaya çalıştıklarını ve buna karşılık, bu acı çeken varlığı daha bir süre devam ettirmekten başka bir şeyi ummaya bile kalkışmadıklarını görürüz. Bununla birlikte, bu gürültü patırtının içinde âşıkların, istek dolu bakışlarla birbirlerini süzdüklerini de görürüz. Peki, bu bakışlar niçin gizli, ürkek ve kaçamaktır? Çünkü âşıklar, bütün bu yoksun­luğu ve düşkünlüğü sürdürmek isteyen hainlerdir; onlar olmasa, yoksunluk ve düş­künlük sona erer. Âşıkların boşa çıkarmak istediği, tıpkı kendilerinden öncekilerin çıkardığı bu sona eriştir işte!”
YAZAR: ARTUR SCHOPENHAUER
ÇEVİREN: SELAHATTİN HİLAV
   YAYINEVİ: YAPI KREDİ YAYINLARI
     SAYFA SAYISI: 79

YORUM: Herkese merhabalar yine bir felsefe kitabıyla geldim. Bu kitap kısa, öz fakat Schopenhauer hakkında çok fazla şey öğrenebileceğiniz bir kitap. Kadınlar ve ikili ilişkiler hakkında Schopenhauer neler düşünüyordu ?  Aşkın bir metafizik boyutu var mı? Schopenhauer'un bu kitaptaki düşünceleri özellikle kadınlar hakkında olan kısımlar daha sonra Nietzsche'yi de oldukça etkilemiş. Schopenhauer, kadın düşmeni olarak bilinir. Schopenhauer'un kadınlar hakkında ki düşüncelerini şekillendiren en önemli kişi annesi. Annesiyle arası oldukça kötü ve terk edilmenin verdiği üzüntüyle daha sonra Schopenhauer kadınlara olan tüm güvenini kaybediyor.
Bu kitabın, Schopenhauer'a başlamak için çok olduğunu düşünüyorum. Felsefeyle ilgilenen herkesin bu kitabı okuması gerektiği aşikar. Meraklılarına duyurulur. Bir başka kitapta görüşmek üzere. Hoşçakalın. 

PUAN: 4.0

23 Aralık 2019 Pazartesi

POETİKA KİTAP YORUMU: 

ARKA KAPAK: Aristoteles, Antikçağ felsefesinin en önde gelen filozofudur. Benzer düzeyde bir felsefeye İlkçağda sadece Platon'un erişebildiği kabul edilir. Antikçağa damgasını vurmuş olan Aristoteles, pek çoklarına göre tüm çağların en büyük birkaç filozofundan birisidir. Bilim ve felsefede onun başarmış olduklarıyla rekabet etme ümidi besleyebilen insan sayısının bir elin parmaklarını geçmediği hemen herkes tarafından kabul edilir.

Aristoteles, mantık, doğabilimleri, metafizik, psikoloji, etik ve siyaset felsefesi gibi pek çok alanda eser vermiştir. "Aristoteles külliyatı" olarak geçen, özgün haliyle Grekçe 1462 sayfadan oluşan eserler bütünü, derslerinin, kendisi ya da öğrencileri tarafından tutulmuş notlarından oluşur.

Sanatı, taklidin taklidi olarak gören ve insanları hakikatten uzaklaştırdığı gerekçesiyle onu neredeyse felsefenin başdüşmanı ilan eden hocası Platon'un aksine, Aristoteles Poetika'sında şiirsel yaratımın doğası ve kaynağı, şiirin tabiat ve hakikatle ilişkisi, sanatın amacı ve işlevi konularını ele alır. Kitap, Platon'un sanata yönelik eleştirel meydan okumasına verilmiş köklü bir yanıt gibidir.

Aristoteles'in en önemli eserlerinden birisi olan Poetika, sadece şiire ve tiyatroya değil bütünüyle sanata ilgi duyan herkes için bir temel eser niteliğindedir.

YAZAR: ARİSTOTELES

ÇEVİREN: ARİ ÇOKONA - ÖMER AYGÜN

YAYINEVİ: İŞ BANKASI KÜLTÜR YAYINLARI

SAYFA SAYISI: 114

YORUM: Herkese merhabalar yine bir felsefe kitabıyla geldim. Ben bu kitabım Aristoteles okumaya başlamak için çok ideal olduğunu düşünüyorum. Anlaması ve yorumlaması kolay fakat kitaba başlamadan önce bir kaç Yunan tragedyası okumak size anlama konusunda yardımcı olur. 

Kitapta Aristoteles,şiir sanatı, destan ve tragedya üzerine güzel bir inceleme yazmış. Bu kitap günümüze ne yazık ki yarım bir şekilde ulaşmış fakat kitapta emeği geçen insanlar sayesinde bir anlam kaybı mevcut değil. Kitabın devam olduğu düşünülmekte fakat elimizde ne yazık ki bu kitapta mevcut değil. 

Tragedya yazmanın incelikleri üzerine yazılan bu eser dönemin sosyolojik yapısını anlamak için de oldukça değerli bir eser. Meraklısına tavsiyemdir. Bir başka kitapta görüşmek üzere. 

PUAN: 4.0

20 Aralık 2019 Cuma

AHLAKIN SOYKÜTÜĞÜ ÜZERİNE KİTAP YORUMU: 

ARKA KAPAK :
Hınç duygusunu yakından incelemeyi düşünen psikologlara karşı söyleyeceğim şu: Bu bitki en iyi anarşist ve Yahudi düşmanları arasında açıyor, bir de gizli yerlerde çiçekleniyor hep, menekşe gibi, ama farklı bir kokuyla.
-Friedrich Nietzsche

YAZAR: FRİEDRİCH NİETZSCHE

ÇEVİREN: AHMET İNAM

YAYINEVİ: SAY YAYINLARI

SAYFA SAYISI: 182

YORUM: Herkese merhabalar Nietzsche'nin "Ahlakın Soykütüğü Üzerine" adlı kitabıyla geldim. Bu kitabı da kullanarak bir makale yazmam gerekiyordu ve bu vesileyle de kitabı okumuş oldum. Kitabı çok sevdim özellikle üçüncü bölüm olan Çileci ideal kısmı, doğu ve batı felsefelerinin birleştiği çok özel bir bölüm olmuş. Nietzsche, bu kitapta ahlakın toplumsal olamayacağını ve dinle bir ahlak dayatılamayacağını savunmakta. Kendi tezlerini ileri sürmekte. Nietzsche'nin ahlak anlayışını tam anlamı ile anlamak için bu kitabın kesinlikle okunması gerektiğini düşünüyorum. 

Bireysel ahlakın gelişmesi için nelerin yapılması gerektiği ve toplumsal bir ahlakın hiç bir şekilde dayatılamayacağı ve bunun insanın doğasına aykırı olduğunu anlatan Nietzsche, gerek şimdiye gerekse yaşadığı dönemlere lanet yağdırmakta. 

Nietzsche, gerçek bir aydın ve sanırım alman filozoflar arasında en özeli. Kendini bile acımasızca eleştirmekten asla geri durmuyor. İnsanların karanlık tüm yönlerini ve buna kendide dahil ederek korkusuzca eleştiriyor. Benim kitap hakkında düşüncelerim bu şekilde. Dili her felsefi metin gibi biraz ağır gelebilir ama kesinlikle pes etmeyin. Bir başak yorumda görüşmek üzere hoşçakalın. 

