SUS BARBATUS 1 KİTAP YORUMU:
ARKA KAPAK: “Sus Barbatus!”, 1979’un çetin kış koşullarında, Ç.’nin köylerinde geçen ürkünç olaylarla dolu ilk cildiyle yazınımızda unutulmaz bir iz bırakmaya aday bir roman oldu.
Faulkner, Yaşar Kemal gibi yazarların kaleminde destanlaşan modern romanın çağdaş bir çeşitlemesini sunuyor Faruk Duman. Gerçeküstünün dilini yaratarak siyasal, tarihsel, toplumsal gerçekleri ete kemiğe büründürüyor.
Doğanın tahrip edilmediği, ütopyaların diriliğini koruduğu, emeğin ve adaletin saygınlığını yitirmediği, masumiyetin egemen olduğu zamanların romanı “Sus Barbatus!”.
“SUS BARBATUS, buzdan bir domuz heykeli gibi duruyordu el arabasının üstünde. Ama ne durmak; büyük, çok büyük görünüyordu. Başına kadar yürüdü, durup onu bir zaman izledi. Bir eser, kuşkusuz çok büyük bir eserdi SUS BARBATUS.”
“Sus Barbatus!’un, yazınımıza sunulmuş bir armağan olduğunu söylemekten çekinmeyeceğim.” – M. Sadık Aslankara
“Sus Barbatus! eleştirel gerçekçi edebiyata mensup, klasik anlayışla kaleme alınmış bütün soylu romanlar gibi, bir döneme ve yöreye, zamandizinsel bir olay örgüsü izleyerek, inandırıcı karakterler yaratarak hakim olabilen bir anlatıdır. Sadece o kadar değil, ilerde görebileceğimiz gibi, nasıl bize özgü Yaşar Kemal geleneğini çeşitlendirerek aşabiliyorsa, klasik roman geleneğini de sürdürürken, çeşitli yollarla aşmaktadır.” – Erendiz Atasü
YAZAR: FARUK DUMAN
YAYINEVİ: YAPI KREDİ YAYINLARI
SAYFA: 500
YORUM: Herkese merhaba, bugün size Sus Barbatus serisinin ilk kitabından bahsetmeye geldim. Ben bu kitabı ilk gördüğümde ismi çok dikkatimi çekmişti. Kitabın arak kapağının çok yetersiz olması nedeniyle internetten biraz araştırma yaptım ve serinin çok sevildiğini gördüm. Ben de hemen edinip okumak istedim ve gerçekten çok etkili güzel bir eser olduğunu söylemeliyim. Faruk Duman çok etkili bir üslup ve çok etkili betimlemeleriyle sıradan bir köy romanını çok başka boyutlara çıkarmış. Kitabı okurken gerçekten bir film izliyor gibi kendinizi kaptırıyorsunuz. Sus Barbatus 1979 yılının kışını anlatarak başlıyor. 12 Eylül öncesi dönemde Ç'nin köylerinde ki sisyasi hareketlilik ve köy hayatı anlatılıyor tabi ki baş rolde dönemin siyası baskıları ve insanların yaşadıkları anlatılıyor. Kitapta bolca Deniz Gezmiş'e atıfta bulunması benim çok hoşuma gitti.
Küçük bir köy tüm Tüm Türkiye'nin bir panoramasını çiziyor Kenen adlı bir köylünün domuz avına çıkmasıyla başlayan sürükleyici olaylar insanı alıp götürüyor. Bu arada belirtelim Sus Barbatus Latincede kırmızı sakallı domuz anlamına geliyormuş.
Kitabın ağır kış koşullarında geçmesi yazın ortasında üşümemi sağladı. O denli etkili bir anlatım ve betimlemelere sahip bu eser kesinlikle okunmalı. Bir başka kitapta görüşmek üzere hoşça kalın.
PUAN: 4.7