YAPRAK FIRTINASI KİTAP YORUMU:
ARKA KAPAK YAZISI : 1955 yılında yayımlanan Yaprak Fırtınası, Latin Amerika edebiyatında “büyülü gerçekçilik” diye anılan akımın ustası Gabriel García Márquez’in ilk önemli yapıtı. Bu uzun öykünün vurgulanması gereken bir özelliği de, Márquez’in yalnızca Yüzyıllık Yalnızlık değil, daha sonraki yapıtlarının da arka planını oluşturan düşsel Macondo kasabasının ilk kez bu kitapta ortaya çıkmış olması.
Dev bir muz şirketinin sömürüsünden artakalan çürümüşlük kokusunun kol gezdiği bu kasabada yapılmaması gereken bir cenaze töreninin öyküsü anlatılıyor. Tüm kasaba halkının nefret ettiği garip bir doktor ölmüş, yaşlı bir emekli albay da, sırf ona vermiş olduğu bir sözü yerine getirmek için halkın karşı koymasına rağmen yanında kızı ve torunuyla birlikte onu defnetme çabasına düşmüştür. Tıpkı Sophokles’in hoşgörüye dayalı bir ortak yaşamı ve birey haklarını savunduğu, bir direniş örneği gösteren ölümsüz tragedyası Antigone’de olduğu gibi. Cenazenin hazırlık aşaması ve Macondo’nun çeyrek yüzyıllık masalsı öyküsü, yarım saatlik bir süre içinde ve geriye dönüşlerle, bu üç kişinin farklı görüş açılarından anlatılmakta. Olağanüstü düş gücünün ürünü olan bu kitap, mucizeler yaratabileceğini çok iyi bilen bir yazarın usta işi yalın anlatımıyla sunulmuş bir başyapıt.
YAZAR: GABRIEL GARCIA MARQUEZ
ÇEVİREN: İNCİ KUT
YAYINEVİ: CAN YAYINLARI
SAYFA SAYISI: 127
YORUM: Herkese merhabalar. Marquez'den ilk kitabımı okudum fakat ne yalan söyleyeyim beklentimi karşılamadı. Kitapta sonu açık bırakılan çok yer var. Özellikle sonunu çok merak ediyordum ama sonu oldukça sıradan ve şaşırtmadan bitti. Kısaca söylemek gerekirse sanırım bu yazara yanlış kitapla başladım. Yazarın ilk kitabı bu yüzdende çok önyargılı yaklaşmak istemem. Ben Marquez okumaya devam etmek istiyorum. Umarım diğer kitaplarını severim.
Kitaba geçelim hadi . Kitabı üç bakış açısı ile okuyoruz. Dede,anne ve çocuk. İlk başta çocuğun gözünden başladığımız hikaye sonralarda çocuğun annesi ve çocuğun dedesi olarak ayrılıyor. Bir çok olayı hemen hemen üç kere okuyoruz yani. Kitap bir ölüyle başlıyor. Çocuk,annesi ve dedesi cenaze evine gidiyor. Bu ölen adam, kendini asarak intihar eden bir doktor. Kasabada kimsenin sevmediği bir adam. Bu adam yıllar önce esrarengiz bir biçimde ortaya çıkıyor ve çocuğun annesi daha bebekken bu adam tam sekiz sene bu evde yaşıyor ve bir gün kendi evine taşınıyor. Doktor olan adama kasabalının düşman olma nedeni hiç bir hastayla ilgilenmemesi. Herkesi kaderine terk ediyor. Kasabalı nereden geldiğini,nereye gittiğini bilmedikleri bu adama düşman oluyorlar.
Peki neden çocuğun dedesi yani eski albay bu adama yardım etti ve cenazesinde neden bir tek o ve ailesi var. Ölü adamın bütün işlerini kendileri halledip bütün kasabanın kinini kazanıp bu adamın ölüsünü defnetmeye çalışıyorlar. Peki neden? Bütün kitap bu neden üzerine kurulu aslında. Ben çok sevemedim kitabı ama belki şu an bu kitabı okuyup anlayacak seviyede değilimdir. Sizler yinede bir şans verin derim.
PUAN: 2.8