function goClicked() { $('#yunero').empty().append(' loading ...'); youTubeURL=$('#youTubeUrl').val(); loadYunero(); }

10 Ekim 2025 Cuma


 CENNETİN DİBİ KİTAP YORUMU: 


ARKA KAPAK: 


Cehenneme Övgü’de"bu dünya"yı sorgulayan Gündüz Vassaf ikinci kitabında "cennet"e, hem de cennetin ta dibine el atıyor. Mizahla bilimkurgunun, düzyazıyla bilimsel makale üslûbunun harmanlandığı kitapta, ‘yanlışla doğru’, ‘yalanla dolan’ sırt sırta duruyor. Bu kitapta Freud’un kuramlarının hayata geçirildiği Amsterdam genelevlerinde dolaşabilir, hükümet kiralayabilirsiniz; hatta 100 dolara bir Amerikan şirketi bile satın alabilir, isterseniz yeni yaşam biçimlerinin hayata geçirildiği özgür kolonilerde yaşayabilirsiniz. Gündüz Vassaf, düşgücünün sınırlarını zorladığı Cennetin Dibi’nde, "gelecekte yolculuğa" davet ediyor bizi.

"Gündüz Vassaf düşgücünün avukatı, düzyazımızın en özgür ruhlu kalemi..

YAZAR: GÜNDÜZ VASSAF

YAYINEVİ: İLETİŞİM YAYINLARI

SAYFA: 246


YORUM:  Herkese merhaba bugün uzun süre önce okuyup hayran kaldığım Cehenneme Övgü ile beni mest eden Gündüz Vassaf ile geldim. Cehenneme Övgü kitabından sonra yazarın o zamanlara yeni çıkan kitabı Ressamın İsyanı'nı okumuştum. Yalan yok o kitap beni biraz yorunca Vassaf okumaların ara vermiştim. Cennetin Dibi kitabının da Cehenneme Övgi gibi beni mest edeceğini düşünerek fazla beklentiyle başladığımı söylemeliyim ama Cehenneme Övgü'nün yerini tutmadı bu kitap açıkçası. Eserde daha çok Amerika ve Avrupa hareketlerinin absürtlüğünü konu aldığı için biraz konulara yabancı kaldığımı düşünüyorum. Elbet çok güzel saptamalar vardı, elbet insanlığa dair mesajlar ve iktidar yahut patronların halkı nasıl manipüle ettiğini anlattığı kısımlarda ilginç yaklaşımlar vardı. Yine de okurken kitabın akıcılığında biraz sorun olduğunu düşündüm. 

Eserdeki denemeler 1992 yılına ait olduğu için çoktan eskimiş problemler, yahut çoktan yeterince tartışılmış konulara yeniden bir bakış atmış olmak garip geldi. Günümüzdeki problemleri ve yazarın bunlar hakkındaki düşüncelerini okuma isteği oluştu içimde.  Belki de bu kitap için en iyi zaman şimdi değildi bilemedim. Elbette Gündüz Vassaf günümüzün çok önemli bir entelektüeli. Değeri tartışılmaz, eserleri her zaman okunmaya değer. Sizler de bir şans verin derim.


PUAN: 3.6 

25 Eylül 2025 Perşembe


 ATLARI BAĞLAYIN GECEYİ BURADA GEÇİRECEĞİZ KİTAP YORUMU: 

ARKA KAPAK:  

Cesaretimiz var mı her şeyi bir anda öylece bırakıp gitmeye? İnsan her nereye giderse gitsin kendini de beraberinde götürmez mi? Varlığından güç aldığımız arkadaşlar ne zaman yük haline geldi? Hepimiz başarılı olmak zorunda mıyız bu hayatta? Her seferinde duvara tosladığımız halde hâlâ yeni ilişkiler kurmaya, var olanı kurtarmaya çalışmak hayal kırıklıklarına bağımlı hale gelmemizle açıklanabilir mi? Melisa Kesmez, heyecanlı ve mütevazı sesinin her satırda hissedildiği kısa öykülerinde soruları müzikle, dramla, şiirle yoğuruyor, cevapları ise nüktedanlığı da elden bırakmayarak veriyor.

“Aklımızın devre dışı, sadece kalbimizin olduğu” yeniyetmelikten zaman mefhumunun olmadığı balık krakerli ve kaygısız çocukluk yıllarına, yüzyıllık dostla oturulan öğle rakısından patrona son çare olarak yazılan istifa maillerine, sevdiğimiz “o” olmayı çoktan bırakmış uzatmalı evliliklerden gel demese de gittiğimiz, gitmek istediğimiz sevgililere, eski sevgililere, aileye, aldatmalara, aldatılmalara; üzerimize haddinden fazla gelen ancak bir türlü vazgeçemediğimiz “modern dünyamızın” tüm inceliklerine dokunuyor, yalın ama coşkulu, naif ama kararlı, fısıldıyor kulaklara: Atları Bağlayın, Geceyi Burada Geçireceğiz.

YAZAR: MELİSA KESMEZ

YAYINEVİ: SEL YAYINLARI

SAYFA: 138

YORUM: Herkese merhaba bugün size çok uzun seneler önce aldığım ama bir türlü okuma fırsatı bulamadığım kitapla geldim. Melisa Kesmez'in kalemiyle, öyküleriyle ilgili çok yorum gördüm. Beğeneni çoktu...

Ne yalan söyleyeyim öyküler bana hitap etmedi. Günlük yaşamadan kesitlerle sunulan ve hep "Ben" dili ile anlatılan hikayeler benim için biraz yavan kaldı. 25 öykünün hemen hepsi aynı temalardaydı biraz anı tadında geldi bana. Toplumsal olaylar, cinsiyet eşitliği, kadının toplumdaki yeri gibi bir çok noktaya değinen yazar bu açıdan değerli bir iş yapmış elbet. Benim eleştirim öykülerin tekdüzeliği ve heyecanının biraz bence eksik kalmasıydı.

Kitabın ismi çok güzeldi bu isim bana daha masalsı biraz daha belki sıra dışı öyküler okuyacağım hissini uyandırdı ve eleştirel gerçekçi tonda anı tadında hikayeler okuyunca beklentimi karşılamadı. 

PUAN:  3.0 

14 Eylül 2025 Pazar


 ÖLÜMSÜZLÜK VE PILGRIM KİTAP YORUMU: 

ARKA KAPAK: 15 Nisan 1912’de –Titanic kazasının yaşandığı tarihte– Londra’da Pilgrim adlı esrarengiz bir aristokrat kendini asarak intihar eder. Beş saat sonra bulunduğunda kalbi mucizevi bir şekilde atmaya devam ediyordur. İlk intihar girişimi değildir bu...

Pilgrim dostu Leydi Sybil Quartermaine eşliğinde Zürih’teki ünlü Burghölzi Kliniği’ne yerleştirilir. Orada, kolektif bilinçdışının mistik kâşifi Carl Gustav Jung ağzını bıçak açmayan bu esrarengiz hastadan çok etkilenecek, varoluşunun ardındaki gizemli hikâyeyi ortaya çıkarmaya çalışacaktır.
Pilgrim kendi hayal dünyasında yaşayan bir şizofren midir? Capcanlı anlatımlarla aktardığı yüzlerce yıllık anıları düşler ve fantezilerden mi ibarettir? Delilik midir söz konusu olan yoksa dehanın mucizeleri mi? Pilgrim’ın hayatını ve akıl sağlığını irdeleyen Jung zamanla kendi hayatını ve akıl sağlığını da sorgulamaya başlayacak, hayatı, evliliği ve ruh bütünlüğü sarsılmaya başlayacaktır. Pilgrim denen muamma Jung’un laneti mi kurtuluşu mu olacaktır?
Yaşamın ve ölümün, ruhun ve hafızanın, gerçekliğin ve düşlerin derinliklerine dalan, tarihsel gerçeklerle kolektif bilinçdışının gizemlerini birbirine ören bu sürükleyici romanda psikoloji, edebiyat ve sanat tarihindeki ünlü figürlerin sırlarına tanık olacak, delilik ve deha arasındaki bağları keşfedeceksiniz.

YAZAR: TİMOTHY FİNDLEY

ÇEVİREN: DİLEK ŞENDİL

YAYINEVİ: KORİDOR YAYINLARI

SAYFA: 596 

YORUM: Uzun bir aradan sonra herkese merhaba bugün çok merak ettiğim severek aldığım bir kitapla geldim. Kitabın konusu çok ilginç bir o kadar karakterler de çok ilginç. Ana karakterlerden biri Carl Gustav Jung  daha ne olsun... Diğer bilindik karakterler ise Oscar Wilde, Leonardo Da Vinci ve daha niceleri. Eh böyle olunca kitapta sanat tarihi, psikoloji ve felsefe iç içe geçmiş durumda. İlk okumaya başladığımda kitabı çok sevdim sanırım 350 sayfa çok rahat aktı gitti. Sonra zorunlu olarak kitaba aralar vermek zorunda kaldım bir kaç günde bir elime alıp yirmi otuz sayfa okumaya başladım. Tamam bu kitabın suçu değildi ama daha sonra çok gereksiz ayrıntılar ve fazladan uzatılan anlamsız bölümler beni rahatsız etmeye başladı. Ana konudan çok sapılan ayrıntıya kaçan anlatılar okumayı zorlaştırdı zaten ritmimi kaybettiğim için kitabın kalan kısmı biraz daha zorlu geçti. Belki ara vermek zorunda kalmasam bu bölümlerden çok da rahatsız olmazdım bilemiyorum.

