ESİR ŞEHRİN İNSANLARI KİTAP YORUMU:
ARKA KAPAK: “Çöküntü devrinde iki çeşit insan tipi ortaya çıkıyor: Namussuzlarla namuslular... Hele, önce ‘vatandaş’ sonra ‘insan’ olunması gereken dehşetli sıralarda felaketle alçaklığın boğuşması kadar korkunç muharebe yok. Muharebede düşman karşıdadır, üniformalıdır. Az da olsa, çok da olsa bir zaman sonra önemi kalmaz. Kaçarsın, kovalarsın... Anında ölenler, yaralananlar olur. Ama hep ileriye bakmanın bir rahatlığı vardır. Oysa esir bir şehirde, dost kim, düşman kim bilinmez!”
Bir mücadele nerede başlar? Hürriyet duygusu ne zaman kan ve kemik kadar kati bir gerçek halini alır? Kemal Tahir, esir düşmüş payitahtın insanlarını işte bu çetrefil ve kaçınılmaz sorunun karşısındaki tutumlarına göre tasnif ediyor, tanımlıyor. Kaosun hüküm sürdüğü mütareke İstanbulu’na yönelttiği keskin bakışlarıyla şehrin sokaklarını tararken ne berduşları, aylakları, işbirlikçileri ne vatanseverleri ve kendisinden kahramanlık umulmayan kahramanları gözden kaçırıyor. Gönülden köleler ve aldırmazlar arasından bir çıkış yolu arıyor.
Esir Şehrin İnsanları, yazarının “yürekli bir yalnızlığı göze alarak” yakın tarihin en önemli olaylarını çok yönlü bir bakışla, tarihsel gerçekliği içinde ele aldığı ilk “şehir romanı”dır. “Esir Şehir” üçlemesinin ilk kitabı olan bu roman, dağılan imparatorluğun ve insanlarının eş zamanlı çözülmesini derin ve sarsıcı yüzleşmelerle okura sunuyor.
YAZAR: KEMAL TAHİR
YAYINEVİ: KETEBE YAYINLARI
SAYFA: 444
YORUM: Herkese merhaba bugün size kurtuluş savaşımızı en iyi anlatan roman üçlemesinin ilk kitabıyla geldim. Esir Şehir üçlemesi Kemal Tahir'in gözüyle esir alınan İstanbul'u anlatıyor. O kadar güzel gözlemleri ve anlatımı var ki, gerçekten o dönemde yaşıyorsunuz hissi veriyor sizlere.
Esir alınan şehre yıllar sonra dönene Kamil'in hikayesi bu. Bir paşa çocuğu olarak maddi sıkıntılar çekmemiş, zorluk nedir görmeden uzunca süre yaşamış Kamil, esir şehre gelir gelmez çok fazla zorlukla karşılaşıyor. Bu zorlukların yanı sıra kendisiyle de savaşmakta. Yıllarca yurt dışında rahat bir hayat yaşamış olmasını sorgular, harap olan kent ve halkı gördükçe bir şeyler yapmak için yanıp tutuşurken eski arkadaşlarından Ahmet ona tamda ihtiyacı olan teklifle gelir. Bir derginin yönetimine geçmesi isteniyordur. Okumuş, yazmış biri olarak siyası bir dergiyi yönetmek için biraz tereddütte düşse de Kamil bu serüvene atılıyor.
Kitabın geneli o dönemde halkın neler yaşadığı, Anadolu direnişçileri hakkında neler düşündüğü ve dönemin iktidarının işgale nasıl tepki verdiğini irdeliyor. Bir roman olmasının yanında bence çok çok iyi bir tarih kitabı. Keşke okullarda okutulsa...
Ayrıca bu roman biraz otobiyografik öğeler de taşımıyor değil. Çok geciktirmeden ikinci kitaba başlamak istiyorum.
Bir başka kitapta görüşmek üzere....
PUAN: 4.7
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder