SARSINTI KİTAP YORUMU:
ARKA KAPAK: Sustunuz… Uzunca bir süre sustunuz. Niye böylesiniz? Böylesiniz işte. Sevdiğini hiç bağıra çağıra söyleyememişler gibisiniz. Haksızlık görünce dili tutulmuşlar gibi… Suskun. Bedeni huzurda namaza durmuş, kafası başka yerde münafıklar gibisiniz. Verdiğiniz sözleri yutmuş, ettiğiniz yeminleri bozmuşsunuz. Duyulmasından korkmuşsunuz. Olduğunuzdan cesur davranıp zayıflığınızı saklamışsınız. Sesinizin çok çıktığı anlarda boyun eğmişsiniz sanki... Âciz. Keşke söylemeyi değil duymayı öğrenseydiniz... Barış İnce, büyük beğeni toplayan romanı Çelişki’den sonra okurlarını her anlamda “sarsacak” bir romanla karşımızda. “İsimsiz” bir adadaki esrarengiz cinayetler, ada halkını avucuna almış, mafyalaşmış bir dinî grup, bir masa etrafında toplanıp hem kaybolan arkadaşlarının hatırasıyla hem de dostlukları ve aşklarıyla hesaplaşan üç arkadaş ve tüm gizemlere ışık tutacak sahipsiz bir günlük… Sarsıntı, yalnızca bugüne değil Türkiye’nin tüm zamanlarına, artık katran bağlamış acı gerçeklerine dair, ustaca yazılmış bir roman.
YAZAR: BARIŞ İNCE
YAYINEVİ: CAN YAYINLARI
SAYFA: 120
YORUM: Herkese merhaba bugün uzun zamandır elimde olan bir kitapla geldim. Sanırım üç dört sene önce Can Yayınları kampanyasından D&R dan bu kitabı almıştım. 8 lira indirim yahut 16 lira kampanyasındaydı sanırım. Evet bir zamanlar kitapların fiyatı bu kadar ucuz olabiliyordu...
Kitap hakkında çok güzel yorumlar görmüştüm yazarla da tanışmak istiyordum fakat bazen kitaba eliniz gitmez işte ben de ancak okuyabildim. Sevdim mi? Evet güzeldi fakat ben kitabın içindeki oyunu biraz erken fark etmiş olmalıyım ki daha başka bir sürpriz bekledim. Kitabın sonu çok tatminkar değildi ama yine de güzel bir kitaptı. İnsanların iç çatışmalarını, yüzleşmelerini okuduğumuz bir eser. Kitaptaki Bulgurcular tarikatı kanımca daha detaylı anlatılabilirdi, işlenen cinayetler diye çokça konuşulan bu cinayetler biraz daha detaylı anlatılsaydı bence daha güzel olabilirdi. Bunlar ufak eleştirilerim fakat yazarın ustalığı malum. Çağdaş edebiyatımızdan bir şeyler okumak niyetindeyseniz bu kitaba bir şans verin derim.
Genel olarak kitabın konusu şöyle, bir adamız var. İsimsiz bir ada fakat eğede olduğu malum gibi... Bir depremle sarsılmış halkı kaçışmış. Bir de demirbaş bir fenerimiz var. Adamın en yüksek yerinden insanları izliyor. İnsan ruhunu aydınlatan bir fener gibi düşünelim bence... Bu fenerin uzağında fakat bolca fener ışığının yansıdığı bir koyda içkili bir restorandın var. Sahibi Levent ve arkadaşları koyu bir sohbetteler. Bu sohbet nerelere gidiyor bir bakın derim.
PUAN: 3.5