function goClicked() { $('#yunero').empty().append(' loading ...'); youTubeURL=$('#youTubeUrl').val(); loadYunero(); }

24 Nisan 2025 Perşembe

 

 ENSTİTÜ KİTAP YORUMU: 

ARKA KAPAK: Minneapolis'in sakin banliyölerinden birinde yaşamakta olan Luke Ellis, bir gece yarısı evine giren davetsiz misafirler tarafından kaçırılır. Luke, penceresi olmayan fakat tıpkı kendisininkine benzeyen bir odada gözlerini açar. Ve kapısını açıp dışarı çıktığında onun gibi özel yetenekleri yüzünden buraya getirilen birçok çocuğun odalarının sıralandığını görür. Enstitü... Özel yeteneklere sahip çocukların tutulduğu bir hapishane, onlardan adeta intikam almaya yemin etmiş bir müdür ve insafsız personelin acı dolu yuvası. Burada vicdan azabı yok. Burası girişi olan ama çıkışı olmayan bir cehennem...

YAZAR: STEPHEN KİNG 

ÇEVİREN: DOĞANAY BANU PİNTER 

YAYINEVİ: ALTIN KİTAPLAR

SAYFA: 615 


YORUM: Bugün size bir King kitabıyla geldim. Kendisiyle eskiden beri çalkantılı bir ilişkimiz var. Epey küçüktüm sanırım on iki yaşında yazarı çok merak edip Hayvan Mezarlığı kitabını aldım. Biraz okudum sonra koptum kitaptan yaşım gereği olsa gerek çok anlayamadım. Sonra o kitabıma ne oldu anımsamıyorum. Çok uzun yıllar sonra King kitaplarına neden tekrar şans vermiyorum ki diye düşündüm. Bu sefer üniversite sıralarındaydım. Bir indirimden Kara Kule serisinin ilk kitabı Silahşör'ü aldım. Yok olmadı, yine tutturamadım. Kitap çok durağandı beklentimi hiç karşılamadı. Bir seriye adım atmak için çok heyecanlıydım oysaki. Serilerin ilk kitapları evreni tanıtır ve genelde çok akıcı, heyecan unsurlarıyla devam eder ki yazar bunu bilerek yapar. İkinci kitap için okur çok heyecanlanır. Kara Kule için aynı şeyi söyleyemem. Evreni de tanıyamamıştım, karakterleri de...  Bir adam bilmediğimiz bir adamı sayfalarca kovalayıp durmuştu, ki kovaladığı kişinin var olduğu bile şüpheliydi sanki. Neyse. İşte yine yıllar sonra bir vesileyle Enstitü kitabına denk geldim. Haydi bir şans daha dedim. Ihh olmadı gibi. Kitap çok durağandı, çocukların bölümleri beni çok yordu. Olaylar yok, inanılmaz ihmaller silsilesiyle yazarın kendisine alan açması ve kurguyu zayıflatmasını göz devirerek okudum.  Son iki yüz sayfa hızlı aktı.  Biraz kitaptan bahsedelim. 

Kitap eski bir polisin hasbelkader DuPray kasabasına gitmesiyle başlıyor.  Aslında bu eski polis ile başlaması güzeldi, avare takılan havalı bir insanın bilmediği bir kasabaya geçici olarak yerleşmesi ile olaylar başlayacak sandım ama hayır. İlk doksan yüz sayfa öylece okuduktan sonra yazar bizi başka bir alemin içine atıyor. Luke adında dahi bir çocuğun çok erken yaşlarda üniversiteler tarafından nasıl kapışıldığını okuyoruz.  İyiydik ne oldu bu çocuk nerden çıktı hadi polise dönelim derken yaklaşık dört yüz sayfa bizim eski polis ortalarda görünmedi. Biraz yazan çizen biri olarak sonradan yazarın en baştaki yüz sayfayı kitap bittikten sonra eklediğini düşündüm. Evet çok barizdi. Bir şeyler oturmamış ve yazar başa heyecanlı bir giriş yaparak dört yüz sayfa sonraki karakterlere bir temel atmış. 

Bu dahi çocuğumuz meğer bir telekinezi ustası. Telepatik ve telekinezi özellikler taşıyan çocukları bulan ve kendi emellerine alet eden gizli bir örgüt tarafından kaçırılıyor. Enstitü de uyanan çocukların buradaki yaşamlarını okuyoruz. Sonra tabii ki çok zeki olan Luke oradan kaçacak ama ne kaçmak. Hayır olmamış King usta. Her şeyi kendi lehine kullanarak, kameralar tozluydu, adam çok yorgundu uyuya kalmıştı, zaten güvenlik çocuk oldukları için gevşekti diyerek olmaz o iş.  

Devletten bile gizlenen bu yapıdan bir çocuk öyle kaçamazdı. Burada koptum zaten. Belki bir on yıl önce okusam severdim yada on beş yıl...  Yine de King'e şans vermeye devam çünkü O (it) kitabını aldım.  Umarım güzeldir.  Benden bu kadar bir başka kitapta görüşürüz.


PUAN: 2.8