Kitabın baş kahramanı ölemeyen Pilgrim. Bu kelime Latince kökenli ve hacı, yolcu, gezgin gibi anlamlara geliyormuş. İsminin anlamını çok iyi yansıtan kahramanımız bir nevi ölümsüz ölemiyor. Kitap onun intihar etmesi ve ölememesi üzerine kurulmuş. İntihar eğiliminden dolayı en yakın dostu onu Zürih'teki  Burghölzli Kliniği'ne yatırıyor. Burada biraz soru işaretleri var. En yakın dostuna ölmeden önce bırakılan günlükler var fakat en yakın dostu zaten onun tüm sırlana vakıf bunu yapması için nasıl bir motivston ile yapıyor açıklanmamış... Neyse çok da keyif kaçırmak istemem ama bazı noktalar havada kalıyor bağlantı kurulmamış yahut kurulamamış. Özellikle en yakın dostu Lady Queatermaine ile olan ilişkisi davranışlarının tam olarak çözümlenmesi konusunda eksikler vardı.

Kitabın çok uzun bir kısmı klinikte Jung ve Pilgrim arasındaki mücadele ile sürüyor. Bu arada Jung'un kurgusal ailevi ilişkileri, psikolojik yaklaşımları irdeleniyor. Psikoloji sevenler için gerçekten lezzetli bölümlerdi. Genel olarak kitabı sevdim evet karmaşık, geçişler çok sert ve bazı noktalar fazla uzatılmış ama genel olarak sevdim diyebilirim. Ölüme ve insana farklı bir bakış açısı sunan bu kitabı öneririm. Bir şans verin. Bir başka kitapta görüşmek üzere hoşça kalın...

   PUAN: 3.9 

29 Ağustos 2025 Cuma

Yeşilin Kızı Anne -2- Kitap Yorumu


  ARKA KAPAK YAZISI : Hayal kurmayı her şeyden çok seven Anne Shirley’nin maceraları hız kesmeden devam ediyor. Hiç sevmediği kızıl saçları, çilli yüzü ve tuhaf hayal gücüyle GreenGables’a gelip herkesi büyüleyen bu küçük kız artık

16 yaşında ve “neredeyse” bir yetişkin.

Avonlea Okulu’nda öğretmenlik yapmaya başlayan Anne, sevimli ama bir o kadar da yaramaz öğrencilerine sevgiyi, dostluğu ve hayal gücünün sınırlarını keşfetmeyi öğretir.
Bir yandan da eski dostları ile Avonlea’yi güzelleştirmeye karar verirler ve beraber Avonlea’yi Geliştirme Derneği’ni kurarlar.
Her macerada Anne biraz daha büyüdüğünü fark eder. Peki, hayalperestliği ile bir zamanlar herkesi şaşkına çeviren bu genç kız, sorumluluk sahibi bir yetişkin olabilmeyi başarabilecek midir?

Çok ses getiren serinin ikinci kitabı
Yeşilin Kızı Anne II, okurları ilk gençlikten yetişkinliğe uzanan o çetref illi yolu keşfetmeye çağırıyor.


YAZAR : L. M. Montgomery

ÇEVİRMEN : Çiğdem Köfüncü

YAYINEVİ : Ephesus Yayınları

SAYFA SAYISI : 407

YORUM: Herkese merhaba uzun yıllar önce ilk kitabını okuduğum Yeşilin kızı annenin ikinci kitabını sonunda okudum. İlk kitabın sonu beni o kadar etkilemiş ki ikinci kitabı okumak bana büyük bir yük gibi geldi. İlk kitabın sonunda yaşanan olay beni çok üzdü. Hiç böyle bir şey beklemiyordum. Çünkü netflix dizisinde böyle değildi. Bunu atlatmak epey bir vaktimi aldı. Anne’in o kendine özgü dünyasını ve kasaba hayatını özlediğimi hissettiğimde ikinci kitaba başladım. İlk kitabı unutmuşum tabi hatta diziyi bile. İkinci kitabı yakalamak için kitaptan bazı bölümler okudum ve kısa kısa dizi bölümlerine göz attım. Sonrasında her şeyi hatırladıktan sonra kitap aktı gitti.


Zihnimi sakinleştiren, içsel dünyama yolculuklar yaptığım bir okuma oldu. Sıkışmışlık hissine iyi gelen bir seri olduğunu düşünüyorum. Eski zamanlarda geçen ara ara doğa tasvirleri okuyup Anne’nin dünyansına girdiğimiz şimdiki zamandan çıkıp o zamana gittiğim bir kitap oldu. Olayların basit ve sakin olduğu, insan ilişkilerinin çıkarsız ve gerçek olduğu zamanlardan bir kitap okumak bana iyi geldi. 3. Kitabı araya zaman girmeden okumak istiyorum. Ara ara bu seriyi okuyarak Anne’in tüm hayatına şahitlik etmek istiyorum. Okuyacak olan okurlara şimdiden iyi okumalar dilerim ❤