PUAN: 4.0

16 Aralık 2019 Pazartesi

FIRIN SALDIRISI KİTAP YORUMU: 


ARKA KAPAK: Haruki Murakami’den açlık ve suçun doğası üzerine tuhaf, gizemli ve yer yer komik bir suç öyküsü…
Karnımız açtı. Hayır, açlık demek yetmezdi buna. Sanki uzay boşluğunu yutmuştuk. 
Nereden çıkmıştı bu açlık hissi? Elbette yiyeceğimizin olmamasından. Neden yiyeceğimiz yoktu? Çünkü yiyecek karşılığında verecek değerli bir şeyimiz yoktu. Neden değerli bir şeyimiz yoktu? Sanırım hayal gücümüzün eksikliğinden kaynaklanıyordu değerli bir şeyimizin olmaması. Hayır, değil, belki de karnımızın aç olmasının nedeni, doğrudan hayal gücü eksikliğimizdi. 
Tanrı, Marx ve John Lennon, hepsi ölmüştü. Karnımız açtı ve bu yüzden suç işleyecektik. “Ben artık sapıtmak üzereyim” dedi arkadaşım. Durumumuzu azıcık sözcükle ancak bu kadar güzel anlatabilirdi.
YAZAR: HARUKİ MURAKAMİ
ÇEVİREN: ALİ VOLKAN ERDEMİR
YAYINEVİ: DOĞAN KİTAP
SAYFA: 76
YORUM: Herkese merhabalar. Bugün size Murakami'nin "Fırın saldırısı" kitabıyla geldim. Bu kitabı, beni dinlendirsin ve biraz nefes alayım diye kütüphaneden alıp okudum. Yazarın çok daha iyi kitaplarının olduğunu duydum ve biliyorum fakat biraz daha hacmi düşük bir kitapla yazara başlamak istedim. Kitapta, karnı çok aç olan iki genç erkek, nasıl karnımızı doyursak diye düşünürken bir fırına saldırıp soymaya karar verirler. Bu olaydan çok uzun süreler sonra bu soygunu yapan gençlerden biri evlenir, iş güç sahibidir ve karısıyla bir gece çok aç bir şekilde uyanırlar. Adam, karısına gençken yaptığı soygunu anlatır ve bir başak soygun için karısıyla planlar yapmaya başlar. Kitabın ana hatları aşağı yukarı böyle. Kitapta bir çok ironi ve gönderme vardı. Bu kısımlarda tebessüm etmeden geçemedim. Benim için dinlendirici ve keyifli bir okuma oldu. Umarım sizlerde seversiniz. Bir başka kitapta görüşmek üzere hoşçakalın. 
PUAN: 3.7

10 Aralık 2019 Salı

TUHAF KÜTÜPHANE KİTAP YORUMU :

ARKA KAPAK YAZISI :

 Neden bunlar benim başıma gelmek zorundaydı ki? Oysa tek yaptığım, kitap ödünç almak için kütüphaneye gelmekti. “O kadar da canını sıkma” dedi Koyun Adam, beni avutmak için.“Baksana Koyun Adam” dedim. “Neden o yaşlı adam benim beynimi yemek istiyor ki?” “Bilgiyle dolu beyin çok lezzetli olur çünkü. Yumuşacıktır. Aynı zamanda böyle topak topaktır.”

YAZAR : Haruki Murakami

ÇEVİREN : Ali Volkan Erdemir

YAYINEVİ : Doğan Kitap

YORUM :

 Herkese merhabalar. Tuhaf kütüphane Haruki Murakami'den okuduğum ilk kitaptı. Uzun süredir bir kitap okuma zorluğu yaşıyorum.Bu zorluk Aylak Adam'a başlamamla ortaya çıktı.  Üç kere kitabı yarım bırakıp tekrar başladım ve en sonunda pes ettim. Kütüphanede bu kitabı görünce okumak istedim hem kısa hemde, illüstrasyonlu bir kitap olduğu için, bu durumdan kurtulmama yardımcı olacağını düşündüm. Nitekim öyle de oldu diyebiliriz. Basit ama güzel bir hikayeydi.


  Ana karakterimiz bir çocuk ve bir gün kütüphaneye ödünç aldığı kitapları vermeye gidiyor. Kitaplarını verdikten sonra başka kitaplara da göz atmak istiyor ve oradaki görevli bodrum katına inip 107 numaralı odaya gitmesini söylüyor. Daha önce böyle bir yerin olduğundan habersiz olan çocuk o odaya giriyor ve böylelikle olaylar başlamış oluyor.

   Haruki Murakami okumayı çok istediğim bir yazardı. İlgimi çeken bir çok kitabı var aslında ama yazarı okumaya bu kitapla başlamış oldum. Doğru bir karar olduğundan pek emin değilim çünkü beklentim biraz fazlaydı sanırım. Ama yine de bu yazardan bir kitap okuduğum, bir başlangıç yaptığım için mutluyum. Eminim ki çok daha güzel kitapları vardır. En kısa zamanda onları da okuma niyetindeyim. Okuyacak olan okurlara şimdiden iyi okumalar dilerim :) Hoşça kalın ...


PUANIM : 3.5




8 Aralık 2019 Pazar

AKLIN YÖNETİMİ İÇİN KURALLAR KİTAP YORUMU: 
ARKA KAPAK :  1628 ve 1629 yılları arasında kaleme alınan ve Descartes'ın ilk büyük felsefi çalışması olarak kabul edilen Aklın Yönetimi İçin Kurallar kitabı, ünlü düşünürün ölümünden sonra derlenerek basılmıştır. Descartes, eserde yer alan kurallar vasıtasıyla, insanın aklına gelebilecek her türlü soruya bir yanıt vererek Yöntem Üzerine Konuşmalar (1637) eserine göndermede bulunur ve zihnin temel bütünlüğünü gözler önüne serme amacını taşır. Eserde yöntem, doğanın düzene konulması olarak sunulmakta ve zihnin temel işlemleri olan sezgi ile tümdengelime ışık tutulmaktadır. Bunun yanı sıra Descartes, düzenin ve ölçünün genel bilimi olarak "evrensel bilim" projesinden de söz eder ve bu projeyi yalnızca hesaplanabilen değil, tüm soruların yanıtı olarak görür.
YAZAR: DESCARTES

ÇEVİREN: ENGİN SUNAR

YAYINEVİ: SAY YAYINLARI

SAYFA: 117

YORUM: "Aklın Yönetimi İçin Kurallar", Descartes'in derlenerek basılan bir kitabı. 1628-29 yılları arasında bu kuralları yazdığı düşünülüyor. Kitapta toplam yirmi bir kural var ama bazıları eksik ve bazıları bulunamamış. 

Akılcı bir yöntem izlemek ve yanlış bilgiden kaçınmak için uyulması gereken kuralların başında matematik ve geometri geliyor. Akla giden en önemli yolun matematik olduğunu vurgulayan filozofun en büyük eksiği ise deney. Descartes yöntemlerine deneyi dahil etmemekte. 

Kitabın başında uzun uzadıya Descartes'in hayatı hakkında güzel bir yazı var bu kısmı kesinlikle okuyun derim. Descartese başlamak için doğru bir kitap olduğunu düşünüyorum bu kitaptan sonra "Yöntem Üzerine Konuşma" kitabını okuyacağım. 

Felsefe meraklılarına gönül rahatlığı ile tavsiye ederim. Okumayı düşünen herkese şimdiden iyi okumalar hoşça kalın.

PUAN:3.80

27 Kasım 2019 Çarşamba

FELSEFENİN TESELLİSİ KİTAP YORUMU: 

ARKA KAPAK YAZISI:


Vatan haini suçlamasıyla, yargılanmaya bile gerek görülmeden bir zindana atılan ve idamını bekleyen Romalı filozof, Boethius’un tanrısal öngörü, kader ve özgür irade üzerine sorgulamalarını içeren en önemli yapıtıdır Felsefenin Tesellisi. 

