KÖRLÜK KİTAP YORUMU :
ARKA KAPAK YAZISI :Adı bilinmeyen bir ülkenin adı bilinmeyen bir kentinde, arabasının direksiyonunda trafik ışığının yeşile dönmesini bekleyen bir adam ansızın kör olur. Ancak karanlıklara değil, bembeyaz bir boşluğa gömülür. Arkasından, körlük salgını bütün kente, hatta bütün ülkeye yayılır. Ne yönetim kalır ülkede, ne de düzen; bütün körler karantinaya alınır. Hayal bile edilemeyecek bir kaos, pislik, açlık ve zorbalık hüküm sürmektedir artık. Yaşam durmuştur, insanların tek çabası, ne pahasına olursa olsun hayatta kalmaktır. Roman, kentteki akıl hastanesinde karantinaya alınan, oradan kurtulunca da birbirinden ayrılmayan, biri çocuk yedi kişiye odaklanır. Aralarında, bütün kentte gözleri gören tek kişi olan ve gruptakilere rehberlik eden bir kadın da vardır. Bu yedi kişi, cehenneme dönen bu kentte, hayatta kalabilmek için inanılmaz bir mücadele verir. Saramago’nun müthiş bir gözlem gücüyle betimlediği bu kaotik dünya, insanın karanlık yüzünün simgesi.
Körlük, ürkütücü bir roman, beklenmedik bir felaketi yaşayan bir toplumun nasıl çöktüğünün, nasıl bencilleştiğinin ve değer yargılarını yitirdiğinin hikâyesi. Konusunun ürkütücülüğüne rağmen olağanüstü bir şiirsellikle anlatılmış bu unutulmaz roman, usta yazarın belki de en etkileyici yapıtı.
YAZAR: JOSE SARAMAGO
ÇEVİREN: IŞIK ERGÜDEN
YAYINEVİ: KIRMIZI KEDİ YAYINLARI
SAYFA SAYISI: 331
YORUM: Herkese merhabalar. Şahane bir Saramago kitabını sizlere anlatmaya çalışacağım. Körlük bir distopya olarak geçiyor. Kısaca söylemek gerekirse karamsar devlet senaryoları diye biliriz. Kitap bilinmeyen bir ülkenin bilinmeyen bir şehrinde geçiyor. Kitapta ki bir diğer özellik ise karakterlerin adı yok. Meslekleri yada ilk kör, ilk körün karısı, doktor gibi sıfatlarla adlandırılıyorlar.
Kitabın konusu arka kapakta çok iyi anlatılmış ben de kısaca değineyim. Trafikte kırmızı ışıkta duran bir adam aniden kör olur ve bu körün temas ettiği herkes aynı sonla karşılaşır ve kör olurlar. Bunlardan biride ilk körün gittiği doktordur. Doktor kör olduğunda bu beyaz körlüğün bulaşıcı olduğunu anlar. Körlük herkesin bildiğinin aksine kitabımızda beyazdır. Yani kör olanlar bir karanlığa değil, beyazlığa mahkum olurlar. Doktor; devlet büyükleri ile temas kurmaya çalışır ve bu sırada da körlük olayları artar. Devlet bu senaryo karşısında ne yapacaklarını düşünürken körleri toplayıp karantina altına almaya karar verir. Eski bir akıl hastanesine körler ve körlük tehlikesi yasayanlar toplanır ve kapatılır. Kitabın çok büyük çoğunluğu bu karantina zamanlarını ve insanın pisliğini anlatıyor. Zorda kalınca insanın neler yapabileceği çok güzel anlatılmış. İnsan denen mahlukun insanlığından çıkışını net ve çarpıcı bir şekilde görüyoruz. Ben kitabı okurken düşündüm gerçekten körlük bulaşıcı olsa neler olur. Her şeyimiz dostlarımız, ailelerimiz birden etrafımızdan kaybolurlar. Acaba kim bize bakar, kim kör olma riskiyle bize bakar. Dostlarımız yanımızda olur mu ? bu soruların yanıtları çok açık seçik olmasa da kitapta var.
Karantina altına alınan körlerin arasında ilk körün karısı da var. Fakat kadın kör değil. Belki kimsenin yapmayacağı bir fedakarlıkla kocasının yanından gidebilmek için kör taklidi yapar ve o da karantina bölgesine alınır. Burada tüm körlerin arasında tek gören olarak herkese yardımcı olmaya çalışır. Fakat bütün bu körlerin arasında kimsenin kendini görmediğinden emin olan insanların arasında gözü gören biri olmak sanılandan çok zordur. Kadın çoğu zaman keşke bende artık kör olsam demektedir. Kitap bu şekilde ben kitabı sevdim. Filmini de kısa sürede izlemek isterim. Fakat bence bu kitap Kabille yarışamaz. Benim gönlümde çok ayrı bir yeri olan Kabil bu kitabı biraz gölgede bıraktı.
PUAN: 4.5
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder