function goClicked() { $('#yunero').empty().append(' loading ...'); youTubeURL=$('#youTubeUrl').val(); loadYunero(); }

28 Ocak 2024 Pazar


 DELİ İBRAM DİVANI KİTAP YORUMU: 

ARKA KAPAK: Fabrikanın bacasının tüttüğü ilk gün başladılar can almaya. Dişlerine kan değmiş kurt sürüsü gibi denize daldılar. Yaş almış demediler, küçük demediler, yavrulama zamanı demediler. Köstence’nin göğü yağ kokusuyla doldu. İnsanlar öğürerek gezer oldu. Süngüyle vurmak başka ama tüfekle avlanmak dayanılır değildi. O tarraka, o gümbürtü! Dağlara kaçtım kaç defa. Mağaralara girdim. Solucanlarla çıyanlarla geçirdim günlerimi. Ama sabah olup gün doğunca o sesler yine her yanı tutuyordu.Deli İbram Divanı, öykücülüğümüzün yaşayan büyük ismi Ahmet Büke’nin romanda da ne kadar mahir olduğunu gösteren, uzun yıllar akıllarda kalacak, konuşulacak bir eser. Ege insanının doğayla, tarihle, efsanelerle beslenen hayatı, coğrafyamızın kangren olmuş adaletsizlik, gelir eşitsizliği sorunlarıyla harmanlanıyor, bir ada ve deniz hikâyesi olarak biçimleniyor. İzmir’in de yer yer karakter olarak belirdiği bir dönem romanı olan Deli İbram Divanı, deniz edebiyatımızın klasikleri arasına girmeye aday.


YAZAR: AHMET BÜKE 

YAYINEVİ: CAN YAYINLARI

SAYFA: 204 

YORUM: Herkese merhaba, bugün modern Türk edebiyatının önemli hikayecilerinden Ahmet Büke'nin  "Deli İbram Divanı" adlı eseri hakkında bir kaç kelam edeceğim.  Öncelikle kitap güzel! Dili akıcı olmakla beraber bolca denizcilik terimleri ve yöresel bazı kavramlar yok değil. Fakat bu kitabı daha da zenginleştiren bir unsur. Ben denizcilik hakkında Türk edebiyatından çok fazla örnek okumamış olmakla beraber en iyi eserlerden birinin Anar'ın Amat kitabının olduğunu düşünüyorum. Dil ve üslup açısından Deli İbram Divanı'nı da yer yer Anar'ın kalemine benzetmedim dersem yalan olur. 

Türk edebiyatında -Halikarnas Balıkçısı- Cevat Şakir Kabaağaçlı'yı saymazsak çok denizcilik hakkında eser verilmiyor, verilmemiş... Bu açıdan Büke'nin bu denli canlı bir denizcilik hikayesi anlatmasını çok önemsiyorum. Kitabın konusuna gelirsek bizler Osman'ın hikayesini okuyoruz. Köstenceli Osman... Dalyancılık yani bir nevi balıkçılıkla geçinen fakir bir ailenin evladı olan Osman babasıyla balıkçılık yaparken beldeye bir kapitalist dadanır. Eczacı ünvanlıyla nam salan bu zat denizdeki yunuslara gözünü dikmiş yağlarından yüksek kar elde etmenin peşinde. Bu iş için insanları kandıracak türlü oyunlara girerek bir kıyım yapmanın peşinde olan Eczacının karşısına yürekli bir kaç insan dikiliyor bunlardan biri de Osman'ın babası. 

Aslına bakıldığı zaman kitap bir sanayileşme eleştirisi yaparak hem ahlaki hem toplumsal bazı değerleri sorguluyor. Açlık ve sefaletin insanlardaki etkisini ve paraya sahip, gücü elinde tutanların gücünü görüyoruz. Siyasi oyunlar, örgütlenmiş kötülük anlatılıyor kitapta. Bizim toprağımızın hikayesi yani... 

Ben severek okudum, sizlere de tavsiyemdir. Bir başka kitapta görüşmek üzere hoşça kalın... 


PUAN: 4.0 

19 Ocak 2024 Cuma


 MEZARIMDAN YAZIYORUM KİTAP YORUMU: 

ARKA KAPAK:

 Her yaşam biriciktir. Her yaşam öyküsü de öyle… Brás Cubas’ınki ise biraz daha biriciktir.

Ne de olsa, Latin Amerika edebiyatının en iyi romanlarından birinin kahramanıdır. Üstelik kendi hayatını ölümünden sonra anlatan bir karakterdir Brás Cubas. Sıkıcılığı bu dünyada bırakmıştır. Kendi hayatını neşe kalemi ve hüzün mürekkebiyle yazar. Bazen okurdan içtenlikle özür diler, bazense onu erdem budalası olmakla suçlar. Bir yandan, hata bulmak için yanıp tutuşan eleştirmenle dalga geçer, diğer taraftan kendi kitabının -okurun pek de hoşuna gitmeyecek- kusurunu bizzat kendisi ifşa eder. Sadece öz yaşam öyküsü değil, “sahici bir öz yaşam öyküsü”dür anlatılan. Çünkü ölmüştür ve dünyevi küçük hesapları yoktur. Yaşarken geliştirdiği küçük fikirleri ve kuramları vardır: Hüzün giderici bir yakı, Pencerelerin Denkliği Yasası, Faydalar Kuramı, İnsan Basımları Kuramı, İnsan Sefaletinin Birliği, ruh jeolojisine bir nevi giriş, kadınların ve erkeklerin dalkavukluk etme biçimleri veya mezar taşı yazılarının felsefesi...

Kuşkusuz her klasik roman biriciktir. Latin Amerika edebiyatının başyapıtlarından Mezarımdan Yazıyorum ise biraz daha biriciktir.
“Ah benim patavatsız, kör cahil sevgilim, bizi dünyanın hâkimi kılan yeteneğimiz budur: Geçmişi yeniden kurmak. Böylece kanılarımızın değişkenliğini, sevgilerimizin beyhudeliğini kanıtlamış oluruz. Pascal, insanın düşünen bir kamış olduğunu söylemiş. Yanlış... İnsan düşünen bir dizgi hatasıdır. Hayatın her dönemi, bir öncekini düzelten yeni bir basımdır ve her dönem, bir sonraki tarafından düzeltilecektir; ta ki nihai basım yapılana kadar, ki yayımcı bu basımı kurtlara adamıştır.”

YAZAR: MACHADO DE ASSİS

ÇEVİREN: RÜSTEM ERTUĞ ALTINAY

YAYINEVİ: JAGUAR

SAYFA: 240 

YORUM: Herkese merhaba bugün size Brezilya edebiyatının önemli ismi Assis ile geldim.  Bu eser Latin Amerika'nın en önemli eserlerinden kabul ediliyor. Bu açıdan okurken büyük beklentilerle başlamıştım.  Kitaba başlarken karanlık fakat felsefi içeriği bol bir okuma olacağını düşünmüştüm bu açıdan biraz şaşırdım.  Beni şaşırtan kitabın beni çok etkileyen ithafı olsa gerek... Bir "yasak aşk" hikayesi okuyacağımı yada bu denli ön olanda olacağını düşünmemiştim. Yine de okuduğum için çok mutluyum. Tam olarak beklentilerimi karşılamasa da yine de güzel bir eserdi. 

Mezarında yatmakta olan Cubas bizlere tüm yaşamını detaylıca anlatıyor. Yaşamının ilginç dönemlerini bizlerle paylaşırken bir yandan da okurla konuşmayı ihmal etmiyor Cubas...  Kitabın zaman algısı biraz zor anlaşılıyor yani yıllar arasındaki atlamalar biraz keskin ve sert ayrıca isimleri aklımda tutmakta biraz zorlandım. Sizler de bir şans vererek Cubas'ın mezardan seslenişini okuyabilirsiniz. Şimdiden iyi okumlar, bir başka eserde görülmek üzere... 

PUAN: 3.0 

11 Ocak 2024 Perşembe


 BUNU Bİ' DÜŞÜN KİTAP YORUMU: 

ARKA KAPAK: Kurmacada devinim nasıl başlatılır? Muhteşem bir diyaloğun sırrı nedir? Anlatıda gerilim nasıl yaratılır ve sürdürülür? Chuck Palahniuk’in kitabevlerindeki etkinliklerde hayranlarına fırlattığı en tedirgin edici şey nedir? Yazarın “Guts” adlı hikâyesi okunurken kaç kişi baygınlık geçirmiştir? Palahniuk, anılarla sezginin iç içe geçtiği bu büyüleyici eserde, yazarlığı güçlendiren ve güçlü bir anlatıya yolu açan şeylere dair hikâyeler paylaşıp cömertçe tavsiyelerde bulunuyor. Titiz bir çalışma ve yoğun bir gözlemle geçen yıllardan aldığı güçle okura pratik tavsiyeler veriyor. Bunu yaparken de klasiklerden, kendi eserlerinden, sevilen yazarlarla sanatçılardan oluşan ve sürekli gelişen bir çevrenin bir araya geldiği “mutfak masalarında” edindiği güzel sanatlar eğitiminden yararlanıyor. Anekdotlar, yol hikâyeleri, dokunaklı methiyeler ve çok daha fazlasıyla bezeli Bunu Bi’ Düşün, Chuck Palahniuk’in hikâyelere ve hikâyecilere, kitaplara ve kitapçılara, yazarlara ve okurlara hitaben yazdığı zekâ, bilgi ve duygu yüklü bir aşk mektubu. Çetin okurlara ve çağdaş kurmacanın bıçak sırtında yazmaya dair canlı bir tefekkür sunan Bunu Bi’ Düşün, her yazarın alet çantasına ve her okurun koleksiyonuna mükemmel bir katkı aynı zamanda.


YAZAR: CHUCK PALAHNIUK 

ÇEVİREN: SEDA AĞAR

YAYINEVİ: DÜŞBAZ KİTAPLAR

SAYFA: 223


YORUM: Herkese merhaba bugün yazdıklarıyla tüm dünyada tanınan ve sevilen bir yazarın yazarlık hakkında yazdığı çok özel bir kitapla geldim.  Hepimiz Chuck Palahniuk denildiğinde ilk Dövüş Kulübü'nü düşünürüz. Hem kitabı hem filmiyle herkesin bildiği artık kült sayılabilecek bir eser. Peki Palahniuk'u derinlemesine tanıyor muyuz? Bu kitap yazarın yazarlık serüveninin yanı sıra özel yaşamı hakkında da bize çok şey anlatıyor. Hem yazma meraklılarına çok özel tüyolar içeriyor hem de yazarın anılarını okuyarak dersler çıkarıyoruz. 

Bir çok eserinin esin kaynağını, nasıl kurguladığını okumakta başka bir keyif. Bir birinden ilginç anıları insanı çok şaşırtıyor. Ben çok severek okudum. Araya giren onca şeye rağmen biraz ara vermem gerekse de kitaptan hiç kopmadım.  Sizler de yazara ve yazmaya meraklıysanız kesinlikle okuyun derim. Başka bir kitapta görüşmek üzere hoşça kalın.... 

PUAN: 4.7