function goClicked() { $('#yunero').empty().append(' loading ...'); youTubeURL=$('#youTubeUrl').val(); loadYunero(); }

5 Ekim 2024 Cumartesi


GÖZLEMEVİ KİTAP YORUMU:  

“İdoller saygı ister, hayranlık, ilgi ve tabii kıskançlık yaratırlar. Cortázar çok az sayıda yazarın yapabileceği şekilde tüm bu duyguları uyandırdı ama en önemlisi, daha da ender bulunan bir his uyandırdı: düşkünlük. O, belki hiç çaba göstermeden, kendini tüm dünyaya sevdiren tek Arjantinli oldu.” -Gabrıel García Márquez- Belki de Cortázar’ın en sıradışı eseri olan Gözlemevi, yılanbalığının yaşam döngüsünden yola çıkıp 18. yüzyılda bir Hint sultanının Caipur’da yaptırdığı olağanüstü Gözlemevi’nin yapısından görünümlere atlıyor. Yazara göre bu mimari harikası yapının asıl işlevi, gökbilimsel gözlemler yapmak değil de, içinde dolaşan kişinin rüyalarına eşlik etmektir belki de. Cortázar’ın bu esrarengiz yaratıdan çektiği muazzam fotoğraflar, caddeler, okyanuslar, gece vakti gökyüzü, nehirler gibi metin içindeki farklı imgelerle iç içe geçerek kendine özgü bir rüya mantığıyla bütünlenen bir dil senfonisine dönüşüyor. Neden göç ettiğini bilmeyen bir yılanbalığı gibi, okurlar da bu gerçeküstü akımın içine çekilerek varoluş serüvenine ortak oluyorlar. “Cortázar okumamış insan bir kader kurbanıdır. Eserlerini okumamak korkunç sonuçları olan, sinsi ve ölümcül bir hastalıktır. Hiç şeftali yememiş bir insanın durumu gibi. Kişi yavaş yavaş mutsuzlaşır... Ve büyük bir ihtimalle azar azar saçları dökülür.” -Pablo Neruda


YAZAR: JULIO CORTAZAR 

ÇEVİREN: ASLI BİÇEN 

YAYINEVİ: EVEREST YAYINLARI 

SAYFA: 72

YORUM: Bugün sizlere Cortazar'ın ilginç deneysel bir metni ile geldim.  Yazar Caipur'da yapılan gözlemevi ziyareti sırasında çeşitli fotoğraflar çekmiş ve bizi bir rüyanın içine düşmeye zorluyor. Kitabın Hint yada gözlemevleriyle pek alakası yok gibi. Metaforik bir anlatımla bir yılanbalığının yaşam döngüsünü okurken bilim ve akıl eleştirileri yapılmış. Duyguların ötelenmesi, arzuların yok sayılması yani bilimin tek insana ve evrene baktığı yer biraz yazarı rahatsız etmiş gibi. Çok metaforik bir anlatımı olduğu için kitabı anlamlandırmak epey zor kesinlikle okurların çokça kaçıracağı göndermeler vardır. Bende ancak bazılarını yakaladım. 

Yazar gözlemevinin içerisinde ama okyanusun diplerini inceliyor gibi. Yükseldikçe alçalan yüksek olanın en aşağıda olduğunun anlatımı bu. İnsanın yaşam üzerindeki tepinmeleri gibi geliyor bana. Bilemedim. Bir şans verin derim.

PUAN: 3.0 


4 Ekim 2024 Cuma

 PROLETERLER İÇİN PATAFİZİK DERSLERİ KİTAP YORUMU:
 Bir saatçi dükkânı. Tamire getirilen bir guguklu saatin içinden çıkan Ulyanov - küçük ve öfkeli bir adam. Ulyanov'u yutan Mihail - elbette bir kedi. Ulyanov'un, Mihail'in, dükkânın peşine düşenler. Ölümden sonra hayat. Zamanın ve uzayın büküldüğü bir evrende, dönüp dolaşıp değişmeyen şeylere varan anlatı yolları. 

Onur Akyıl Proleterler İçin ‘Patafizik Dersleri’nde, hayallerle kayganlaştırılmış bir gerçeklik zemini kuruyor, çağrışım zincirleriyle okuru bir o yana, bir bu yana çekiyor ve insanın yaşama nasıl bağlandığını sorguluyor. Gerçeklikle oyun hamuru gibi oynayan, kara ve kızıl bir ilk roman.




YAZAR: ONUR AKYIL  

YAYINEVİ: CAN YAYINLARI 

SAYFA: 104 

YORUM: Herkese merhaba bugün yine çok uzun senelerdir elimde bekleyen bir kitapla geldim. Sanırım bir kaç yıl önce D&R Can Yayınları iş birliği ile yapılan indirimden almıştım bu kitabı. Özellikle ismi ve arka kapakta yazan saatçi dükkanı meselesi ilgimi çekmişti. Hem sosyalist göndermeler hem zaman ve insan felsefesi ile harmanlana bir kitap okuyacağımı düşünmüştüm. Ne olduysa uzun süreler elim kitaba gitmedi ama hep aklımdaydı. Kitaba başladığımda aslında çok güzel bir kurgu okuyacağımı düşündüm o ikinci bölümdeki söz neydi öyle, " Zamanı tamir edemeyeceğimi bildiğim için saatleri tamir ediyorum," aman aman...  

Bir gün saatçi amcamıza gelen ( amcamız diyorum karakterin bir adı yok, tarih yok, yaş bilgimiz yok..." guguklu saatin içinden bir ufacık adam çıkar. Sınırlı Ulyanov. Saatçinin kedisi Mihail de bu minik adamı yutunca işler karışmıyor. :) Hayır yani bir kurgu olarak değil daha çok patafizik, evren ve insanlar hakkında denemeler okuyoruz. Bence yazar daha çok denemeler yazmak istemiş ama bunu da bir hikayeye gömeyim bari diye düşünmüş. Tamam göndermeler güzel, zaman, insan ve mekan ilişkileri irdelenmeye çalışılmış kabul ama ben deneme okumak istesem deneme okurdum velhasıl çok orijinal fikirler de yok.  "Eee ne gömün be Kerem," dediniz değil mi? Belki de arka kapak da verilenler ve beklentilerim yüzünden biraz hayal kırıklığı olduğundandır bilemedim. Bazları, "Patafizik ne bilmiyorsun da ondan..." diyebilir yok yok sakin olun biliyorum. Felsefe falan? Onlara da hakim sayılırım. Hepsini göz önünde bulundurdun ona rağmen mi bu sözler? Evet. Ben pek severek okuyamadım belki de edebiyata bakışımız yazarla pek uyuşmadı bilemedim. Şans vermek isteyen okurlar bir göz atsın derim. Hoşça kalın... 


PUAN: 2.5