function goClicked() { $('#yunero').empty().append(' loading ...'); youTubeURL=$('#youTubeUrl').val(); loadYunero(); }

27 Nisan 2017 Perşembe

MERLİN KAYIP YILLAR KİTAP YORUMU : 


ARKA KAPAK YAZISI : 

Denesene korkak! diye haykırdı içimden bir ses. Denemelisin!
Ama hemen ardından başka bir ses yanıtladı onu:
Bir daha asla! Geçen sefer gözlerini yitirdin. 
Bu sefer sıra ruhunda. Bir daha asla!
"Göster!" diye buyurdu goblin. Yoğunlaşan sise rağmen,
kol kaslarının hamle yapmak için kasıldığını görebiliyordum.
Kılıcını kaldırdı ve Ria’nın boynuna dayadı.
Hâlâ bir şey yapmıyordum.
İşte o anda gittikçe şiddetlenen tuhaf bir rüzgâr,
ortada duran yaşlı karaağacın dallarını sallamaya başladı.
Ağacın çıkardığı sesler çığlık olup yükseldi.
Goblin, başını kaldırdığında kökünden kurtulan ağacın
üzerine devrildiğini ancak görebildi ve son duyulan,
acı dolu çığlığı oldu.

YAZAR: T.A BARRON

ÇEVİREN: AYDIN EKİM SAVRAN 

YAYINEVİ: PARODİ YAYINLARI

SAYFA SAYISI: 402

YORUM : 

Öncelikle herkese merhabalar. Son zamanlarda okuduğum en güzel kitaptı Merlin Kayıp Yıllar. Çok güzel bir fantastik roman. Ben bu kitabı şans eseri  tanıdım ve ne dizisinden ne de bu kitaptan haberim vardı. Çok uygun bir indirimden denk gelip arkasını okuyup aldım ve benim yüzümü kara çıkarmadı. 

Kitabın konusuna gelirsek; Denizin kıyısına vuran yedi yaşlarında bir çocuk; gözlerini açtığında hiç bir şeyi hatırlamıyor. Nerede, adı ne , hiç bir sorunun cevabını bilmeyen bu çocuk yakınlarda kendisi gibi kıyıya vuran güzel bir kadın görür ve kadının kendisini tanıyor olabileceğini düşünerek ona yardım eder. Zaman geçer ve kadının annesi olduğunu; kendi adınında Emrys olduğunu öğrenir.  Branwen yani Emrys'un annesi şifacılık yeteneği ve sıra dışı gözleriyle yaşadıkları küçük köyde dikkat çekmesi ve büyücü diye anılmasıyla zor bir hayat yaşarlar. Köylüler Emrys ve annesine oldukça sert davranır. 
Bu köyde geçen beş sene boyunca zorlu bir hayat yaşarlar. Bu arada da Emrys gerçek kimliğini aramakta; annesinin gerçekleri ona anlatmadığından yakınmakta ve annesinin gerçek annesi olmadığını düşünmektedir. Artık 12 yaşına gelen Emrys  beklenmedik bir olayla kör olur. Artık özel güçlerininde farkında olan Emrys; Branwen'ı artık terk edip geçmişini aramak ister. Bu veda sırasında Branwen, Emrys'a gitmeden bir kolye verir ve bu kolye çok özeldir bakalım bu maceradaki yeri ne.

Bu kitabı herkese gönülden tavsiye ederim 12 kitaplık bir seri olduğunu öğrendiğimde biraz çekindim. Ama birinci kitap bittikten sonra fikirlerim değişti. Kayıp Yıllar aslında 2013 'de parodi daha yeni kurulmuşken basılmış ama beklediği ilgiyi göremeyince serinin devamı gelmemiş. Yıllar sonra ikinci kitap Yedi Ezgi çıkınca; konsepte uygun olsun ve piyasada  bulunsun diye ilk kitapta basılmış oldu. Dileğim çok uzun aralar verilmeden bu serinin devamı gelir. Umarım hak ettiği ilgiyi görür. Hepiniz hoşçakalın ve izden daha çok haberdar olmak için instagram sayfamızı da  takip edebilirsiniz. 

PUANIM : 5.0





AŞK TADINDA HİKAYELER KİTAP YORUMU :
ARKA KAPAK YAZISI:

  "Sevmek bu kadar güzelse, kim bilir sevmeyi yaratan ne kadar güzeldir." 
-Şems-i Tebrizi-

Derlediğimiz hikâyelerle gönlünüze aşk tohumlarından oluşan bir köprü kurmak istiyoruz. Bunu yaparken de; sizi canınızdan bezdiren sorunları bir tarafa bırakarak, ruhunuza nefes aldırmak için aşka dair güzel hikâyelerle baş başa bırakıyoruz.

HAZIRLAYAN: Akif Bayrak

YAYINEVİ: YEDİVEREN

SAYFA SAYISI: 302

YORUM: Aşk tadında hikayeler seksen altı hikayeden oluşan şeker bir kitap. Kitabın adında aşk geçince bütün hikayelerin aşkla ilgili olacağını düşünmüştüm ama ara ara aşkı konu almayan hikayeler de vardı kitapta . Hikayelerin çoğunluğu çok kısa  hikayelerdi bir sayfa süren kıssadan hisse hikayeler bile vardı. Derleyen, bir çok dini hikayeler , karakteri yabancı kişiler olan ders veren hikayelerde serpiştirmiş hikayelerin içine. Ben aşk tadında hikayeleri böyle oturup ard arda okuyarak bitirmedim. Aya yaydım kitabı boş zamanlarımda çok odaklanmam gerekmediği zamanlarda ders aralarında okudum .Böyle olunca kitaptan sıkıldığım hiç olmadı. Seksen altı hikayeyi üstü üste okusam belki bunalır sıkılırdım. Bu kitabı okuyacak okuyuculara da kendilerini sıkmadan ara ara okumalarını tavsiye ederim. Çok tatlı kalp yumuşatan bir çok hikaye vardı kitapta . Benim favori hikayemde ''Yüreğime Dolan Sevgi''. Beğenmediğim okurken sıkıldığım hikayeler olsa da genel olarak sevdim kitabı. Altını çizebileceğiniz, hikaye aralarında güzel sözler okuyabileceğiniz bu kitabı herkese tavsiye ediyorum :)
PUAN: 4.0

17 Nisan 2017 Pazartesi

ON SEKİZ SAAT KİTAP YORUMU:

ARKA KAPAK YAZISI:  "Bedelini ödediğim hatalarımdan dolayı kimse beni yargılayamaz..."


Yaşadığın hayatın üzerinde bıraktığı izleri fark edebilmek için ölümün soğuk yüzüyle karşılaşmayı bekleme. Bazen sadece 18 saatlik bir zaman dilimi dahi, koca bir hayat kadar uzun gelir insana. En büyük aşkların filizlendiği ve en devrimci düşüncelerin toprağa düştüğü anlar zaten en dar ve çıkmaz zamanlar değil midir? Belki de bu yüzden hayat dediğin yarın cayacakmışsın gibi yaşanır...

"18 Saat" aşk, tutku, şehvet, macera ve tarihle örülü nefes kesici bir roman. Yolları aynı adreste kesişen birbirinden farklı ve iddialı karakterler ölümle burun buruna geldiklerinde bir daha eskisi gibi olmayacak hayatlar yeniden yazılmak zorunda kalınan kaderler sadece fikirleri değil, ruhları da değişenler...

"Gözümüzle gördüğümüz her güzel şeyin arkasında mutlaka bir giz ya da acı saklıdır..."

YAZAR : Ertürk AKŞUN

YAYINEVİ : DESTEK YAYINLARI

SAYFA SAYISI : 303

YORUM : Bugün size Ertürk Akşun'un On Sekiz Saat kitabını yorumlamaya çalışacağım. Ama yoruma geçmeden önce hemen kısacık bir konusundan bahsedeyim kitabın. Kitap kendilerine Teşkilat-ı Mahsusa adını veren 3-4 kişilik bir grubun yapmak istediği eylemin başarısızlıkla sonuçlanması sonucu, eylemcilerin polisten kaçarken bir kokteyle dalıp oradakileri rehin almasıyla başlıyor. Bundan  sonrada  bu rehin alma olayının olduğu günün başlangıcına gidiliyor ve o gece rehinelerin arasında olan karakterlerin olayın olduğu ana kadarki yaptıkları anlatılıyor. Kitap bu olayların olduğu on sekiz saati kapsıyor.

 Başlıca karakterler;
Nadir, Özge,Tolga,Sema,Jale,Berrak, Melisa, Ganimet, Arzu,Bektaş,Buse.

Bunlar kokteyle katılan yazarın önemli gördüğü karakterler. Nadir ve Özge evli, mutlu olmaya çalıştıkları bir evlilikleri var . Nadir, mimar ve en yakın arkadaşı aynı zamanda meslektaşı olan Tolgayla beraber iş kurmak istiyorlar bu kokteyl de bu yüzden oluyor. Tolga da Sema ile evli ama sadece kağıt üstünde. Karısına sadece kağıt üzerinde bağlı. İkisi de birbirini sevmiyor hatta nefret ediyorlar ama genede evliliklerini devam ettiriyorlar. Tolga kişiliksizin teki, onun bölümlerini okurken hep iğrendim kendisinden. Her gün başka kadınla beraber olan,karısını bir çok kez aldatıp bundan gurur duyan karaktersizin biri. Birde Jale var tabi bir türlü anlam veremediğim kitaptaki şuursuz kızlardan biri bu karakter. Çok fazla  karakterlerden bahsedip tekrar sinirlenmek istemediğim için karakterleri burada bırakıp en iyisi yoruma geçeyim ben. Kitabın başında tek tek karakterleri tanıtıyor yazar zaten.

Kitap baştan sona kadar berbattı. Yazarın emeği söz konusu belkide böyle demem pek doğru değil ama kitabın tutulacak hiç bir yeri yok sevdiğim tek bir şey bile yok kitapta.
Kitabın arkasından belli içerisinde cinsellik barındırdığı ama bu kadarına da pes dedim ben. Kesinlikle on sekiz hatta yirmi yaş üstü olmalı bu kitap. Anlatılan cinsellik çok derin aşırı gereksiz detayları olan olmasa olabilecek bir cinsellik.Tolga karakterinin asistanıyla ve bir çok kişiyle yaşadığı ilişki çok pis bir dille anlatılmış. Diğer karakterlerinde az kalır yanı olmadığı gibi beni çok iğrendiren diyaloglar okudum ve tiksindim kitaptan. Yüzlü sayfalara kadar çokta abartılmayan bu durum o sayfalardan sonra git gide abartıldı çirkinleşti. Fakat geçici olacağını düşünüp bırakmak istemedim kitabı. Kitabın sonlarına doğru bu durum azaldı ama kitabın geneli rahatsız ediciydi. Kitabın sonunda bile insanlar ölümle burun buruna geldiklerinde bile cinsellikten başka bir şey yoktu akıllarında. Çok samimiyetsiz buldum ben bu kitabı kitapta geçen konuşmalar çok yapmacıktı herkes bir edebiyatçı kesilmiş uzun uzun kendilerine göre edebiyat yapıyorlardı . Böyle bir kitabın içine birde siyaset girmiş tam olmuş. Çok karışık doğru düzgün hiç bir şey anlatmayan bu kitabı kimseye önermiyorum.

PUANIM: 1.0

8 Nisan 2017 Cumartesi

TANRI'NIN ÇILGIN PLANI KİTAP YORUMU:

ARKA KAPAK YAZISI : 

Öldüğünden habersiz kendini cennette bulan Danny, burada olduğu için çok şanslıdır çünkü hayattayken bir aziz olmadığı kesindir. Burada William Shakespeare ve José Rizal gibi pek çok tarihi karakterle karşılaşan Danny, şiirlerinin orijinal haliyle yeniden basılmasını isteyen Emily Dickinson'ın ısrarlarına dayanamaz; çünkü Danny bir yayıncıdır. Ancak hayatı boyunca hayranı olduğu ünlü şairin üzerinde yayıncılık cazibesini kullanamadan, 
Tanrı ondan önemli bir görev için dünyaya dönmesini ister. Danny'nin, intihar etmeyi kafasına koymuş bir kadını bu düşüncesinden vazgeçirmesi gerekmektedir. Çünkü bu kadın, henüz bilmese de, dünyayı değiştirecek bir kadere sahiptir.



YAZAR : Isaganı R.Cruz

ÇEVİREN: A.DENİZ Topaktaş

YAYINEVİ : MARTI YAYINLARI 

SAYFA SAYISI : 352


YORUM : Öncelikle herkese merhabalar. Bu kitap Filipinler edebiyatından okuduğum ilk roman ve sanırım son roman. Çok güzel ve ilginç bir adı olması nedeni ile beklentim hayli yüksekti. Kitabın dili oldukça garip. Hangi zamanda yada  hangi olayda olduğumu anlamam epey sürüyordu. Ve kitap inanılmaz derecede yavaş ilerliyor çok basit bir kurgu adının hakkını verdiğini düşünmüyorum. Birçok tanımadığımız edebiyatçı ve bu insanların eserleri sanki herkesçe oldukça iyi biliniyor gibi anlatılarak bu kitaplardan örnekler verilerek okuyucunun aklını karıştırıyor. Belki Filipinlilerin iyi tanıdığı edebiyatçılar olabilir ama ülkemizde bilindiğini sanmıyorum.

Kitap oldukça pis bir ağızla yazılmış küfür, cinsellik içeriyor. Oldukça rahatsız edici; okuma zevkinizi kaçıracak yerler mevcut. Hem kadın hem erkek okurlar için bunların oldukça rahatsızlık vereceğini düşünüyorum. Kısacası  en kötü kitap hangisi yada çok boş zamanım var nasıl rezil edebilirim derseniz alın okuyun . 

Kitabın konusuna gelelim. Danny baş kahramanımız çok zengin; hayatta istediği her şeyi elde etmiş birisi. En büyük aşkı da Emily Dickinson. Danny bu şaire oldukça tutkulu bir yayımcı. Kendi icadı olan Bookamin adlı bir hap icat ediyor. Bu hapı içip bütün bir kitabı aklınıza yaza biliyorsunuz. 

Bir gün araba kazası geçirerek Danny ölür. Cennete gider ama cennet tam anlamıyla anlatılamıyor. Kendi ofisinde oturan Danny birden karşısında Emily Dickinson'ı görür ve yavaş yavaş her şeyi anlamaya başlar. Tanrı; Danny'e bir görev verir. Bu görev dünyada intihar etme niyetinde olan eş cinsel bir kadın aynı zamanda iyi bir doktoru kurtarmaktır. Bu doktor  Annie'dir. Annie kaderinde pankreas kanserinin tedavisini bulmak olan bir doktordur. Bu sebeple Tanrı; Anniy'i kurtarmak ister bunun için de Danny 'i görevlendirir. Böylece çok basit olan kurgu başlar. 

Kitapta betimlemeler çok yalın, sade ve bence yetersizdi. Okuduğunuzda kafanızda bir çok soru işareti kalıyor ve sonu da hiç tatmin edici değil . Ben bu kitabı sevmedim ama okumak isteyen olursa iyi okumalar şimdiden. 

PUAN : 2.0

6 Nisan 2017 Perşembe

YER ALTINDAN NOTLAR KİTAP YORUMU:
ARKA KAPAK YAZISI:
"İnsan olmak, gerçek insan, etiyle kemiğiyle insan olmak bile ağır gelir bize. Utanırız bundan, insan olmayı yüzkarası sayarız, benzeri olmayan toplumsal birtakım insanlar olmak için çabalarız. Ölü doğmuş insanlarız biz ve uzun zamandır canlı babaların çocukları değiliz, giderek daha çok hoşlanıyoruz böyle doğmuş olmaktan. Zevk duyuyoruz bundan. Çok yakın bir gelecekte bir şekilde düşüncelerden doğmanın yolunu bulacağız."

Dostoyevski'nin Gogol etkisinden kurtularak kendi sesiyle verdiği ilk büyük yapıt olan Yeraltından Notlar, Avrupa'daki büyük varoluşçu edebiyatı müjdeleyen bir roman. Kitap, okuruna "yeraltı" diye adlandırdığı bir ruh halinden seslenen kahramanın uzun, çılgınca söyleviyle başlıyor. Ardından, bu ahlakçı, uyumsuz, dürüst kişinin yaşadığı bir aşağılanma olayı anlatılıyor. Yüz elli yıldır okunan gerçek bir başyapıt.
YAZAR: Dostoyevski

ÇEVİREN : Murat DEMİR

YAYINEVİ : Nilüfer

SAYFA SAYISI:182

YORUM: Yer altından Notlar iki bölümden oluşuyor :
1-Yer altı
2-Sulu sepken üstüne

  İlk bölümde yazarın sorgulamalarını ve eleştirileri okuyoruz. İkinci bölümde ise yazarın başından geçenleri.

  İlk bölüm beni çok zorladı açıkçası. Yazarın konuşma üslubu, konudan konuya hızlı geçişleri beni biraz yordu ve anlamakta günlük çektim fakat ikinci bölümü çok severek okudum. Yazar kitabın girişinde kitabın iki bölümden oluştuğunu söylemeseydi ve bölümler hakkında bilgi vermeseydi belkide ikinci bölüme gelemeden bırakırdım kitabı ama yazarın açıklaması sayesinde bırakmadım ikinci bölümü bekledim. Çokta iyi yaptım :)

Kitaptaki kişinin başından geçen olaylar bu olaylara verdiği tepkiler kendi içindeki itirafları, okuyucuyu da düşündürmesi çok güzeldi. İnsanın kendisini sorgulamaya teşvik  eden bir kitaptı. İlk bölümde de toplumun yapısını anlayışını eleştirmiş yazar sert samimi bir dille. 2. bölümü okurken ilk bölümde yazarın yazdığı bazı şeyler bence çok daha anlam buldu.

Kısacası Yer Altından Notlar bazı şeyleri insanın yüzüne vuran, insanların içindeki kötülükleri ortaya çıkaran samimi bir kitaptı. Okumayan herkese tavsiye ederim. İlk bölümde benim gibi sorun yaşasanız da sabredin bırakmayın kitabı bitirin pişman olmazsınız . Şimdiden iyi okumalar dilerim :)

PUANIM: 4.0

5 Nisan 2017 Çarşamba


MARTI JONATHAN LIVINGSTON KİTAP YORUMU:


YAZAR: Richard BACH

ÇEVİREN: Kader AY /Aslı TÜMERKAN

YAYINEVİ: EPSİLON

SAYFA SAYISI:147

YORUM:  Aynı zamanda pilot olan yazar Richard Bach bu kitabı 1972 de yazmış. Özgürlüğü konu alan Martı Jonathan'ın konusu ise şöyle;


  Martı Jonathan diğer martılar gibi uçmayı uçmak için yapan bir martı değil aksine uçmayı severek yapan  bir martı. Uçarken bundan zevk alan ve hızı seven martı Jonathan diğer martılar gibi sadece yemek bulmak için ,oradan buradan artık toplamak için, oradan oraya uçmayı reddediyor  ve yemek aramak yerine uçma konusunda kendini geliştirmek için pratik yapıyor. Bu yaptığıyla ailesinden ve diğer martılardan oldukça sert tepki alan martı Jonathan sürüden atılıyor ve hikaye burada başlıyor. Çok uzaklara giden martı Jonathan gittiği yerde kendi gibi düşünen yetenekli martılarla karşılaşıyor.Özellikle en yetenekli martı  olan yaşlı martı Chiang ona bir çok katkıda bulunuyor ve martı Jonathan'ı daha da cesaretlendiriyor.


  Kitap çok kısa sayfaların çoğunda martı fotoğrafları olan bir kitap o yüzden biraz daha anlatırsam kitapta merak edeceğiniz bir şey kalmaz. O yüzden kitap hakkındaki yorumuma geçelim biz en iyisi :)


  Kitabın verdiği mesajlar bu mesajların martılar üzerinden anlatılması çok güzel olmuş bence. Okuyucuyu uyandıracak bir sürü söz, düşünce  vardı kitapta. Farklı olmak , herkesten farklı düşünmek toplum tarafından yanlış görülse bile, o toplum sürü psikolojisi etkisinde olsa bile kendi bildiğimizden, sevdiğimizden, doğru bildiğimiz şeyden asla vazgeçmemeliyiz. Kitaptaki anlatılmak istenenlerden biride buydu. Her ne olursa olsun özgürlük en güzel şey mutluluğun tılsımı. İnsan hayatında, bunu önceliğinde tutmalı, nasıl mutluysak öyle yaşamalıyız kim ne derse desin biz istediğimizi yapmakta özgürüz ve illa bir sürüye dahil olmak zorunda değiliz. Bunun gibi bir çok ders alınacak şey var bu kısacık kitapta. Bu kitabı herkesin okumasını kendine göre dersler çıkarıp hayatına bir şeyler katmasını tavsiye ederim .Şimdiden iyi okumalar diliyorum :)

PUANIM:5.0

2 Nisan 2017 Pazar


BABAYA MEKTUP KİTAP YORUMU :


ARKA KAPAK YAZISI:

Birbirimizle sessiz sakin geçinemememizin doğal sonuçlarından bir diğeri ise benim konuşma yeteneğimi kaybetmemdir. Gerçi her türlü koşulda muhtemelen iyi bir konuşmacı olamayacaktım zaten ama hiç değilse doğru düzgün bir şekilde akıcı bir dil hâkimiyeti edinebilirdim. Ne var ki sen çok erken yaşlardan itibaren konuşmamı yasakladın: Bir elini havaya kaldırarak beni “Tek bir itiraz istemiyorum!” diyerek tehdit edişin, hatırladığım en küçük yaşlardan beri yakamı bırakmıyor.

Beni neredeyse hiç dövmediğin de doğrudur. Ancak bağırış tarzın ve yüzünün kıpkırmızı oluşu, pantolon askılarını alelacele çözerek sandalyenin arkasına asışın -bunlar benim için dayak yemek kadar kötüydü. Asılmak üzere olan bir adamı düşün mesela. Onu asarsın ve her şey biter. Ama onu, asılması için yapılan bütün hazırlıklara şahit olmaya zorlarsan ve tam darağacının önüne getirildiğinde infazının ertelendiğini söylersen adamın hayatının geri kalanını ona zehir etmiş olursun.


Bazen önünde dünya haritasının serili olduğunu ve senin de üzerine çaprazlama uzanmış olduğunu hayal ediyorum. Ve sonrasında sadece senin bedeninin kaplamadığı ya da uzanamadığın alanlarda yaşamımı sürdürebilecekmişim gibi geliyor. Benim gözümdeki iri cüsseni hesaba katınca da bana yalnızca ufak tefek, pek de hoş olmayan yerler kalıyor.


YAZAR: FRANZ KAFKA 

ÇEVİREN: MERVE CAM

YAYINEVİ: PANAMA YAYINLARI

SAYFA SAYISI: 82


YORUM : Bir Kafka kitabıyla daha beraberiz. Bu kitap aslında bir mektup; adından da anlıyoruz zaten . Bu kitapta Kafka ailesini çok daha iyi tanıyoruz. Franz'ın kuzenleri, kardeşleri, anne ve babasıyla olan ilişkileri çok güzel işlemiş. Franz'ın anlatımıyla  hayatındaki seçim ve değişikliklerin nedeni ve bu seçimlerdeki babasının rolünü işleniyor.

Franz'ın evlenmemesinden, üniversite yaşamına kadar anlatılan küçük ama derin bir kitap okuyoruz. Franz sevenler bu kitabı elbette okumuştur ama okumayanlara tavsiye ederim. 

Yer yer kendi yaşamımızdan da parçalar bulduğumuz ailevi ilişkileri çok güzel işleyen kitapta bir çocuk için babanın ne kadar önemli olduğu ve babasıyla olan ilişkilerinin ömrü boyunca yaptığı seçimleri nasıl etkilediği ibretliktir.

Kısa ve öz bir kitap. Franz okumak biraz zordur. Bazen paragraflara varan cümleler kuran Franz çok yerde de düşündürür. Dünya klasiklerine  meraklı olan insanlar varsa okumadan geçmesin derim. Kitabın konusuna iyice girip okuma zevkinizi kaçırmak istemem özetle okunması gereken güzel bir kitap. Ben de oldukça sevdim. 


PUAN : 5.0