Pagan dünyanın düşünsel öğretileri ile ortaçağın Hıristiyanlık düşüncesinin tam eşiğinde duran Romalı bir filozofun Felsefe’yle yaptığı iç hesaplaşmasına Felsefe’nin kendi dilinden tanık olma şansını yakaladığımız görkemli bir yapıttır. Antikçağ Yunan felsefesinden, yeni-Platonculuktan, Latin edebiyatından seçilen düşüncelerin seçkin bir karması ve filozofun gününe değin felsefe tarihinde başat rol oynayan Platon’un ve Aristoteles’in konuyla ilgili görüşlerinin şiirsel bir özetidir. Bu yapıt için belki de tek şey söylenebilir: inanç ile aklın muhteşem dansı.

YAZAR: BOETHIUS

ÇEVİREN: ÇİĞDEM DÜRÜŞKEN

YAYINEVİ: ALFA YAYINLARI

SAYFA SAYISI: 271

YORUM: Herkese merhabalar bugün size Boethius'un "Felsefenin Tesellisi" kitabını anlatmaya çalışacağım. Boethius, 525 yılında haksız yere ölüm cezasına çarptırılan Stoacı bir düşünür. Ölümünü beklediği karanlık zindanda sonunu düşünürken bu kitabı kaleme alıyor. Kitap, zindanda başlıyor ve yazarın "Neden bunlar benim başıma geldi?" yakınmalarıyla devam ederken birden çok heybetli ve güzel bir kadın beliriyor; bu kadın "Felsefe"dir. "Felsefe" ve ölmek üzere olan düşünür hayat ve yaşamın ne olduğunu konuşurlar. "Felsefe"  düşünürümüzü teselli eder ve ölümün korkacak bir durum olmadığını ona anlatmaya çalışır. Kitabın adı da buradan gelir. Teselli bulmaya çalışan düşünürümüzün ölmek üzereyken kaleme aldığı bu eser oldukça anlamlı ve insanı düşündüren bir eser. 

Stoa felsefesini çok iyi anlatan bu kitabı okumanızı tavsiye ederim. Boethius, Cicero'dan oldukça etkilenmiş ve kitabın çoğu yerinde Cicero'nun görüşlerine yer verilmekte. Boethius, Skolastik düşüncenin kurucularından biri olmasıyla da göze çarpıyor. Felsefe meraklılarına tavsiyemdir. 

PUAN: 3.70

16 Kasım 2019 Cumartesi

YAŞLI CATO VEYA YAŞLILIK ÜZERİNE KİTAP YORUMU: 

ARKA KAPAK : Cicero (MÖ 106–MÖ 43) : Romalı büyük devlet adamı, hatip ve düşünür. Gençliğinde felsefe ve hukuk eğitimi aldı. Hitabet sanatındaki ustalığıyla consul’lüğe dek yükseldi. Roma’yı birey, geleneksel toplum düzeni ve devlet üçgeninde ele alan konuşmaları, felsefi ve teknik eserleriyle her çağın insanını etkilemeyi başarmıştır. Cicero ölümünden bir yıl önce kaleme aldığı Yaşlı Cato Veya Yaşlılık Üzerine’yi yazdığında 62 yaşındaydı. Eserini Platon’u örnek alarak diyalog biçiminde kurgulamış, esas konuşmacı olarak da Latin edebiyatında Büyük Bilge olarak anılan Marcus Porcius Cato’yu seçmiştir. Cicero, Cato’nun şahsında yaşlılığın da çocukluk, gençlik, olgunluk gibi insan ömrünün doğal bir aşaması olduğuna, bu çağı bir yük gibi görmemek gerektiğine dair görüşlerini dile getirir. 

YAZAR: CICERO

ÇEVİREN: CENGİZ ÇEVİK

YAYINEVİ: İŞ BANKASI KÜLTÜR YAYINLARI

SAYFA SAYISI: 51


YORUM: Herkese merhabalar bugün size Roma'nın büyük hukukçusu ve büyük filozof Cicero'nun "Yaşlı Cato veya Yaşlılık Üzerine" adlı kitabıyla geldim. Ölümüne bir yıl kala yazar bu kitabı kaleme alıyor atmış iki yaşında ve yaşlılığın o kadar da korkulacak bir şey olmadığını bizlere anlatmaya çalışıyor. Yazar çok bilgece yaşlılığın güzelliğinden ve aslında inanın yaşlıyken çok şey kazandığına bizleri inandırıyor. Kitabın başlığında yer alan isim "Cato" Cicero'dan çok önceleri yaşamış bir hukukçu, nasıl ki Platon kendi görüşlerini kitabında Sokrates'in ağzından anlatıyorsa aynı şekilde Cicero'da  Cato'nun ismini kullanıyor. Kitabın girişinde Cicero ve Cato hakkında ayrıntılı bilgiler mevcut meraklısı oradan ayrıntıları öğrenebilir. 

Cicero, Stoacı bir filozof ve dünyevi nesneler ve zevklerden arındırılmış bir hayatı bizlere tavsiye ediyor. Bu şekilde yaşlılık da hiç bir şey kaybetmeyeceğimizi söylüyor. Ben bu kitabı severek ve üzerine düşünerek okudum sizlere de bunu öneriyorum. Kitap elli sayfa olsa da hemen okunup geçilecek cinsten değil. Okumayı düşünen herkese iyi okumalar dilerim hoşçakalın. 



PUAN:4.0

13 Kasım 2019 Çarşamba

İŞTE BÖYLE DEDİ ZERDÜŞT KİTAP YORUMU:

ARKA KAPAK YAZISI:  Otuz yaşındayken yurdunu ve yurdunun gölünü ardına bırakarak dağa çekildi Zerdüşt. Dağda on yıl zaman zarfında, bıkmadan, usanmadan hep ruhunu dinledi... Ve sonunda içinde, gönlünün derinliklerinde bir değişiklik duyumsadı. Günlerden birgün yıldız, aydınlatacak bir şeyin kalmasyadı yazgın ne olurdu? On yıl varki buruya mağarama çıkıyorsun. Eğer, ben, kartalım ve yılanım olmasaydık, ışığından ve yolundan bezerdin. Fakat her sabah seni bekledik. Işığının fazlasını aldık ve bunun için seni kutsadık.
Bak! Ben, fazla bal toplamış arı gibi uzanacak ellere muhtacım. İnsanlar arasında, akıllılar deliliklerine; fakirlerde zenginliklerine kavuştuğu o derin sevinci tekrar yaşatmak için armağanlarımı paylaştırmak istiyorum. Bunun için aşağılara inmeliyim. Nasıl ki sen, cömert yıldız, akşamları denizin arkasına iniyor ve arkadaki dünyaya ışık götürüyorsan, ben de senin gibi, inmek istediğim insanların arasına girmek istiyorum.
Ey, en büyük mutluluğu bile kıskanmadan görebilen tek göz, beni kutsa!... Taşmak isteyen kadehi kutsa ki içinden su, altın gibi aksın ve mutluluğun parıltılarını her tarafa saçsın.

"Bak, bu kadeh yine boşalmak, Zerdüşt yine insan olmak istiyor." Zerdüşt’ün on yıl sonra insanların arasına karışma isteği ve dağdan inişi böyle başladı. 

YAZAR: FRIEDRICH NİETZSCHE

ÇEVİREN: AHMET CEMAL

YAYINEVİ: PİNHAN YAYINCILIK

SAYFA SAYISI: 400

YORUM: Herkese merhabalar Nietzsche'nin "İşte Böyle Dedi Zerdüşt" ya da daha çok bilinen adıyla "Böyle Buyurdu Zerdüşt" isimli kitabıyla geldim. Kitap yazarın erken dönem eserlerinden ve yazar dünya görüşlerinin çoğunu ilk kez bu kitapta açıklıyor. Üstinsan, efendi ahlakı, din anlayışı, kadınlar gibi konularda yazar uzun uzadıya yorum yapıyor. Nietzsche, bir başkaldırı filozofu olarak biliniyor ve kendi deyimiyle eski levhaları yıkmaya geliyor. Kitabın sabit bir kurgusu ve konusu yok. Mazdaizm inanışına gönderme yapıyor fakat Mazdaizm ile alakalı bir kitap değil. Kitap, Zerdüşt'ün mağarasından şehre inmesiyle başlıyor ve başlıklar altında yazarın dünya görüşlerini okumaya başlıyoruz. Kitap oldukça zor ve sabır gerektiriyor, olgun yaşlarda okunmasını tavsiye ediyorum. Eklemek istediğim başka bir husus, kitabı okumadan önce yazar hakkında biraz bilgi sahibi olmalısınız bu şekilde yazılanları yorumlama şansınız olacaktır. 

Şimdiden iyi okumalar diliyorum, kendinize iyi bakın hoşçakalın. 

PUAN:4.0

6 Kasım 2019 Çarşamba


ARAŞTIRMA SANATI KİTAP YORUMU: 



ARAKA KAPAK“…yanlış fikirler hatta tehlikeli olanlar yayılıyor çünkü çok fazla insan; çok fazla fikri, çok az kanıtla kabul ediyor.”
Nitelik göreceli bir kavram olmasına rağmen nitelikli bilimsel araştırmayı, kısaca yaşamın herhangi bir bölümünde toplum yararına kullanılacak öneme sahip bir bilgiyi üretmek şeklinde tanımlayabiliriz. Nitelikli toplumların, sayıca az olsalar bile, büyük kalabalıklardan çok daha büyük işler başardıklarını tarihten biliyoruz. Bu, aynı zamanda çokluğu yani niceliği, niteliğin önüne yerleştiren toplumların da her zaman geri kalmaya mahkûm olduğu anlamına gelmektedir. 
Nitelikli araştırmanın temel felsefesinin anlatıldığı bu kitapta, başkalarının araştırmalarını nasıl değerlendireceğimiz, kendi araştırmamızı nasıl nitelikli hâle getireceğimiz ve kaliteli bir raporu/makaleyi nasıl hazırlayacağımız konularında bize yol gösterilmektedir. Bazen akademik unvanlara sahip kişilerin bile ulusal televizyon kanallarında oldukça rahat bir şekilde son derece zayıf iddialarda bulunabildiğini gördüğümüzde sağlam bir argümanın sahip olması gereken beş bileşen konusunda bu kitapta verilen tavsiyenin ne kadar gerekli olduğu fark edilmektedir: 
“…okurlarınız adına kendi kendinize sormanız gereken sorular:
1. İddiam nedir?
2. Hangi nedenler iddiamı desteklemektedir?
3. Hangi kanıtlar nedenlerimi desteklemektedir?
4. Alternatifleri/yan etkileri/itirazları kabul ediyor muyum ve nasıl cevaplıyorum?
5. Nedenlerimin iddiamla ilgisini hangi prensip oluşturmaktadır?”

YAZAR: WAYNE C.BOOTH - GREGORY G. COLOMB - JOSEPH M. WİLLİAMS
 
ÇEVİREN: DOÇ.DR. NECATİ KAYAALP

YAYINEVİ: NOBEL YAYINCILIK

SAYFA SAYISI: 316

YORUM: Herkese merhabalar bugün oldukça farklı bir kitapla geldim. Bu güzel kitap bizlere araştırma sanatının inceliklerini öğretiyor. Üç çok önemli dilbilimci tarafından yazılan kitabımızda tez, makale gibi bilimsel yazı yazmanın temeli anlatılıyor. İntihalden nasıl kaçınırız?, konumuzu neye göre seçmeliyiz? bunlar ve daha fazla sorunun cevabını kitap çok ayrıntılı biçimde anlatmakta. Farkındayım oldukça farklı ve herkese hitap eden bir kitap değil fakat araştırma yapmaya benim gibi yeni başlayan kişiler için çok faydalı bir rehber olduğunu düşündüğüm için kitabı burada paylaşıyorum. Master ve hatta doktora seviyesinde tez ve makaleleriniz için başvuracağınız güzel bir kitap. İlgilenen ve bu konuda bir rehber arayan arkadaşlarıma gönül rahatlığıyla bu kitabı öneriyorum. Okuyacak olan herkese şimdiden iyi okumalar. 

PUAN: 5.0

5 Kasım 2019 Salı

YAŞAMAK KİTAP YORUMU :

ARKA KAPAK YAZISI :

YAZAR : Yu HUA

ÇEVİRMEN : Bahar KILIÇ

YAYINEVİ : Jaguar Yayınları

SAYFA SAYISI : 205

YORUM : Herkese merhabalar uzun zaman sonra bir kitap bitirebilmenin yürek ferahlığını yaşıyorum. Çok önce başladığım Yaşamak kitabını sonunda bitirdim. Uzun süredir okumayı düşündüğüm bir kitaptı fakat  başladığımda yoğunluktan bir türlü bitiremedim.

Yu Hua dan ilk okuduğum kitap Yedinci Gün'dü. Yedinci gün o kadar güzeldi ki favorilerimin ilk sıralarında yerini alabilecek bir kitaptı. O kitabın etkisiyle yazarın Yaşamak kitabını da oldukça merak ettim. Kitabın akışı, dili verdiği mesajlar, çıkarılacak dersler çok güzeldi, etkileyici bir kitaptı. Hatta kitaptan fazlasıyla etkilendiğimi söyleyebilirim. Hatta ve hatta şunu da söyleyebilirim kitap bana çok ağır geldi. Yazar olayları öyle gerçekçi etkileyici aktarmış ki okuyucuya, kitabı baştan sona üzülerek okudum. Çok trajik bir hikaye ve her olayda ''Artık bu son olsun daha ne olabilir yeter artık bitsin ana karakterin yaşadığı bu trajik olaylar'' dedim ama bir türlü sonu gelmedi. Ana karakter yerine bir çok kez isyan ettim. Böyle kitaplar yoruyor biraz beni belki aşırı hassas bir karaktere sahip olduğumdan kaynaklı olabilir ama böyle şeyleri okumak bile ağır geliyor bana. Verdiği mesajları aldım fakat  bu kadar trajik bir kitap olduğunu bilseydim okumazdım büyük bir ihtimal. Kitabın konusundan arka kapak yazısında yeterince bahsedilmiş. Bir de filmi varmış kitabın fakat kitabını zor okudum birde filmini izleyerek daha fazla etkisinde kalmak istemiyorum. Yine de okuyacak olanların ya da okumuş olup da filminden haberi olmayanlar için söylemek istedim. Şimdiden okuyacak olanlara iyi okumalar dilerim. Hoşça kalın ....

~Kim bilebilirdi ? ~

~İnsan ne kadar şanslı olursa olsun,ölmek istiyorsa hiçbir şey onu yaşatamaz.~

29 Ekim 2019 Salı

SANATLA DİRENİŞ KİTAP YORUMU: 

ARKA KAPAK:  Öyle bir adam düşünün ki çok güzel olsun… Güzelliği; taa içinden, kalbindeki sıcaklıktan yüzündeki aydınlık gülümsemesine kadar yansısın. Şu an yazdığım kalemi bana hediye eden ve beni yazmaya teşvik eden birisi olsun. O kadar güzel ki! Bana bu değerli, keyifli anları yaşatabiliyor. “Günbegün bütün dünyada, medya ağı gerçeklerin yerine yalanları koyuyor. En başta siyasi ya da ideolojik yalanlar yok (onlar sonra geliyor), insan hayatının ve doğal hayatın aslında neden oluştuğuna dair görsel, somut yalanlar var. Bütün yalanlar tek bir devasa sahtekârlıkta toplanıyor: hayatın kendisinin bir meta olduğu ve onu satın almaya gücü yetenlerin, tanımı gereği onu hak edenler olduğu varsayımı! Çoğumuz bunun yanlış olduğunu biliyoruz ama bize gösterilenlerin pek azı direncimizi güçlendiriyor.” Berger’a göre sanat tam da bunu yapıyor, yani direncimizi güçlendiriyor. Sanat ve sanatçılar üzerine yazdığı samimi ve özgün denemelerden oluşan bu kitapta, sadece Michelangelo, Rembrandt, Degas, Van Gogh, Kahlo ve Brancusi gibi sanatçıların eserlerini değil, Fransa’daki on binlerce yıllık mağara resimlerini ve Mısır’daki Feyyum mumya portrelerini de ele alıyor Berger. Kitap ayrıca yazarın Subcomandante Marcos’la yazışmalarını ve kendi sunduğu bir radyo programının metnini de içeriyor. Bir bütün olarak bu derleme, sanatın insanın iç ve dış dünyası için, birey ve toplum için ne kadar vazgeçilmez ve sağaltıcı olduğunu hatırlatıyor bize. “Bugün, varolanı resmetmeye çalışmak umudu teşvik eden bir direniş eylemidir,” diyor Berger bir denemesinde. Bir diğerinde ise şöyle ekliyor: “Direniş eylemi, sadece bize sunulan dünya-resminin saçmalığını kabullenmeyi reddetmek değil, bu resmin geçersizliğini duyurmaktır. Cehennem içeriden geçersiz ilan edildiğinde, cehennemliği son bulur.”

YAZAR: JHON BERGER

ÇEVİREN: ASLI BİÇEN

YAYINEVİ: METİS YAYINLARI

SAYFA SAYISI: 186

YORUM: Herkese merhabalar bugün size daha önce "Görme Biçimleri" adlı kitabını okuyup çok sevdiğim Jhon Berger'ın "Sanatla Direniş" adlı kitabıyla geldim.
Berger bir ressam ve modern yada eskiçağ her türlü resmi eleştirip bizlere o resimler hakkında oldukça faydalı bilgiler veriyor.
Sanatın unutulduğu bu zamanlarda Berger bizlere bu güzel yapıtları tekrar hatırlatıyor ve kültürümüze az da olsa eklemeler yapmamızı sağlıyor. Kitap çok derin çok ayrıntılı fakat hepsini tek seferde özümsemek gerçekten zor. Kitapta Berger kişisel anılarını ve hatta mektuplarını bile bizlerle paylaşmakta. Sanat Tarihi, Sanat Felsefesi gibi konularda çalışan arkadaşların bu kitabı severek okuyacaklarını düşünüyorum. Şimdilik bu kadar. Bir başka kitapta görüşmek üzere.

PUAN: 4.5

13 Ekim 2019 Pazar

BULANTI KİTAP YORUMU: 


ARKA KAPAK: 20. yüzyılın önde gelen aydınlarından Jean-Paul Sartre, romanları, oyunları ve düşünce yazılarıyla varoluşçuluk düşüncesini olduğu kadar bütün bir yüzyılı da derinden etkilemiştir.

Bulantı, 20. yüzyılın en etkili düşünürlerinden Jean-Paul Sartre'ın ilk romanı. Bireyin kökten özgürlüğünü vurgulayan varoluşçu akımın sözcülüğünü üstlenen Sartre, adını 1938'de yayımlanan bu romanıyla duyurmuştu. Günlük biçiminde yazdığı bu kitabında, romanın kahramanı Roquentin'in dünya karşısında duyduğu tiksintiyi anlatıyordu. Bu tiksinti yalnızca dış dünyaya değil, Roquentin'in kendi bedenine de yönelikti. Kimi eleştirmenler romanı hastalıklı bir durumun, bir tür nevrotik kaçışın ifadesi olarak değerlendirdilerse de, Bulantı, yansıttığı güçlü bireyci ve toplum karşıtı düşüncelerle, sonradan Sartre'ın felsefesinin temellerini oluşturacak birçok konuya yer veren özgün bir yapıttı. "Varoluş"la yüz yüze gelen Roquentin'in geçirdiği değişimi anlatan Bulantı, varoluşçuluğun kült kitaplarından biri oldu. 20. yüzyıl roman sanatında da önemli bir yeri olan bu kitabı, Selâhattin Hilâv'ın usta işi çevirisiyle sunuyoruz.


YAZAR: JEAN - PAUL SARTRE 

ÇEVİREN: SELAHATTİN HİLAV

YAYINEVİ: CAN YAYINLARI

SAYFA SAYISI: 260

YORUM: Herkese merhabalar bugün çok uzun zamandır okumak istediğim fakat hem cesaret edemediğim hem de bir türlü elimin gitmediği "Bulantı" kitabını anlatmaya çalışacağım. Sartre çok önemli bir filozof. Fikirlerinin yeni yeni şekillendiği ve varoluşçu felsefenin ilk izlerini taşıyan bu kitap gerçekten çok önemli ve modern felsefeyi anlamak için kesinlikle gerekli bir kitap. 

Kitapta Roquentin varoluşmak ve bunun tiksindirici olduğunu bizlere anlatıyor. Var olmanın bizlerin elinde olmadığını ve sadece yaşadığını bir eşya gibi sadece zaman doldurduğunu bizlere anlatıyor.  Kahramanımız bir kaç sayfa buluyor ve bir kitaba başlıyor, zamanını yazmaya ve yalnızlığını  düşünmeye ayırıyor. Kitabın sonu gerçekten etkileyiciydi ve ben sonunu çok sevdim. 

Kitap gerçekten zor fakat son sayfada da gördüğümüz gibi yazar bunu bilerek yapıyor ve anlaşılması zor fakat ufacık bir aralık var ve bu aralıktan bakarak yazar kendisini anlamamızı istiyor. Kısacası zor fakat keyifli bir okumaydı. Bu kitaba hazır olmadan okursanız yarım bırakmanız kuvvetle muhtemel. Şimdiden okumak isteyen herkese iyi okumalar diliyorum. Başka bir kitapta görüşmek üzere. 

PUAN: 3.7

12 Ekim 2019 Cumartesi

MOMO KİTAP YORUMU :

ARKA KAPAK YAZISI :

YAZAR : Michael ENDE

ÇEVİREN : Leman ÇALIŞKAN

YAYINEVİ : Kabalcı Yayınevi

SAYFA SAYISI : 303

YORUM : Herkese merhaba. Momo'yu okumak uzun zamandır aklımdaydı. Artık okumaya karar verip kitaba başladığımda, iyi ki başlamışım dedim. Aktı gitti kitap. Kendime göre kısa bir sürede de bitirdim. Okurken bir kere bile sıkılmadım bir çok yerin altını çizdim ve çokça da düşündüm. Kitabın verdiği bir sürü mesaj var. Çocuklar ana  karakterler olarak belirlenmişse de anlatılanlar yetişkinlere aslında. Anne babaların bu kitabı okuması çok yaralı olur. Çünkü çocukların mutluluğu aslında onlara bağlı. Herkes eninde sonunda kendine benzeyecek küçük bireyler yetiştiriyor. Bu kitap da bu küçük bireylerin şuan ki durumunu bize çok fazla düşündürüyor.

Biraz konusundan bahsedeyim ;

İlk olarak 1973 yılında basılan kitap fantastik kurgu olarak geçiyor. Daha o yılda yazar şuan ki durumumuzu görmüş ve duman adamlar adındaki zaman hırsızlarından bahsetmiş. Bu zaman hırsızları insanlarının zamanlarını çalmak için onlara mutlu olacakları şeyleri vererek zamanlarından edip olduklarından daha mutsuz ediyorlar. Momo diye bir ana karakterimiz var kimsesiz küçük bir kız çocuğu. (Kitaba başlamadan önce Momo yu hep erkek olarak düşünmüş olsam da kız olması daha çok hoşuma gitti. )Yalnız başına, artık kullanılmayan köhne bir tiyatroda yaşayan Momo'ya mahallesindeki insanlar bakıyor. Bütün mahalle onu çok  seviyor. İyi bir dinleyici olan Momo'ya gelip bütün dertlerini anlatıp rahatlayıp gidiyorlar. Mahallenin çocukları da sık sık Momo'nun yaşadığı yere oyun oynamak için geliyorlar ve Momosuz oynadıkları oyundan hiç zevk almıyorlar. Durum böyleyken herkes hayatlarındaki zorluklara rağmen mutlu mesut yaşamaya devam ederken bu duman adamlar çıkıyor ortaya ve her şey değişiyor.

Resimlerle renk katılmış bu romanı herkese gönül rahatlığıyla tavsiye edebilirim. Hatta kesinlikle okuyun derim. Zaman tasarrufu hakkında bolca düşüneceğinize kitaptan kendinize bir çok ders çıkaracağınıza eminim. Şimdiden iyi okumalar dilerim. Hoşça kalın...

Onu ölçmek için saatler ve takvimler yapılmıştır, ama bunlar hiçbir şey ifade etmez. Herkes çok iyi bilir ki bazen bir saatlik süre insana ömür kadar uzun gelirken, bazen de göz açıp kapayıncaya kadar geçip gider. Zamanın bu garip kısalığı uzunluğu o saat içinde yaşanan olaylara bağlıdır. Çünkü zaman, yaşamın kendisidir ve yaşamın yeri yürektir.

... Beppo'ya göre, dünyadaki bütün anlaşmazlıklar kasıtlı ya da kasıtsız aceleye getirilerek söylenen birtakım yalan yanlış sözlerden kaynaklanıyordu.

... Çünkü nasıl gözleriniz görmeye, kulaklarınız duymaya yarıyorsa, insanın yüreği de zamanı algılamaya yarar. Kör bir insan için gökkuşağının renkleri ve sağır bir insan için kuş sesleri nasıl boşunaysa, bütün bir yürekle algılanmayan zaman da öyle boşa gider, kaybolur. Ama ne yazık ki, düzgün çarpmasını bildiği halde kör ve sağır olan nice yürekler vardır.

Daha çok para kazanıp, daha çok harcıyorlardı. Fakat yüzleri asıktı, yorgun ve keyifsizdiler, gözleri dostça bakmıyordu.

PUANIM :5.0

30 Eylül 2019 Pazartesi

CÜCE KİTAP YORUMU : 

ARKA KAPAK YAZISI :  Zenîme’ydi adı. Zaman zaman kederli, derin yeislere kapılmış bulurdum onu, zaman zaman neşeyle taşmış kırıp geçirirdi gülmekten insanı. Güzelliği silinmemişti büsbütün. Lokma gözlü, uzun boylu, incecik, düzgün vücutluydu; kadınsı çizgileri yerindeydi hâlâ. Tuhaf kostümlerle dolaşırdı evin içinde.

Hayatının herkese kapadığı bir noktası bir gizi, gerçek bir acısı olmalıydı bence, ama yine de dolu dolu yaşamış, dünyanın her bir yerinde sevgilileri olmuş; gözü arkada kalmamış, güçlü bir kadına benziyordu. Zenîme Hanım’ın oturma odası ya da salonu sanki orta yerde ulu bir çınar varmış da onun tüm yaprakları sonbaharın gelişiyle kuruyup dökülmüş gibi yerlere serilmiş yazılı yapraklarla doluydu. Kâğıtlar da kim bilir ne uzun süre orada öylece kalmışsa onlar da sararmış solmuştular.
Bir gün “Al götür onları artık gözüm görmesin!” dedi, ikramda bulunurcasına bana! Zenîme Hanım, ad falan koymamıştı kitabına. Cüce adını ben koydum. Zenîme’ydi adı…

YAZAR : Leyla ERBİL

YAYINEVİ : Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları

SAYFA SAYISI : 87

YORUM : 


Herkese merhabalar. Leyla Erbil'de daha önce Aşk Mektupları'nı okumuştum. Çok da sevmiştim. Cüce kitabını gördüğümde içerisinde görseller  ve arka kapak yazısı ilgimi çektiğinden hemen okumak istedim. Leyla Erbil çok güzel bir önsöz yazmış. Önsöze bakarak kitabında güzel olacağını düşünmüştüm fakat beklediğim gibi olmadı. Bu kısa kitabı bitirmem on üç günümü aldı. Bir türlü elime alıp da bitiremedim. Başta şiirimsi dile alışmam çok zor oldu. Bir süre sonra alışmama rağmen kitabın içine bir türlü giremedim çok kopmalar yaşadım. Belki de benden kaynaklı da olabilir bunlar, bu kitabı yanlış zamanda okumuş olabilirim. Sonuç olarak pek keyif almadığım bir kitaptı. o yüzden tavsiye edemeyeceğim. Hoşça kalın ...

UÇURTMAYI VURMASINLAR KİTAP YORUMU: 


ARKA KAPAK : 1984 yılının bir Haziran öğlesonrası, demir kapı beni dışarı kapayıp Barış'ın çığlıkları içerde kaldığında, gün olup onun sesinin bunca çok insana ulaşacağı hiç aklıma gelmemişti. Barış'la ilgili anıları kağıda dökmeyi düşünmediğimden değil, kağıda dökülü sözün okuma alışkanlığı olan sınırlı kişiye bile çoğu kez iletilemediğini sezmemden. beyazperde Barış'ın mırıl mırıl sesini yükseltiverince Uçurtmayı Vurmasınlar için yeni bir basım şansı doğdu. Ak kağıt üzerindeki kara yazılar herkese kendi düşlerini üretmenin ipucunu verdiklerinden midir nedir, resimlenmiş düşlerden daha renkli olabiliyorlar. Bir çocuğun gözlerinden duvarları kendi düşlerinde sorgulama olanağını daha fazla okura sunabilmek, filmin armağanı. Kitabın bu nedenle beyazperdeye gönül borcu var.

YAZAR: FERİDE ÇİÇEKOĞLU

YAYINEVİ: CAN YAYINLARI

SAYFA SAYISI: 102



YORUM: Herkese merhabalar bugün size Uçurtmayı Vurmasınlar adlı kitapla geldim. Feride Çiçekoğlu'ndan okuduğum ilk eserdi ve çok sevdim. Bir kaç saat içerisinde keyifle okuyacağınız incecik bir kitap olduğunu düşünüyorum. Dili çok sadece ve akıcı zaten bir çocuğun dilinden anlatılıyor ne kadar karmaşık olabilir ki. İnsanı yormuyor ve çok naif bir öykü. 12 Eylül zamanlarında annesi hapiste olduğu için hapiste büyüyen barışın öyküsü bu. Barışa dışarıda bakacak bir yakını olmadığı için annesiyle beraber hapis hayatına adapte olmaya çalışan bu küçük dostumuz çok sevdiği İnci adındaki mahkumun tahliye edilmesiyle çok üzülüyor ve İnciye mektuplar yazmaya başlıyor. 

Bu mektuplara hiç cevap gelmese de Barış umutla ve azimle çocuk kalbi, çocuk diliyle mektuplarına devam ediyor. 

Mahkumların neler hissettiklerini bazı olaylara bakış açılarını bizlere o kadar sade ve güzel anlatıyor ki bazı yerlerde içiniz burkuluyor bazı yerlerde tebessüm ettiriyor. Ben kitabı çok sevdim ve bu kitabın filmini de izlemek istiyorum umarın kitabı kadar başarılıdır. Bu kitabı herkese öneriyorum. 

PUAN: 5.0

29 Eylül 2019 Pazar

RUBAİLER KİTAP YORUMU: 


ARAKA KAPAK :  Ömer Hayyam Rubaileri ile İranın Nişabur kentinden dünyaya haykıran yürekli bir şair bir bilim adamı bir filozoftur. Gücü bir yanıyla akılcılığından gelirken bir yanıyla da söz söylemedeki edebi gücünden gelmektedir. Kendi içinde bağımsız birer şiir olan dörtlükler dönemin göreceli baskı ve taassup ortamında aşktan şaraptan ve özgürlükten söz eder. Eleştiri oklarını iktidar sahiplerine adil olmayan kadılara softalara ve vurguncu zenginlere yöneltir. Tabii ki vefasız aşıklar da nasibini alır bu sivri oklardan. Rubailer içerik olarak dünyaya bir meydan okumadır varoluş temelinde yüceltilen bir mutluluk felsefesinin mısralara ustalıkla serpiştirilmesidir.

Rubailer Rusyadan Amerikaya kadar birçok dile çevrilmiş ve dünya edebiyatının ölümsüz eserlerinden biri olmuştur. Ancak birçok farklı şiirle karışmış ve Hayyama ait olmayan birçok dörtlük de ona mal edilmiştir. Elinizdeki kitapta Fars edebiyatı uzmanlarınca en güvenilir kaynaklara dayanarak Ömer Hayyamın hayatı kısaca anlatılmış rubailerinin ışığı altında düşüncesi hakkında önemli noktalara değinilmiş ve günümüze kadar ulaşan bilimsel eserlerinin listesi verilmiştir. Rubai seçiminde ise güvenilir kaynaklara ve tezkirelere başvurulmuş ve bu eserlerdeki rubailer incelenerek kendisine ait olduğu düşünülen 251 rubai seçilmiştir. Rubailer Farsça asıllarından çevrilmiş ve çevirileri yapılırken özgünlüğünün bozulmamasına özen gösterilmiştir.

YAZAR: ÖMER HAYYAM 

ÇEVİREN: SABAHATTİN EYÜBOĞLU

YAYINEVİ: İŞ BANKASI KÜLTÜR YAYINLARI

SAYFA: 202

YORUM: Herkese merhabalar bugün size Hayyam'ın rubailer kitabıyla geldim. Ömer Hayyam büyük matematikçi ve filozoftur fakat ülkemizde genelde şiirleriyle tanınır. Şiir yada dörtlüklerini yıllardır eleştirenler olmuştur fakat ben rubaileri çok sevdim. Dörtlük şeklimde yazılan şiirinde kurucusu olarak görülen Ömer Hayyam, dine ve din adamlarına yaklaşımı, içkiye olan düşkünlüğüyle hayli enteresan bir kişilik. Dörtlüklerde sürekli omnipotent tanrı anlayışı ve özgür irade paradoksuna değinmekte. 

Okurken sizi düşündürecek çok güzel dörtlüklerden oluşan bu kitabı herkese öneriyorum. Fars kökenli olup yaşadığı coğrafyada yaptıkları benim gözümde taktire şayan. 

çeviri yapılırken anlam bütünlüğü yada kafiyesi bozulan dörtlükler var fakat bu çok normal bunu göz ardı edip anlatılan şeye odaklanmanızı tavsiye ediyorum. Herkese iyi okumalar, hoşçakalın. 


PUAN: 5.0

27 Eylül 2019 Cuma

DEVLET KİTAP YORUMU: 


ARAKA KAPAK YAZISI:  Arap dünyasında ve Türkçede Eflatun adıyla da bilinen büyük Yunan filozofu Platon, daha 20'li yaşlarından Sokrates'in en parlak öğrencisidir. Sokrates'in ölüme mahkum edilmesi ve baldıran zehri içerek idam cezasını bizzat infaz etmesi, genç filozof Platon'u derinden etkiler ve o tarihten sonra bütün enerjisini, felsefe ile politika arasındaki ilişkiyi, iyi insanı, adalet kavramını ve ideal devlet düzenini araştırmaya adar. "Sokrates'leri öldürmeyecek bir devlet düzeni" arayışı ona Devlet'i yazdırır. Platon'un Devlet'i sadece "ideal" bir devletin ilk modeli değildir. Platon, insanın mutluluğu ile de aynı yoğunlukta ilgilenir. Ama Devlet'in önemi, biraz da ondaki düşünce zenginliği, düşünce üretme, üretilen düşünceleri gerekçelendirme, sorular sorarak adım adım kanıtlama, karşısındakini adım adım ikna etme ya da gerçeği ona buldurma yöntemleridir. Yani Platon'un, hocası Sokrates'ten öğrendiği ve bütün diyaloglarında kullandığı, soru - cevap esasına dayanan o ünlü tartışma yöntemi Devlet'te zirveye ulaşır.

Platon oyuzdan fazla felsefi diyalog yazmıştır. Yunanca başlığı Politeia olan Devlet, bu diyalogların en önemlisi, en kapsamlısıdır.

Devlet, ütopya kitapları dizisinin olmazsa olmazıdır. Platon'un amacı kuşkusuz bir ütopya yazmak değildir. Yine de Devlet, yazarının amacınından bağımsız olarak, birçok araştırmacı tarafından "ütopyaların ilk örneği" olarak kabul edilmektedir.

Kimine göre bütün ütopya kitaplarının babasıdır.

YAZAR: PLATON

ÇEVİRMEN: SABAHATTİN EYÜBOĞLU -  M. ALİ CİMBOZ

YAYINEVİ: İŞ BANKASI KÜLTÜR YAYINLARI

SAYFA SAYISI: 372


YORUM:  Herkse merhabalar bugün size Platon'un devlet isimli kitabıyla geldim. Felsefe için temel taş olan bu kitap okurken keyifli ama bir o kadar da zor. Platon bu kitapta insanlar için en ideal yönetim şeklinden eş bulma, yaşama ve barınmalarına kadar detaylı bir yönetim şekli oluşturuyor. Kitap toplamda on kitaptan oluşuyor ve her kitabın işlediği konu farklı. Her kitap yaklaşık kırk sayfadan oluşmakta ve o konu hakkında konuşulmakta. 

Platon bu eseri olgunluk çağında yazıyor ve kitabın baş karakteri yine Sokrates. Felsefe meraklıları için kesinlikle öneririm. Kitap bizlere çok ayrıntılı olarak Platon'un dünya ve insanlara bakış açısı hakkında da bilgiler veriyor. Bu kitap Platon'u tanımak içinde çok ideal bir kitap. 

Meraklısı kesinlikle okunmalı ama Platon'a başlamak için ilk kitap bu mu olmalı konusunda emin değilim. Çok ağır bir kitap ve sizi felsefeden soğuta bilir. Platon ve o döneme ait bilgilerinizi  arttırdıktan sonra okursanız sizin için daha verimli bir okuma olur. 

PUAN: 4.5


15 Eylül 2019 Pazar

DHAMMAPADA KİTAP YORUMU: 

ARAKA KAPAK : “Bir kişi anlamsız sözcüklerden oluşan binlerce beyti ezbere okusa ne fayda!
Duymasını bilen için Dhammapada’nın tek bir sözcüğü daha iyidir, o kişiyi huzura erdirir.”
Buddhizmin en önemli kutsal metinleri Üç Sepet (Tripitaka) çatısı altında toplanmıştır. Üç Sepet’in ikincisi olan Suttapitaka’nın altında yer alan ve 423 suttadan (beyitten) oluşan Dhammapada, Dhamma’ya giden adımları, yani “yol”u gösterir. Elinizdeki kitap Dhammapada’nın tam metninin Pāli dilinden çevirisini, metne özel bir sözlükçe ile Buddhizme dair temel bilgileri, ayrıca diğer kutsal metinlerin bir dökümünü, bu metinlerin Pāli ve Sanskrit dillerinden çevrilmiş örneklerini içermektedir.


YAZAR: ----

ÇEVİREN: KORHAN KAYA

YAYINEVİ: İŞ BANKASI KÜLTÜR YAYINLARI

SAYFA SAYISI: 144

YORUM: Herkese merhabalar. Korhan hocam yine çok güzel bir çeviriyle dilimize harika bir eser kazandırmış. Bu kitap daha önce "Buddhistlerin kutsal kitapları" adı altında yayınlanmıştı. Hem yayınevi hem de içeriğinde bazı değişikliler yaparak hocam bu kitabı tekrar bizlere kazandırdı. 

Bu kitap Tripitaka'nın küçük bir kısmı fakat en önemli kısımlarından birisi. Buddhist edebiyat ve Buddhizm meraklılarının bu kitabı kesinlikle okuması gerektiğini düşünüyorum. 

 Buddhist felsefe için önemli olan bu kitap bazı kısımlardan oluşmakta bunlar şu şekilde : 

1- Buddhizimin Doğuşu
2- Buddhizmın Kolları ve Yayıldığı yerler
3-Buddhist Düşünce Biçimleri
4- Dhammapad
5-Tripitaka Hakkında
6- Diğer Pali Metinler

Bu konularda araştırma yapmak ve en doğru kaynaktan bilgi almak isterseniz bu kitabı kesinlikle okumalısınız. Başaka bir kitapta görüşmek üzere hoşçakalın. 

PUAN:4.5

7 Eylül 2019 Cumartesi


PHİLEBOS KİTAP YORUMU: 



ARAKA KAPAK:  Platon, hiç kuşku yok ki düşünce tarihinin en önemli ve etkili filozoflarından biridir. Felsefenin kurumsallaşmasına ve felsefede yazılı geleneğin oluşmasına katkıda bulunmuş, iki dünyalı metafiziğiyle bütün bir Ortaçağ düşüncesini belirleyecek olan idealist felsefe geleneğinin başlatıcısı olmuştur. Hıristiyan Ortaçağ felsefesine ve İslam düşüncesine etkisi bakımından da ayrıca önem taşıyan Platon, düşünce tarihi boyunca tartışılan tüm problemleri yüzlerce yıl öncesinden ele almış ve ilk büyük felsefi sistemi inşa etmiştir.

Philebos, Platon'un kendisini bütün bir hayatı boyunca çokça meşgul etmiş olan bir konuyu, yani "iyi hayatın ne olduğu" meselesini son kez ve mümkün olduğu ölçüde ayrıntılı bir biçimde ele aldığı diyaloğudur. Olgunluk dönemi eserlerinin doruk noktasını oluşturan Devlet'te, toplumda iyi hayatı bütün ayrıntılarıyla ele alıp tartışmış olan Platon, Devlet'ten sonra kaleme aldığı bu diyalogda daha önce Protagoras, Gorgias ve Phaidon diyaloglarında karşı çıktığı hazcılığı bir kez daha gündeme getirir. Hazzı ve hazzın iyi bir hayatın belirleyici veya önemli bir bileşeni olup olmayacağı konusunu enine boyuna tartışır. Philebos, Platon'un Pythagorasçı felsefeyle olan ilişkisini ve filozofun yaşlılık dönemi diyaloglarının diyalektiği veya temel yöntemi haline gelen toplama ve bölme yönteminin yeni bir örneğini vermesi bakımından da önemli bir diyalogdur.


YAZAR: PLATON

ÇEVİREN: FURKAN AKDERİN

SAYFA SAYISI: 119

YAYINEVİ: SAY YAYINLARI

YORUM: Herkese merhabalar. Bugün size felsefe için çok önemli bir eseri anlatmaya geldim. Philebos, Platon'un yaşlılık eseri ve bazı kaynaklara göre son eseri. Platon bu eserde Sokrates'in ağzından bizlere "iyi yaşam nasıl olur ? " sorusunu sorgulatıyor. Bilgelik yada haz hangisi insan için daha faydalıdır. Bilgi yada bilgelik haz mıdır ? 

Bir çok açıdan çok önemli bir eser olduğunu düşünüyorum.Kitap diyaloglar halinde geçiyor. Sokrates, Philebos ve Protarkhos aralarında diyalektik yaparak doğru cevabı bulmaya çalışıyorlar. Felsefeye meraklı olan herkesin okumasını kesinlikle tavsiye ederim. Başka bir kitapta buluşmak üzere, hoşçakalın.

31 Ağustos 2019 Cumartesi

YILANI ÖLDÜRSELER KİTAP YORUMU: 


ARKA KAPAK : Hasan aile onuru uğruna akrabaları ve köylülerin baskısıyla annesini öldürmek zorunda kalır. Dokuz yaşında işlediği bu cinayeti hiçbir zaman aklı almayacak, kabullenmeyecek ve anlamlandıramayacaktır. Toplumsal cinnetin bir çocuğu katil olmaya sürüklemesinin romanı Yılanı Öldürseler kurban kavramına odaklanır. 
"Zengin yaratısı, Yaşar Kemal'i herkese seslenen zaman ötesi büyük klasiklere yaklaştırmaktadır." 
- Michel I. Makarius, Jeune Afrique, (Fransa) 
"Yılanı Öldürseler'deki derinlik hem ekonomik ve toplumsal yanları gösterilerek işlenen temanın anlamsal yoğunluk taşıması, hem de roman kişilerinin karakteristik özelliklerinin başarıyla işlenmesinden kaynaklanır." 
- Feridun Andaç, Yazınsal Gerçekçiliğin Boyutları-

YAZAR: YAŞAR KEMAL

YAYINEVİ: YAPI KREDİ YAYINLARI

SAYFA SAYISI: 102



YORUM: Herkese merhabalar bugün size bir Yaşar Kemal  kitabı ile geldim. Yılanı öldürseler ilk kez 1976 yılında yayımlanıyor ve 1981 yılında Türkan Şoray'ın da rol aldığı bir sinema filmi haline geliyor. Ben filimi izlemedim.  Bir fırsatını bulursam filmini de izlemeyi düşünüyorum. Kitaba dönecek olursak kitap Adana da küçük bir köy de geçiyor.  Halil yıllar önce karısını zorla kaçırmış ve zorbalıkla ona nikah kıymıştır. Yıllar geçmiş karısı Esme'nin aşık olduğu genç adam köye gelir ve Halil'i vurur. Halil öldükten sonra intikamını kardeşleri alsa da Esme'nin de artık yaşamaya hakkı yoktur. Esme'nin oğlu Hasan daha 7 8 yaşlarında bir çocuktur ve amcaları ona annesini öldürmesi gerektiğini söylemeye başlarlar. Hasan annesini çok sevmesine rağmen toplum baskısı ile çok zorlu zamanlardan geçer. Bu küçük çocuğun annesini öldürüp öldürmeyeceğini okuyoruz. Tam bir toplum incelemesi. O zamanların ahlak ve adalet anlayışını çok iyi yansıtan kısa bir kitap. Kesinlikle okunmasını isterim. Hoşçakalın. 

PUAN: 4.0