function goClicked() { $('#yunero').empty().append(' loading ...'); youTubeURL=$('#youTubeUrl').val(); loadYunero(); }

3 Mart 2020 Salı

BEN SÖYLEMEM SEN ANLA KİTAP YORUMU :

ARKA KAPAK YAZISI :  "Şimdilerde hayal meyal, ama sıcacık bir sevinçle hatırlıyorum, çocukluğumda "anlatan kadınlar" vardı. Annemlerin günlerine, güne paralarıyla katılmadıkları halde, sırf sohbetleri güzel diye davet edilirlerdi. Çantası gibi annemin elinde günden güne gezen ben, minnacık aklımla bu kadınların anlattıklarını, onları anlatırken hikâyeye kattıkları kimi neşeli, kimi üzgün detayları hayranlıkla dinlerdim. Alelade bir şeyden bahsediyor bile olsalar, bunu öyle güzel, öyle "anlatıcı" bir havada yaparlardı ki, çocukluğumun televizyonsuz, gazetesiz, kitapsız dünyasına bir gökkuşağı neşesi getirirlerdi. Ayşegül Kocabıçak'ın kurduğu anlatının, hikâyeleme yeteneğinin ardında bir yerlerde işte o kadınların saklandığını hissediyorum okurken. Üstelik bunu kalemi günden güne daha da keskinleşip parıldayan çok iyi bir öykücünün akıl ve duygusuyla yaptığını, yarattığı capcanlı ve diri anlatımı, öyküde kendine özgü bir kadın dili kurmaktaki başarısını hayranlıkla izliyorum. Kaleminin neşesinin, hikâyesinin soluğunun hiç tükenmemesi dileğiyle!"
-Mahir Ünsal Eriş-

Ayşegül Kocabıçak, ilk öykü kitabı Dilsiz Annelerin Sessiz Çocukları ile fazlalıklarından arınmış ve sadeliğiyle öne çıkan bir öykü dili yaratarak, özellikle kadınlar ve çocukların, gündelik hayatta her an yaşadıkları travmalar karşısında dilsiz ve suskun bırakılmalarına dair metinlere hayat verdi. Toplumsal cinsiyet kodlarının gelenekle beslenerek nasıl yeniden üretildiği, daha da önemlisi nasıl görmezden gelindiği Kocabıçak öykülerinin konusu oldu. Yazar, ilk kitabında dahi oldukça "zor" konuları, meselenin önüne geçmeyen bir dil kullanarak anlatmayı tercih etti. Başarmış olmalı ki, ilk kitap kısa zamanda ikinci baskıya ulaştı.

Ben Söylemem Sen Anla, yazarın ikinci kitabı. Ayşegül Kocabıçak bu kitabında da bağırmayan bir dil kullanarak, usulca eleştirmiş "hallerimizi". Bilinen ama anlatılamayan, görmezden gelinen travmaların aslında onu yaşayan bireyler için ne denli yaralayıcı ve unutulmaz olduklarına işaret ederken, ilk kitabında olduğu gibi usulca ama rahatsız eden bir anlatım dilini tercih etmiş. Tek bir taşla camı çerçeveyi indirerek değil, camı kırmadan küçük taşlarla sabaha kadar o pencereyi taşlayarak…

Ayşegül Kocabıçak, kadınların kırılgan, ama bir o kadar neşeli ve direngen hallerini taşımış metinlerine. Penceremize attığı o küçük taşlardan kurtulmak ne mümkün… Yazar adeta "Pencerenizi açın!" diye bağıran bir çocuk! İster istemez açıyorsunuz pencerenizi. Bu sefer de, "Ben Söylemem Sen Anla" diyor, çaresiz anlamaya çalışıyorsunuz, anlamak istiyorsunuz. Sonra "anlamak" eylemi bir şenliğe dönüşüyor. Anladıkça sevilirmiş her şey, anlıyorsunuz...

YAZAR : Ayşegül KOCABIÇAK

YAYINEVİ : Notebene Yayınları

SAYFA SAYISI :80

YORUM :

Herkese merhabalar. Bugün size bir öykü kitabından bahsedeceğim. Ayşegül Kocabıçak'dan okuduğum ilk kitap ''Gülüzar''dı ve bayılarak okumuştum. Favori kitaplarımda ilk sıralarda diyebilirim.  Ayşegül Kocabıçak'la geçen yıl Ankara Kitap Fuarı'nda tanışma fırsatı bulduğum için çok şanslıyım. Çok güzel kalpli ve sıcakkanlı bir insan. Kendisiyle tanıştıktan sonra iyi ki dediğim yazarlardan oldu benim için. ''Gülüzar''ın ikincisinin çıkacağı haberini orada alıp çok mutlu olmuştum.  ''Ben söylemem Sen Anla''da ''Gülüzar'' gibi hislere dokunan birçok hikayeden oluşuyor. Bazı hikayelerde yazar Ankara'dan bahsettiği için de daha bir yakınlık hissettim açıkçası, hayal etmem çok kolay oldu :) Her hikayede bir ders yatıyor , her hikaye insanın empati yapmasına neden oluyor. Yer yer güldürse de genel olarak çarpıcı bir kitap okuyacaksınız. Biraz yüzleşmenin herkese iyi geleceğini düşünüyorum. Şimdiden iyi okumalar dilerim. Hoşça kalın :)

PUANIM :5.0

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder